Dünya birincisi İlayda Şamilgil'in hedefi Nobel!

Fizik projesi ile Polonya'da dünya birincisi olan ve ülkemize büyük bir gurur yaşatan lise öğrencisi İlayda Şamlıgil ile projesini ve hayallerini konuştuk.

Reklam
Reklam

~~Ayla Özdemir / sozcu.com.tr

İstanbul Özel MEF Lisesi 12. sınıf öğrencisi İlayda Şamilgil, bu yıl 22′ncisi düzenlenen dünyanın en prestijli fizik proje yarışması olarak kabul edilen “First Step to Nobel Prize in Physics” (Nobel Fizik Ödülü’ne Doğru İlk Adım) adlı yarışmaya, bir yıldır çalıştığı “Sıvılardaki Su Oranını Mıknatısla Ölçebilen Ucuz, Hızlı ve Taşınabilir Bir Sistem” adlı projesi ile katılarak ünlü akademisyenlerden oluşan jüriden tam puan almayı başardı.

Türkiye İlayda’yı, hazırladığı fizik projesiyle TÜBİTAK yarışmasına katılan, ancak dereceye giremeyen, aynı projeyle Polonya’da 80 ülkenin binlerce projesinin arasında birinci olan lise öğrencisi olarak tanıdı.

TÜBİTAK’ın yarışmasında dereceye giremeyince çok üzüldüğünü, ancak yılmadığını ifade eden İlayda Şamilgil ile “Sıvılardaki Su Oranını Mıknatısla Ölçebilen Ucuz, Hızlı ve Taşınabilir Bir Sistem” adlı projesi ile diğer projelerini, TÜBİTAK’ı ve hayallerini konuştuk.

Düşünen, sorgulayan aydın bir genç olan İlayda Şamilgil, bilime parlayan ışıl ışıl gözleri ve kendine güveniyle hemen dikkat çekiyor.

Bilimsel çalışmalarında en büyük destekçilerinin kendisini fiziğe yönlendiren ailesi ve öğretmenleri olduğunu söyleyen İlayda’nın hedefi ise Nobel…

“DÜŞÜK MALİYET, BÜYÜK PRESTİJ”

Cetvel, küçük bir kap ve mıknatısla yapılan projesinin maliyetinin 10 TL’yi geçmediğini söyleyen İlayda, sonuca ulaşmada paradan çok zaman harcadığını vurguluyor. TÜBİTAK’ın projesini beğenmediğinde oldukça üzüldüğünü belirten İlayda, ”Üzüldüm ama projemle bir gün başarıya ulaşacağımı biliyordum” dedi.

“SONUCU BAŞARI OLMASA BİLE O YOLDA ÇOK ŞEY ÖĞRENİLİYOR”

-Projeni bize anlatır mısın, seni bu araştırmayı yapmaya iten ne oldu?

Markete girdiğimizde A’dan Z’ye onlarca süt ve meyve suyu markası olduğunu görüyoruz. Sütün ve meyve suyunun kalitesi içerisindeki su oranından belli oluyor. Elbette meyve sularına belli bir miktar su konulması gerekiyor ama fazlası da kaliteyi düşürüyor. Günlük hayatımızda çok görülen bir problem. Ben de bu problemi gördüm ve bunun üzerinde çalıştım. Zaten proje yapmanın amacı bir probleme çözüm bulabilmektir. Ben bunu düşündüm nasıl ucuz ve kolay bir yoldan çözebilirim diye. Suyun içine bir mıknatıs yerleştirdiğinizde suyun üzerinde gözle görülemeyecek deformasyonlar oluşur. ‘Ne kadar deformasyon varsa o kadar su olur’ tezinden yola çıkarak sıvılardaki su oranını ölçebileceğimi gördüm ve bunun üzerinde çalıştım.

Bir yıl boyunca çok çalıştım ve yaptığım deneylerde sonuca ulaştım .” “Sıvılardaki Su Oranını Mıknatısla Ölçebilen Ucuz, Hızlı ve Taşınabilir Bir Sistem” adını verdiğim projeyi geliştirdim.

- Projeni ilk olarak kiminle paylaştın, nasıl tepkiler aldın?

“Projemi ilk olarak okulumuzun Fizik Kulübü ile paylaştım. Hepsi projemi destekledi. Laboratuar çalışmalarımıza başladık. Kesin sonuçlara ulaşabilmem ve doğru verileri toplayabilmem için çok fazla deney yapmam gerekti. Bu aşamalar zordu ama sonuca ulaştığınızda aldığınız keyif bu zorlukların hepsini unutturdu. Yapabilirim diye bir inanç oluyor insanda. Yılmamak gerekiyor. Sonucu başarı olmasa bile o yolda çok şey öğreniliyor. O bile büyük bir katkı. Böyle olmadıysa nasıl olacağını öğreniyorsun.”

“PROJEME GÜVENİYORDUM, MOTİVASYON KAYBIM OLMADI”

-TÜBİTAK projeni değerlendirmediğinde ne hissettin, inancın kayboldu mu?

” TÜBİTAK’ın projemi değerlendirmemesine elbette çok üzüldüm ama dünyadaki tek yarışma TÜBİTAK değildi. Sonuçta orada olmadı, Polonya’da oldu. Motivasyon kaybım olmadı, çünkü öğretmenlerim beni yönlendirmiş, projeme güvenmişlerdi. Ben de projeme güveniyordum. Şimdi olmadıysa biraz daha geliştirip seneye, belki üniversite yıllarımda üzerine daha çok düşersem başka bir şey oluşturabilirim diye düşündüm. O kadar çok çalışmamın boşa gideceğini hiç düşünmemiştim. Polonya’dan aldığım birincilik, çalışmalarımın boşa gitmemiş olduğunu gösterdi.”

“PROBLEMİ GÖRÜP ÇÖZMEYİ SEVİYORUM”

-Hangi mesleği seçmeyi düşünüyorsun, ileride proje hedeflerin neler?

” Mühendis olmak istiyorum. Yanında fizikle ilgili bir şeyler yapmak istiyorum. Telefonlar, şarj problemleri, ürünlerdeki katkı maddeleri gibi bir sürü sorun var. İleride bunlardan birine çözüm bulabilmek isterim. Ama bu sene lise son sınıfta olduğum için proje çalışmalarıma üniversitede devam etmek istiyorum.”

“GELİŞMİŞ ÜLKELERDE BÖYLE TESTLER YAPILIYOR”

-Daha önce yaptığın başka projelerin var mı?

” Bu projemden önce belirli metro istasyonlarında kanserojen radon gazı ölçümü yaptım. Bu bir alan çalışmasıydı. Projenin en zor aşaması belediyeden izin alma kısmıydı. Normalde gelişmiş ülkelerde böyle testler yapılıyor, ülkemizde bu yapılmadığı ve bunu bir sorun olarak gördüğüm için bu konuyu ele almıştım. Topladığım verileri İstanbul Valiliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne sundum.”

“SAYILAR HAYATIMIZI KOLAYLAŞTIRIR”

-Öğrenciler genelde fizik, matematik gibi dersleri sevmezler. Senin fizik ve matematiğe yönelmende ne etkili oldu?

” Ailemin fiziğe yönelmemde büyük etkisi var. Babam doktor, annem de sağlık sektöründe çalışıyor. Akrabalarım ve yakınlarım genelde bilimle içiçe insanlar. Küçüklüğümden beri beni yönlendirerek, sorgulamaya ittiler. Fiziğin hayatı ne kadar kolaylaştırdığını gördüm. Öğrenciler genelde matematikten, fizikten uzak durur, sayıları kullanmak onları korkutur. Aksine bu sayıları kullanmak hayatı kolaylaştırır. Mantığını anladıkça çok daha güzel geliyor. Ailelerin çocuklarını yönlendirmesi bu dersleri sevdirmek açısından bence çok önemli.”

“NOBEL ÖDÜLLÜ BİLİM İNSANLARIYLA TANIŞTIM”

-Singapur’da bir kampa davet edilmişsin, kamp nasıl geçti?

” Singapur’da da Asya Bilim Kampı’na davet edilmiştim. Orada da bir haftalık çok güzel bir deneyim yaşadım. Nobel Ödüllü bilim insanlarıyla tanışma ve onlardan ders dinleme imkanı yakaladım.”

“PROFESÖRLERLE ARAŞTIRMA PROJESİNDE YER ALMAK EN BÜYÜK ÖDÜL”

-Polonya’daki yarışmanın ödülü ne oldu?

” Polonya’daki yarışmada birincilik ödülü olarak 1 aylık bir eğitim hakkı kazandım. Eğitimden kastım bir ay boyunca bir proje çalışmasında yer alacağım. Bu araştırma projesinde üniversite profesörleriyle birlikte çalışmak benim için en büyük ödül.”

“TÜRKİYE HERŞEYİ BAŞARABİLECEK BİR ÜLKE”

-Dünya ülkelerinin bilime ve bilimsel araştırmalara yaklaşımını görmüşsün. Ülkemiz gençlerinin bilimsel araştırmaya yeterince teşvik edildiğini düşünüyor musun?

” Ülkemizde bilimle ilgili çok yoğun çalışmalar olduğunu düşünmüyorum. Yıllar öncesine göre ülkemiz gelişme gösteriyor elbette. Ama gelişmiş ülkelere kıyasla çok gerideyiz. Bence TÜBİTAK’ın böyle bir yarışma düzenlemesi çok güzel. Çünkü bilime giden yolu açıyor. Binlerce öğrenci başvuruyor. Ödüllerle öğrencileri bilimsel araştırmaya teşvik ediyor. Ödül olmasa bile dereceye girip orada alkışlanmak bile çok büyük bir ödül. Ancak TÜBİTAK’ın üniversitede de bu öğrencileri desteklemesi gerekir. Gelişmiş ülkeler bunu başarmış biz de başarabiliriz. Çünkü Türkiye her şeyi başarabilecek bir ülke.”

“YILMADAN ÇALIŞSINLAR”

-Başarılı bir öğrenci ve genç bir bilim insanı adayı olarak, öğrencilere neler tavsiye edersin?

” Gözlem yapsınlar, sorunları tespit etsinler, çok çalışsınlar, yılmadan çalışsınlar, başarı mutlaka gelecektir. Okul başarısında da çok çalışmak önemli elbette ama 24 saat ders çalışmak yerine verimli çalışmalarını önerebilirim. Ben aynı zamanda keman ve gitar çalıyorum. Ders çalışırken mola verdiğimde enstrüman çalmak çok rahatlatıyor.”

“İÇİNDEKİ KIVILCIMI YAKTIĞINIZDA BAŞARI GELİYOR”

Özel MEF Lisesi öğretmenlerinden okulun Fen Bilimleri Bölüm Başkanı Mehtap Budak da, İlayda’nın sorumluluklarının bilincinde, çok yönlü bir öğrenci olduğunu belirtti.

Bilimsel projenin ortaya çıkması için önce merak gerektiğini vurgulayan Budak, “Okulumuzda 33 kulübümüz var ben kulüplerden sorumlu öğretmenim. Farklı yeteneklerine göre öğrenciler kulüplerini seçiyor. Burada her kulübümüzde öğrencilerimiz başarılı işler çıkartıyor. Yeteneklerini belirleyip, içindeki kıvılcımı yaktığınızda başarı geliyor. Okulları okul yapan da bu farklılıkları ortaya çıkarabilmek. Bir proje gerçekleştirmede en önemli unsur merak. Merak edersiniz üzerinde çalışıyorsunuz ve başarı geliyor. Gerçekten çok çalışmak ve azimli olmak gerekiyor. İlayda, okul çıkışlarında bile laboratuvarda kalıp bu proje üzerinde saatlerce çalıştı. Deneyini defalarca yapmak zorunda kaldı. Bütün bilim insanları bu şekilde sabırla uzun bir süre çalışarak sonuca ulaşmıştır. Deneylerde hata payının çıkma oranı çok yüksek, istediğiniz sonucu hemen alamazsınız. Sabırla, hiç bıkmadan, yılmadan, denemek, denemek, denemek…Öğrencilere tavsiyem çevresindeki verileri çok iyi kullansınlar, araştırsınlar. Bunlar çok önemli. İlayda’da bunların hepsi vardı” dedi.

“DOĞRU YÖNLENDİRMEK ÖNEMLİ”

İlayda’nın sorumluk sahibi ve çalışkan bir öğrenci olduğunu vurgulayan Okul Müdürü Fikret Mulhan ise şunları söyledi:

” Okulumuzdaki her bir öğrenci İlayda. Görüyoruz ki bilimsel bir çalışma gerçekleştirebilmek için öğrencinin illa üstün zekalı olması gerekmiyor. Öğrencilerin içindeki cevheri çıkarmak için doğru yönlendirdiğinizde ne cevherler olduğunu görüyorsunuz. Sözcü