Okuduğum kitaplardan dikkatimi çeken hususlar olursa, sizlerle paylaşacağımı daha önce belirtmiştim. Tâ 1974 yılında aldığım ve ancak bugünlerde okuyabildiğim, Fransız yazar Lamartine’in “Türkiye Tarihi” adlı kitabından (Aşiretten Devlete, 1.cilt, Tercüman 1001 Temel Eser) bir bölüm aktaracağım. Zaman zaman yazılarımda bu kitaptan yararlanacağım.
Alıntıya geçmeden önce; Orhan Bey’le ilgili bazı bilgiler aktarmak istiyorum. Orhan Bey; Osmanlı Beyliği’nin kurucusu Osman Gazi ve Malhun Hatun’un oğludur. Sarışın, uzun boylu ve mavi gözlü, halk tarafından çok sevilen, ulemaya saygılı, merhametli biri olarak tanınır. Babası Osman Gazi’den sonra 1326 ile 1359 yılları arasında beylik yapmıştır.
Çeşitli kaynakları araştırdım: Kaynakların bir çoğunda, Orhan Bey’in beş evlilik yaptığı yazılırken, dört eşinin isimlerine yer verilmektedir. Vikipedi’de ise “Osmanlı Padişah Eşleri Listesi”ne göre eşleri şunlardır:
1. Nilüfer Hatun (asıl adı Holifera / Olivera); Yarhisar Tekfuru’nun kızı, 1299 yılında Orhan Bey’le evlendi, I.Murad’ın annesidir.
2. Asporça Hatun; Bizans imparatoru III. Andronikos Paleologos’un kızıdır. 1316’da evlendi.
3. Teodora Hatun; Sırbistan kralı IV. Stephen Uroş (Duşan) ile karısı Helena Şişman’ın kızı. 1345’de evlendi. Bazı kayıtlarda bu eş görülmemektedir.
4. Teodora Hatun ya da Teodora Kantakuzini; İmparator VI. Yoannis Kantakuzinos’un kızı. 1346’da evlendi. Bizans prensesi, Şehzade Halil'in annesidir.
5. Eftandise Hatun; Mahmud Alp’in kızıdır. Hakkında fazla malumat yoktur. TDV. İslâm Ansiklopedisinde (Cilt 38 sayfa 94), “Annesi muhtemelen 724 (1324) tarihli Mekece vakfiyesinde adı geçen ve Orhan Bey’in amcasının kızı olduğu anlaşılan Akbaşlu (Gündüz Bey?) kızı Efdenze (Efendi / Eftende / Efendize / Efendizâde)’dir.” ifadesi geçmektedir.
Yazımızın konusu Teodora Kantakuzini ile Orhan Bey’in evliliğidir. Bahsettiğim kitapta (sayfa 91-95) şu şekilde anlatılmaktadır:
“Orhan Beğ’le İstanbul arasında kararlaştırılan yirmi yıllık mütareke, sadece Osmanlılara yaradı. Geleneklerin bozulmaya yüz tuttuğu devirlerde, halk toplulukları fazilete değil cürete bağlılık gösterirler. Kantakuzinos, ülkesinin fatihleri Osmanlılardan yardım dilendi. Kızlarından birini, anlaşmalarının mükâfatı olarak emire verince İstanbul’daki düşmanları korkulu rüyalar görmeye başladılar. Kendilerine destek olan Türkler sayesinde İstanbul’a rahatlıkla giren Kantakuzinos, imparatoriçeye hürmetle davrandı, kızlarından birini genç imparatora vererek, kendisi on yıl daha başmabeyinci olarak kalmakla yetindi.
Bizans İmparatorluğu, Kantakuzinos sayesinde Hıristiyan bir prensesin ilk defa olarak bir Osmanlı emiri ile evlendiğine şahit oluyordu. Orhan Beğ’in elçileri, Kantakuzinos’un ve İmparatoriçe İren’in kızları güzel Teodora’yı almaya İstanbul’a kadar gelmişlerdi. Deniz kıyısında İmparatoriçe İren ve kızları için sırf ipekten muazzam bir harem çadırı hazırlanmıştı. Geceyi orada geçiren kadınlar, ertesi gün, güneş doğarken İmparator Kantakuzinos ve ordusu çadırın arkasında belirince, çadırın etrafındaki perdeler birden açıldı. İki ırkın anlaşması uğruna kurban edilen genç ve güzel Prenses Teodora, mütevazi Osmanlıların hayranlıkla seyrettiği ipek ve altınla bezenmiş taht üzerinde görüldü. Türklerin daha sonraları ahlaksız Bizans imparatorlarından miras alacakları saray hadımları, tahtın etrafında başları yerde secdeye kapanmış halde duruyorlardı. Borular etrafa canlı melodiler saçmaya başladı.
...annesi, Tanrı’sı ve vatanı için ağlayan Teodora, Orhan Beğin elçilerine teslim edildi. Bir Türk gemisi onu karşı kıyıda bekleyen kocasına ulaştırdı. İki ırk yaptıkları fedakârlıklarla halklarının gözünde temize çıkmak istiyorlardı. Teodora, Bursa hareminde çocukluk dininin icaplarını yerine getirmekte serbest olacaktı. Sarayında başka eşleri olan bir kocanın yeni eşi olan Teodora, Müslüman gelenekleri içinde dinine sadık, sofu bir Hıristiyan olarak kaldı. Orada kocasının sevgisini ve Türklerin saygısını kazandı.
İki imparatorluk arasındaki bu evlenmeden bir kaç ay sonra, damadının yardımıyla İstanbul’da tahta geçen Kantakuzinos, Bursa sarayına gelerek kızını ziyaret etti. Diğer karılarından olan dört oğlu ile Orhan Beğ, İmparatorun önünde giderek, onu Üsküdar’a kadar yolcu etti. Orhan Beğin yaptığı bu misafirperverlik, Bursa’da çeşitli eğlenceler ve av seferleri yapılmak suretiyle kutlanıyordu. Teodora, Osmanlı Beği’nden zaman zaman İstanbul’a annesini ve kızkardeşlerini ziyarete gitmek iznini aldı. Her defasında büyük bir sadakatle Bursa’ya geri döndü.
Bizans İmparatoru, bu arada, hem insan haysiyetine, hem de Hıristiyan inancına tamamen ters düşen bir anlaşmayı kabul ediyordu. Bu anlaşmaya göre Türkler, ellerinde bulunan Hıristiyan harp esirlerini İstanbul’a getirerek satabileceklerdi.
Kendisi on iki yaşındayken, güzel ve meşhur Nilüfer ile evlenen Orhan Beğ, Teodora ile sonuncu evliliğini yaptığında altmış yaşını geçmişti.”
Halil İnalcık, TDV. İslâm Ansiklopedisinde (cilt 33 sayfa 376): “Yarım yüzyıl boyunca Türkler’le yalnız savaşlar değil, birlikte yaşama deneyimi Kantakuzenos’u Türkler’e ısındırmış (kendisi Türkçe biliyordu), bu durum, onu hiç olmazsa Doğu-Roma topraklarını Avrupa yakasında elde tutmak için Türk askerî gücünden yararlanma düşüncesine götürmüştü. Kantakuzenos, askerî üstünlüğü deneyimlerle ortaya çıkmış olan Türkleri hâtıratında ücretli asker gibi görmeye alışmıştı. Esasen bir çok Türk, bu dönemde ücretli asker olarak Bizans ve Latin devletlerinin hizmetine girmiş, Hıristiyanlaşmış “Turkopouloi” adı altında onların başlıca savaş gücünü oluşturmuştu.
Kantakuzenos’un Osmanlı ittifakı o dönemin şartları dikkate alınırsa tamamıyla olağan bir politika idi. Kantakuzenos 1346’da kızı Theodora’yı zevce olarak Orhan’a verdi. Evlenme Bizans imparatorluk geleneğine göre yapıldı. Merasim Kantakuzenos tarafından ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Nikâh töreni Silivri Kalesi dışında bir tahta set üzerinde gerçekleşti. Kayser ailesi ve ruhban hazır değildi. Kantakuzenos hâtıratında kızının İslâmiyeti kabul etmediğini, birçok Hıristiyan esiri fidyelerini ödeyip kurtardığını iddia eder. Kendisi kızını gelin gönderirken şüphesiz Orhan’dan isteyeceği askerî yardımı düşünüyordu (Bryer, s. 486). Orhan ile ittifaktan bir yıl sonra Kantakuzenos maiyetindeki 1000 kişilik kuvvetle İstanbul’a girip sarayı kuşattı ve genç imparatorun ortağı olarak tahta oturdu (8 Şubat 1347). 1347’de Theodora, Orhan’ı babasıyla görüştürmek üzere Üsküdar’a getirecektir.”
Haftaya devam…