Başbakanın grup toplantısında, Sağlık Bakanının Erzurum’da “Bozkurt işareti” yapması-başka bakanlar yaptılar mı bilemiyorum- bana geçmişteki bir olayı hatırlattı.
Bu olayı yazmadan önce şunu belirtmek istiyorum: “Bozkurt”la ilgili az-çok bilgi sahibiyim, ama “Bozkurt işareti” ile ilgili araştırma yapmam gerektiğini anladım. 1991 yılında SSCB’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de, Ebulfeyz Elçibey’in düzenlediği ve Alpaslan Türkeş’in de katıldığı mitingde bir milyon insan “Bozkurt işareti” yapmıştı. İşaretin Azerbaycan’dan Türkiye’ye geldiğini sanıyordum. Araştırınca gördüm ki, meğer “Bozkurt işareti”nin çok eski bir geçmişi varmış. Öğrendiğim bilgileri yazının devamına bırakarak, önce hatıramı anlatayım.
27 Mart 1994 tarihindeki mahalli seçimlerde Refah Partisi’nden Ankara Belediye Başkanlığı’na Melih Gökçek aday olmuştu. O zamanlar Necmettin Erbakan Hoca halkı selamlarken; başparmağı yukarı doğru dik, diğer dört parmağı avuç içinde kapalı, bir işaret yapardı. (Bu işaret, batıda tamam/her şey yolunda anlamında, günümüzde ise Facebook'un "like" yani beğenme sembolü olarak kullanılan işaret.) Bugün ki gibi; Melih Gökçek’in seçilebilmesi için, Türk milliyetçilerinin oylarına ihtiyaçları vardı. Seçim kampanyası sırasında kendi el işaretlerinin yanı sıra, bazen “Bozkurt işareti”ni de kullanırdı. Sonuçta az farkla kazandı. Melih Gökçek; Kızılay Milli Müdafaa Caddesi’ndeki Belediye İmar Dairesi Başkanlığı binasının terasına çıktı ve bir eli ile Refah Partisinin işaretini, diğer eliyle de “Bozkurt işareti”ni yaparak toplanan kalabalığa bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan 16 yıldızdan biri de Göktürk Devletini temsil eder. Göktürk Devleti’nin bayrağı, mavi renk zemin üzerinde beyaz (bazı kaynaklarda yeşil) kurt başı olan bir bayraktır. Bilemiyorum, Cumhurbaşkanı da “Bozkurt işareti” yapacak mı?
Gelelim esas konumuza: Bozkurt, Türklerin millî sembolü olup, tarih öncesi dönemlerden beri Türklerce kutsal sayılmıştır. Bozkurt, Ergenekon, Türeyiş, Manas gibi destanlarımız Bozkurt’la bağlantılıdır. Türk için, “Bozkurt” vazgeçilmez bir semboldür. Atatürk tarafından da millî sembol ilan edilmiş ve birçok yerde kullanılmıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında “Bozkurt” resimli para ve pullar basılmıştır. Bazı resmi ve özel kuruluşların amblemlerine Bozkurt konulmuştur.
Her toplumda çeşitli el işaretleri kullanılır. Bu işaretler, binlerce yıldan beri oluşan kültürün sonucudur. Bazen birbirlerinin dillerini bilmeyen farklı kişilerin el-kol işaretleri ile anlaştıkları görülür. Bu işaret ve hareketler, bugün “beden dili” diye tanımlanmaktadır. İnsanların duruşundan, davranışından, konuşmasında ve hareketinden; fikrini, mensubiyetini, gücünü, hislerini ve zevklerini anlayabiliriz.
Araştırma yaparken; Bozkurt işareti için, “Türk’ün El İşareti” diye bir ifadenin geçtiğini gördüm ve çok hoşuma gitti. Demek ki bu işareti yapmak için, öncelikle kendini Türk hissetmesi gerekir. Kan bağı, ırk bağı aramaya gerek yoktur. Hani Atatürk: “Ne mutlu, Türk’üm diyene.” demişti ya, işte öyle.
Binlerce yıldan beri Türkler elleri ile “Bozkurt işareti” yaparak, kimliklerini izah etmişlerdir. Türkler savaşlarda korku vermek için kurt uluması ile düşmana saldırmışlardır. Malazgirt savaşında; Selçuklu askerlerinin, düşmanın moralini bozmak için çıkardığı kurt seslerinin, Bizans ordusundaki Peçenek Türklerinin Selçuklu Türkleri tarafına geçmelerine vesile olduğu söylenmektedir.
Hazar Denizi’nin kuzeyinden Avrupa içlerine gelen Hun, Peçenek ve Kıpçak Türkleri, ata geleneği olan “Bozkurt işareti”ni; birbirleri ile “Ben Türk’üm” anlamında tanışmak, düşmana da “Ben Türk’üm, dikkatli ol” anlamında uyarmak için kullanmışlardır.
Moldova’da yaşayan Gagavuz (Gökoğuz) Türklerinin bayrağı, Göktürk bayrağı gibi Bozkurt sembollüdür. 11.yüzyıldan beri Balkanları yurt edinen Gagavuzlar elleri ile “Bozkurt işareti” yaparak Türk olduklarını ilân ederler. “Bozkurt işareti”ni Azerbaycan ve Irak Türkleri de yaparlar.
Yine bazı kayıtlarda, “Bozkurt işareti” Türk Hakanlarının zafer işaretidir, denilmektedir. Çin de ortaya çıkarılan eserlerde, Türk tarihinin Budist dönemi izlerini taşıyan “Bozkurt zafer işareti” yapan M.S. 6.yüzyıl Göktürk dönemine ait Türk heykeli bulunmuştur. 10.yüzyıl İran’lı şair Firdevs’inin Şehnamesi’nde de “Bozkurt işareti” yapan Türk kadınlarının minyatürü vardır. Eski duvar resimlerinde de sık sık görülür.
“Bozkurt işareti” bir siyasi sembol değildir. Böyle değerlendirenler, Türklüğün kültürel kökeninin ne olduğunu bilmeyenler ve Türklük düşmanlarıdır. Bozkurt, bugün Türk milliyetçiliğinin sembolü gibi görülse de, -siyasi görüşü farklı da olsa- Türklük bilincinde olan her Türk’ün, Dünya’nın neresinde olursa olsun kimliğini ifade etme hareketidir.
Son zamanlarda -bence Türk Milliyetçisi olmayan veya kişiliği oturmamış- bazı kişilerin yaptıkları “Bozkurt işareti” üzüntüye sebep olmuştur. Örnek mi?
- 15 Temmuz darbe kalkışması gecesi ölen bir askerin cesedi başında yapılan “Bozkurt işareti”.
- Konya-Beyşehir’de bir parti yetkililerinin uğurlanması sırasında, iki taraflı dizilerek yapılan “Bozkurt işareti”. (Neden başları öndeydi/eğikti, anlayamadım.)
- Hollanda’da Bakan hanımı karşılamaya gelenlerin eylemleri sırasında yaptıkları “Bozkurt işareti”.
Türk Milliyetçisi/ülkücüsü; akıllıdır, zekidir, vakur duruşludur. Alınları ak, başları diktir. Nasıl davranacağını, nerede duracağını ve nerede ne yapacağını iyi bilir. Biz de ne biat, ne de itaat kültürü vardır. Hele hele kendi dava arkadaşlarına karşı daha dikkatli olmak zorundadır. 1980 öncesini yaşayanlar bunları çok iyi bilir. Nereden ve kim tarafından verildiği bilinmeyen talimatlar yüzünden; başlarına ne belalar açıldığını da, sahipsiz ortada kaldıklarını da… O zamanlar “Bozkurt işareti” yoktu. Sağ el yumruk yapılır ve havaya kaldırılır, slogan atarak, vakur bir şekilde yürünürdü.
Bugün de ülkemizde benzer oyunlar oynanmak istenmektedir. Dün sağ-sol şeklindeydi, bugün şekil değiştirdi. Kulaktan dolma bilgilerle değil, okuyarak öğrenelim. Yaşananları doğru değerlendirirsek, bize gösterileni ve/veya duyurulanı değil de arka planı çözmeye çalışırsak; her şey netleşir ve ufkumuzu daha iyi görürüz. Uyanık olalım, oyunlara gelmeyelim. Dikkatli olalım, birilerinin kafalarındaki planlara alet olmayalım.
“Bozkurt işareti”ni de olur-olmaz yerde değil, doğru yerde yapalım.