Eğitimcilerin Eğitimci Bakandan "Yönetici Atama yönetmeliği" beklentileri

 

Kamudannethaber.com haber merkezi olarak eğitim camiasından aldığımız duyumlara göre eğitimci ve reel bakışlı bakandan  yine gerçekçi bir yönetici atama yönetmeliği beklentileri içerisinde olduklarını anlaşılıyor.

Bilindiği üzere mevcut yönetici atama yönetmeliğinin değişmek üzere olduğu bilgisi eğitimcilerin en baştaki gündemi olmaktadır. Eğitimciler camiasının bir araya gelmelerinde hararetle konuşulan ilk sohbet konusu bu olmaktadır.  

Halihazırda bir taslak, bir çok memur sitelerinde dolaşmaktadır.Okul Yöneticiliği gibi çok önemli bir mevzuda yapılacak olan yönetmeliğin adaleti tesis etmesi, çalışma barışına matuf olması  elzem derecesinde önem arz etmektedir. Bu konuda mülakat diye yaşanan ve yandaş sendika üyelerine  kayırma ve kıyaklar içeren sürecin mutlaka kaldırılması Eğitimci bir Bakandan beklenen ve şiddetle özlenen bir durumdur. Bu ana kadar süregelen ve  bariz bir  şekilde bir sendikanın baskısıyla liyakatli  olmadıkları halde mülakatlardaki komisyonlar vasıtasıyla  yönetici yapılanların çoğu başarısız olmuşlardır. Ve bu başarısızlık eğitimin en önemli problemi haline gelmiştir. İşin ehli olmadıkları halde bir sendikanın  baskıları sonucu atanan bu yöneticiler, başarılı olamadıkları gibi kurumlarında hukuksuzlukların ve ayrışmanın da  en büyük etkeni olmaktadırlar.Kurumlardaki hukuksuzluk ve ayrışmalar ise başarısızlığın ana sebebidir. Bu yöneticiler kendilerini yönetici olarak atadan sendikaya vefa duygusu ve  aidiyet duygusuyla eğitimcileri sendikasına üye olmaya zorlamaktadır. Bu sebeple daima suistimal edilen  mülakatlar kaldırılmalıdır.

Ayrıca mevcut yönetmelikte süre hesabı diye yine yandaş sendika üyelerine 1 yıl fazladan müdürlük yaptıran garabetin sakıncaları görülmüştür. Neredeyse her müdür fazladan bir yıl görev yapmış olacaktır. Görev süresi hesaplarında "ders tarihi" baz alınması bu sebeple yanlıştır. Oysa ders kesim tarihleri her sene çeşitli sebeplerle değişmektedir. Halbuki eskiden öğretmenlerde olduğu gibi 30 Eylül tarihi baz alınsa hiç kafa karışıklığına gerek kalmadan süre hesabı herkes için adil olacaktır.

Yine EK:1 de tadilat yapılması gereken husus, mevcut yönetmelikte aylıkla ödül diye en az 12 veya 13 yıl önce verilmesi puan diliminin olması yanlıştır. Aynı EK 1 de ÖDÜL diye aynı anda ne manaya geldiği belirsiz olan bir başka dilimin olması ki bu da zaten bir maaş ödülü almak olan başka bir taltif gibi düşünülerek yapılmış büyük bir adaletsizliktir. Bir eğitimcinin hayatında alabileceği en büyük ödül olan "aylıkla ödül" sadece bir sendika üyelerine geçmişte( 2003ten başlayarak) kurumlara yönetici olmalarının yardımcı olmak için  bol miktarda dağıtılmıştır. Bu da adalet, hak ve hukuka karşı en büyük tenakuzdur. Adalete ve hukuka göre bu İki ödülün izahı mümkün değildir. Kimse de bu garabet durumu izah edemez. Bunun da en güzel çözümü ayrıştırma yapmayacak ve eğitimcilerin arasında birliği tesis edebilecek bir ödül sisteminin uygulanmasıdır.

Ayrıca okul ve kurum yöneticilerine bulundukları illerde yönetici olarak belirlenen asgari bir zamandan sonra diğer illere yönetici olarak atanabilme hakkı verilmelidir.

Mesela bir eğitimcinin ödüllendirilmesi sadece okulunun müdürünün görüşü ile belirlenmesi hem hukuk, hem adalet hem de akademik olarak doğru değildir. Bir öğretmeninin ödüllendirilmesi sürecinde etkilenen grupların hepsinin ortak değerlendirme sonucunda belirlenen orana göre olmalıdır. Bir öğretmen başarılı olup olmadığının en gerçekçi değerlendirilmesinde öğrencilerinin, velilerinin, öğretmen arkadaşlarının, yardımcı hizmetlilerin, memurların, okul aile birliğinin, okul müdür yardımcıları, okul  müdürlerinin ve duruma göre ilçe milli eğitim müdürlerinin de etkileşime göre  belirlenen oranda demokratik olarak değerlendirildikten sonra konulan Aylıkla ödüllendirme, takdir, teşekkür vb ödüllendirme ile değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme kişinin inisiyatifine asla bırakılmamalıdır. Ancak çok özel durumlarda ilçe müdürü, kaymakam, il müdürü ve valilik tarafından büyük çapta verimli bir çalışmaya imza atan eğitimcilerde başarısının kapsadığı etkiye göre aylıkla ödüllendirme, takdir ve teşekkür belgesi ile ödüllendirilebilir. Bu konudaki suistimalleri önlemek için bu ödüllendirmelerin sayısı az olmalı ve başarı mutlaka belegelenmelidir. Bu durum oturtultuktan sonra sadece bu sistemle alınan ödüller değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır.

Sonuç olarak: Türkiye Cumhuriyetinin kalkınmasında toplum mühendisliği yapan eğitimcileri mutlu edecek,adalet anlayışının  ruhuna uygun ve eğitimcileri acaba düşüncesine sevk etmeyen, kayırmasız her kesime yer açan bir çalışmanın yasal olarak bitirilmesi gereken son tarih olan 14 Şubata kadar yapılmasıdır .Eğitimciler adaletin tesisini  yıllardır sabırsızlıkla beklemektedir .Eğitimci bir bakanında bunu halletmemesi yada çeşitli grupların baskısı sonucu bunu yapamaması büyük bir hayal kırıklığı yola açacaktır. Bu durum da Türk Milli Eğitimini menfi yönde etkileyecektir.

özel haber

kamudannethaber.com