MHP, 1960'lı yılların ortalarında rahmetli Alparslan Türkeş ve arkadaşları tarafindan Türk milletine kimliğini kazandıran "milli~manevi~insani~medeni değerleri" siyasi arenada temsil etmek üzere kurdukları bir siyasi kuruluştur.
Aradan geçen yarım asra yaklaşan sürede de, bu kuruluş layık olduğu oyu anlamamışsa da, ülke gerçekleri ile ilgili fikir, proje ve öngörülerinde her zaman haklı çıkmıştır.
Fakat 1998'den bu yana yönetimin başında bulunan Sayın Bahçeli ve ekibi'nin 2002'de erken seçime giderek AKP'nin yolunu açması, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesine ve Ekmelettin Ihsanoğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olmasına katkıda bulunması, 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarına tepki gösterip erken seçim istenmesi ve bunun sonucunda oylarının yüzde 25'ini, milletvekillerinin yüzde 50'sini kaybetmesi gibi davranışlarla iktidara hayat öpücüğü sunması, son olarak "Başkanlık" konusunu AKP bile unutmuşken gündemin bir numaralı maddesi haline getirmesi, MHP tabanını çileden çıkarmıştır.
Sanıyorum bu son jest, iktidarın MHP yönetimine muhalif olanları, kurultayın yapılmasına izin veren yargıçları devlet eliyle sindirmesi ikramına karşı yapılmıştır.
Başkanlık jestinin başarıya ulaşması halinde, iktidarın teşekkürü de bir MHP'liyi Başkan Yardımcısı yapmak olabilir. Belki kuruluş olarak MHP'yi siyasi arenadan silme hedefine ulaşılmış olabilir.
Fakat unutmayalım, şahıslar ve kuruluşlar fanidir, davalar~fikirler ve ülküler bakidir. Namık Kemal'in dediği gibi: "Merkez-i hake atsalar da bizi/ Kürre~i arzı patlatır çıkarız"..!