Bugünler tam bir asırdır yalvarıyor Kerkük Türk'ü "Oy Men Ölmüşem Gavim Gardaş, Sen Nerdesen ?"

 

Sözcü’de Saygı Öztürk dün "Katliam olmadan yetişin" başlığıyla yayımladığı açıklamalarında Irak Türkmen Cephesi'nin sözcüsü ve aynı zamanda Kerkük İl Meclisi üyesi Ali Mehdi’nin, “Biz orada büyük bir katliama uğrarsak ancak ‘bir gece ansızın gelebilirler' diyoruz. Aksi halde geleceğinizi beklemiyoruz. Gecikildikçe umutlarımız da azalıyor” dediğini yazdı. Ali Mehdi diyor ki:

“Saddam devrilince biz büyük umutla Irak'taki değişimi bekledik. Yeni kurulan Irak Meclisi'nde ABD'nin büyük etkisi oldu. O zaman Türkiye'de 1 Mart tezkeresi geçmeyince ABD, Türkiye'ye karşı tavır aldı, hınçlarını Türkmenlerden çıkardı. Çünkü biz Türk’üz, Türkiye'ye bağlıyız. O yüzden Irak'ta teşkil olan hükümetlerde Türkmenlere yer verilmedi. 2005'te Irak Anayasası yazılırken, Türkmenlere çok az yer verildi. Türkmenlerin yaşadığı bölgelerde Türkmencenin resmî dil olduğu vurgulandı. Ama bu uygulamaya tam anlamıyla geçilmedi. 2003'ten sonra kurulan hükümetlerde Türkmenlere bir-iki bakanlık verildi. Kerkük'te büyük bir demografi değişimi yapıldı. Anayasa'nın 140. maddesine göre gerekenden fazla Kürt, Kerkük'e yerleştirildi. Kerkük'ün nüfusu 2003'te 857.000 iken, Türkmenlerin ağırlığı % 60'tı. Bugün Kerkük'ün nüfusu 1,5 milyon olmasına karşın, Türkmenlerin oranı % 25'e düştü. Bu düşüş, Kerkük'e yerleştirilen 500.000’e yakın Kürt'ten kaynaklandı. Seçmen kütüklerinde yapılan hileler nedeniyle Kerkük Meclisi için 2005'ten bu yana seçim yapılmadı. 2010'da yapılan uzun görüşmelerden sonra Kerkük il Meclisi Başkanlığı Türkmenlere, valilik Kürtlere, vali yardımcılığı da Araplara verildi. Böyle bir düzenlemede Türkiye'nin katkısı oldu.

IŞİD, 2014'te Telâfer'e, Musul'a, Kerkük ve Tuz Hurmatu çevresindeki köylere girdi. Bunlar da hep Türkmen köyleri. Yaklaşık 500.000 Türkmen göç etti. Bir kısmı Irak'ın içlerine, bir kısmı Türkiye'ye gitti. IŞİD'e karşı Kerkük, Tuz Hurmatu'yu savunma bahanesiyle peşmerge güçleri Kerkük'ü kontrol altına aldı. Irak Hükümeti ise bu duruma suskun kaldı. Barzani ve Talabani partileri 2014'ten bu yana Kerkük'e askerî olarak el koyma hazırlığı başlatmışlardı. Kerkük merkezinde bulunan Irak ordusunu kovarak tam kontrolü sağladılar. Bizim, Türkmen, Arap ve Kürtlerden oluşan Kerkük'te özel bir savunma gücü kurmamızı engellediler. Irak Merkezi Hükümeti, 2003'ten, 2017 yılı başına kadar Kerkük'ü ihmal etti. Kerkük'te bütün olup bitenlere, emrivakilere göz yumdu. Musul'un, IŞİD'den kurtarılmasından sonra Irak ordusunun gücü ortaya çıktı. Bu Kürtlerde tedirginlik yarattı. Kerkük'e 20 kilometre uzaklıkta olan Havice ilçesine Irak ordusunun saldırmasından sonra, peşmergenin oradan çekilmesi gerekirdi. Çekilmedikleri gibi referandumu gündeme getirdiler. Irak Türkmen cephesi, referandumun gündeme geldiği ilk günden itibaren bütün Iraklılardan önce tavrını ortaya koydu. Daha sonra Arap ve diğer milletvekilleri ile Irak Hükümeti tehlikeli gördü. Referandumla, Kerkük yine oldu bittiye maruz kaldı, bölge karıştı. Şimdi bölge her ihtimale açıktır. Bunun içinde savaş da var, iç savaş da var. Barzani büyük bir hata yaptı. Kendi şahsî çıkarları için bu referanduma başvurdu. Bugünden sonra ne olacağını biz de bilmiyoruz. Ama biz Türkmenler olarak Kerkük'ü kanımızın son damlasına kadar savunacağız. Hiç bir zaman bir Kürt hâkimiyeti altında yaşamayacağız. Cumhurbaşkanı Erdoğan, referanduma tepkisini ‘Bir gece ansızın gelebiliriz' sözleriyle açıkladı. Ancak, bu gecenin gündüzü hâlâ olmadı. Biz orada büyük bir katliama uğrarsak ancak ‘bir gece ansızın gelebilirler' diyoruz. Aksi halde geleceğinizi beklemiyoruz. Biz de bunun barışla çözülmesini istiyoruz.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 5000 ülkücüyü Kerkük'e gönderebileceklerini söyledi. Bunun sadece moral amaçlı olduğunu düşünüyoruz. 2003'ten bugüne kadar hiç bir kurum ve kuruluştan siyasî destek görmedik. 2014'ten sonra Kızılay, TİKA ve AFAD'ın başta Türkmenler olmak üzere Irak'a yardımları oldu. Referandum öncesi ve sonrası yapılan açıklamalara rağmen değişen bir şey olmadı. Yapılan açıklamaların fiiliyata geçmesini bekliyoruz. Çünkü, Barzani, referandumdan sonra Kerkük'ü ziyaret etti, Irak'ın görevden aldığı vali halen görevine devam ediyor, bu Türkmenler üzerinde artı bir baskı oldu. Ne Merkezi Hükümetten, ne de komşu ülkelerden bir adım yok. Hepsi sözde kaldı. Halk üzerinde ‘ne olacak?' tedirginliği var. Savaş mı çıkacak, Irak Hükümetine mi, yoksa Kürt yönetimine mi bağlanacağız, iç savaş mı çıkar, Kerkük'e ordu mu girecek, peşmerge ile aramızda çatışma mı olacak, sınır kapıları ne olacak, gibi sorular var. Şu anda sınır kapılarında eskiye göre bir değişiklik yok.

 Bu iş böyle uzarsa ümit kesilir. En büyük zararı Türkmenler görür. Şu ana kadar Türkiye, Irak merkezi hükümeti, İran fiilî bir hareket yapmadı. Türk televizyonları izleniyor. İnanın programcıların Kerkük'le, Irak Türkmenleriyle, hattâ bölgeyle ilgili bilgileri çok eksik. Yanlış yorumlar yapıyorlar. Kerkük için çözüm 2006 yılında önerdiğimiz Kerkük'e özel statü verilmesidir. Kerkük'teki görevlerin % 32'sinin Türkmen, Arap ve Kürtlere, % 4'ünün Hristiyanlara verilmesi yönündedir. Çözüm bizce budur. Kerkük için Irak Hükümeti, komşular adım atmazsa Barzani, Kerkük'ü Kürdistan'a bağlar. Zaten niyeti de bu.”