Ahlaksızlık dersi milli eğitimin müfredatına mı girdi?

Türk Eğitim -Sen İstanbul 8 Nolu şube başkanı Remzi Özmen şahit olduğu yalan ve çirkinlik için millete Ahlaksızlık Dersi Milli Eğitim Müfredatına mı girdi diye soruyor.

Reklam
Reklam

~~~~~~Biz resmi ortaya koyalım. Böyle bir dersin gerçekten Milli Eğitim Müfredatına fiili olarak girmese de dolaylı girip girmediğine siz değerli okuyucular karar versin.

 Birkaç gündür başta İstanbul olmak üzere birçok ilde yapılan mülakatların sonuçları yayınlanıyor. Bizler de kendi sorumluluk alanımızda bulunan ilçeleri inceledik. Mülakat sınavına müracaat edip gitmeyenlerin abartısız yüzde doksanı Türk Eğitim Sen üyesidir. Gerekçeleri; sonuç önceden belirlenmiştir oynanan bir tiyatrodan öte değildir. Bu çapsız insanların karşısına gidip neden figüranlık yapayım, şeklinde olmuştur.

Şimdi birinci vakamız budur. Soruyoruz. Bakanlık çalışanı kendi kurumunda yapılan sınavın bir tiyatro olduğunu düşünüyorsa ve zerre kadar inanç duymuyorsa sonuçta böyle düşünen insanın dediği gibi çıkıyorsa yapılan işlem ahlaki midir? Ahlaki değilse bu ahlaksızlığı yapanların cezalandırılması gerekmez mi? Eğer hiç bir şey yapılmıyor ve bu ahlaksızlıklar ödüllendiriliyorsa ahlaksızlığın bu kurumda itibar gördüğü söylenemez mi? Ahlaksızlığın itibar gördüğü Milli Eğitim Bakanlığı ise o zaman ister istemez acaba müfredata böyle bir ders mi konuldu sorusu insanın aklına gelmez mi?

İkinci vakamıza bakıyoruz. Sınava girenleri yukarıdan aşağıya doğru sıraladığınızda tamamı Eğitim Bir Sen li öğretmenlerdir. Diğer sendika mensupları da 70 ve altındaki puanlarla değerlendirilmişlerdir. Bu kadar bariz açık seçik net sonuçları gözlerine soktuğunuz idareciler hala hiç bir şey olmamış gibi kıs kıs gülüyorlarsa, yaptıkları ahlaksızlık ve yüzsüzlük değil de nedir? Buna seyirci kalan bakanlık bu ahlaksızlığın ortağı değil midir?

 Üçüncü vakamız İlk değerlendirmelerle ilgilidir. Adam elinde belgesi kardeşim diyor ilk değerlendirmede bana Elli Yedi vermiştin. Bak mahkemeye gönderdiğin belgede Otuz Dört yazıyor. Bir başkası bak belgem; bana Atmış Dört vermiştin ama mahkemeye gönderdiğin belgede Kırk Yedi puanım görünüyor. Adam noter tasdikli belgeyi sunuyor. Ama Bakanlık ya böyle iddialar var bir zahmet araştıralım demek yerine yok böyle bir şey deyip basını ve kamuoyunu aldatmaya yönelik açıklamalar içersine giriyor. Bu iddiaların gerçek olduğunu bakanlıkta biliyor. Soruşturmaya yüreği yetmiyor. Böyle rezaletin yaşandığı bir bakanlıkta yapılanların üstünün örtülmesi ahlaksızlık değil midir? Bu ahlaksızlıklara duyarsız kalanlar da ahlaksız değiller mi? Bu ahlaksızlığa seyirci kalan bakanlık ise ister istemez insanın aklına acaba Milli Eğitime ahlaksızlık adında bir ders mi konuldu sorusu gelmez mi?

 Hiçbir İlçe Müdürü İl Müdür insiyatif kullanamıyor. Dışarıdan yetkili olmayan kişilerin talimatıyla işler yürüyor. “Eskiden ceberutta olsa bir devlet vardı, şimdi o da yok” diyen İlçe Müdürünüz vardır. Bize sorun biz size söyleyelim. Ben İl Müdürüyüm ama hiçbir yetkim yoktur diyen İl Müdürünüz vardır, sorun size kim olduğunu söyleyelim. Biz haksızlılara düzeltme konusunda bir şey yapamıyoruz diyen İl Müdür yardımcısı vardır. Bu kişilerin görevlerini bir sendikaya devretmeleri ahlaki midir? Ahlaki değilse ve Bakanlık yetilileri bu durumdan hoşnutsalar ahlaksızlığa ortak değiller mi? O zaman insanın aklına acaba ahlaksızlık dersi müfredata konulmuşta haberimiz mi yok diye bir soru gelmez mi?

 Sonuç; resmin küçücük bir boyutunu ortaya koymaya çalıştım. Görevi ahlaki değerleri öğretmek olan bir kurum eğer çizgisinden bu kadar sapmışsa bizim “Ahlaksızlık dersi Milli Eğitimin Müfredatına mı girdi, sorusunu sormamız çok mu uçuk kalır?

Tes İstanbul 8 Nolu Şube