Beykoz Türk Ocağı Milletimizi Mili Değerler Hakkında Bilgilendiyor

 

 

MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZ

Beykoz Türk Ocakları Şubesi 22 Nisan Cumartesi günü şube merkezi Abdullah Şensoy Konferans Salonunda Marmara Üniversitesi Halk Bilimi Dalı Eski Öğretim Görevlisi, Milli Kültür araştırmacısı ve avukat Ferda Kazancıbaşı “Milli Kültürümüz” konulu bir konferans vermiştir.    

Şube Başkanı Mehmet Arslan konuşmacı Ferda Kazancıbaşı hakkında genel bilgi verdikten sonra konferansa başlanıldı.

Kazancıbaşı öncelikle “Türk Ocaklarından bu yaşıma kadar hep bu daveti beklemiştim. Bu ocağın kapısından içeriye girdim ya artık ölsem de gözlerim açık gitmez. Beni bu kutsal ocakla bu yaşımda bile olsa buluşturduğunuz için sizler minnettarım” diyerek katılımcılıları da çok duygulandıran bir giriş konuşması yapmıştır.

Kazancıbaşı “Milli Kültürün önemini Milletlerin ayakta durabilmeleri ancak kimliklerini korumakla mümkündür. Milletlerin kimliklerinin muhtevasını kültürleri oluşturur. Kültür erozyona uğrarsa kimliğin içi boşalır. Kimliğini yitirmiş milletler yabancı milletlere çok kolay bir av durumuna düşerler.

Maddi ve manevi kültür değerlerimiz tıpkı okyanuslar kadar alabildiğine engin, alabildiğine zengin kültür hazinesi olup yabancı milletleri kıskandıracak ve hatta imrendirecek derecededir. Milli Kültürümüzün bilinmesi bir tek ömre değil ömürlere sığmaz. Bu nedenle Milli kültürümüzün damak tadı gibi birer örnek verilmesi genele anahtar olacaktır.

Kazancıbaşı Milli Kültürümüzün zaman akışı içindeki konumunu ise

1. Yaşayan Kültür :  Bir ulusun gelecek kuşaklara doğru birlik ve beraberliğinin ve ortak kimliğinin mesajlarını içeren kültür değerleri, ister maddi, ister manevi, ister anonim ve isterse anonim dışı olsun, eğer kullanım dönemleri devam ediyor ise, diğer bir ifade ile (Yürürlükte kalma) durumunda ise,  o kültür yaşayan kültür’ dür.

 Örneğin ; Gelin alma geleneğinde  gelin kız evinden at sırtına bindirilerek alınırdı. Sanayi devrimi ve teknolojinin egemen olduğu yerlerde otomobil gibi motorla araç ile alınmaya başlanmıştır... Bu örnek de araç değişmiştir. Fakat gelenek devam etmekte ve kültür yaşamaktadır.

2. Kültür mirası  : Bir ulusun gelecek kuşaklara doğru ortak kimliğinin ve birlik beraberliğinin mesajlarını içeren kültür değerleri eğer kullanım dönemlerini tamamlamış iseler, diğer bir ifade ile yürürlükten kalkmış iseler o kültür değerleri artık kültür mirası niteliğine dönüşmüş olmaktadır. Kütüphaneler, arşivler ve müzeler aracılığı ile gelecek kuşaklara doğru korunmaları ve yaşatılmaları gereken birer kültür mirası özelliğindedirler.

Örneğin ; Bir sim işlemeli cepken yerini ceket veya diğer giysilere terk etmiş, aynı şekilde, üçetekler, bindallılar, yerlerini batı örneği giyimlere terk etmiş, şalvarların yerini kot pantolonlar almış ise, artık bu değerler özen ile saklanan (Sandık malı) olmuş ve dolayışıyla kullanım dönemlerini yitirmiş olmakla yürürlükten kalkmışlardır.

3. Yitirilmiş kültür  :Kültür değerlerinin kulanım dönemleri son bularak yürürlükten kalkmış olmaları  ve aynı zamanda yapımcılarının da hayatta olmaması ve ayrıca iz ve eserlerin de tamamen yok olması sonucunda bu gibi kültür değerleri yitirilmiş kültür konumuna dönüşmüş olmaktadır.

 Örneğin  ; Bir halk el sanatları ustası, sahip olduğu bilgi ve becerilerini eğer kendisinden sonra gelen genç kuşaklara öğretme fırsatı bulamadan mesleki sırları ile birlikte ölmüş ise, o kültür değeri yitirilmiş kültür konumuna dönüşmüş olmaktadır. Konya’nın (Sille Kasabası) adına kök boya bilgi ve beceri kültürü yitirilmiş kültür tanımlamasındadır.

4. Nostalji: Zaman akışı içinde yürürlükte kalma özelliğini kaybetmiş herhangi bir sanatsal yapıt

veya geçmişte yaşanmış güzel olaylar ve anıları, eğer gelecek kuşaklara doğru bir ulusun birlik ve beraberliğinin ve dolayısıyla ortak kimliğinin mesajlarını içermiyor ise, bu yapıt veya yaşanmış güzel olaylar kültür mirası değildir. Sadece geçmişin güzelliklerinin yad edildiği tatlı oda sohbetleri halinde hoşça vakit geçirilecek anımsamalar olmaktadır. İki kavram arasındaki kriter ; Ulusun ortak kimliğinin mesajlarını içerip içermediğidir. Nostalji kelimesi köken itibariyle, ansiklopedik bilgilere göre ; Yunan dilinde dönüş anlamına gelen (Nostos) ile Fransız dilinde (Nostalgie) sözcükleri ile kullanılmaktadır. Kültür mirası ile Nostalji farklı kavramlardır. Bu sebeple kültür mirasının nostalji kavramı ile eşdeğer tanımlamaya tabi tutulması kültür değerlerine haksızlık olmaktadır.

Geniş bir yelpaze halindeki Milli Kültürümüze genel bakış

1.Maddi kültür değerleri- Elle tutulan gözle görülen somut nitelikli olarak tanımlanır. Örnek: Kök Boya kültüründen(Eşmedere Köyü)

2. Manevi kültür değerleri- Elle tutulmayan gözle görülmeyen soyut nitelikli kültür değerleri olarak tanımlanır.

3-Karma nitelikli kültür değerleri-Nazarlıklar, üzerlikler, halk oyunları, halk tiyatrolarıdır.

Gelenek kelimesine gelince kültürümüzün kendisi olup kültür aktarmasında köprü görevi görür ve aynı zamanda yaptırım gücü(normatif kurallar) vardır.

Türk Kültürünün temel özelliği ise “Yaşama sevinci ve hayata bağlılık duyguları ile doludur.

Kadın giyim kültürü: Yaşama sevinci ve hayata bağlılık özelliğini yansıtır. Halk Türküleri ise en yakın  arkadaşımız ve dert ortağımızdır. 9/ 8 Aksak usulü ile Türk Milletinin hiçbir millete nasip olmayan dehasının en güzel örneğidir. Yaşama sevinci ve hayata bağlılığa halk oyunlarından Bitlis Garzan örneği, asker uğurlama geleneği, şet kuşatma törenleri, kabın boş iade edilmemesi, sofra adabı, kucağında çocuğu lan gelin, düşmanınızın hasmından kaçarken evimize sığınsa; düşmanımızı asla hasmına teslim etmeyiz. İşte biz buyuz.

Kültürümüz yabancı kültürlerin saldırısı altındadır. Arabesk saldırısı, anlatım aracımız Türk Diline saldırı, diziler( nefret dolu bakışlar, sofra adabına uymama, sofrayı hışımla terketme vb), sinsi yayınlar, Batı hayranlığı ve Suriyeliler.

Milli Kültürümüzün yaşatılması varlığımız için mutlaka gereklidir. Bu sebeple gelenekler araçlığı ile sözlü kültürlerimizin aktarmaları, sıra geceleri( Hefene Kütahya, ferfene Kızılcahamam, yaran sohbetleri Çankırı), derlemeler, arşivsel değerler mutlaka takip edilmeli ve yaşatılmaya çalışmalıdır.

Yetişkinlere  düşen görev ise, genç kuşaklara ödüllü bilgi yarışmaları ve benzerleri gibi çeşitli iletişim aracılığıyla aydınlatıcı katkılarda bulunmaktır.  

Milli Kültürümüz bizlerin varlığının devamı için muhakkaktır. Onun korunması ise büyük küçük demeden Türk Milletinin asli görevi olmalıdır” diyerek sözünü bitirmiştir.

kamudanethaber.com