İmkansızlıkların ortasındaki bir okulun kabiliyetli ve üretken öğretmenleri…


Kamudannethaber.com haber sitemizin yazarı ve genel yayın sorumlusu Mehmet Arslan Bey ziyaret ettiği Abidin Gül İlkokulunu anlatıyor.

“İnsanın hayatında değerler  tahtının en yüksek yerlerine yerleştirdiği çok ulvi duyguları vardır. Benim için bu ulvi duyguların içinde vefa da vardır.

Kendi adıma, İmandan sonra en çok değer verdiğim kavram vefadır.

Yüksek okuldan  halen görüştüğüm bir hocamla sohbet ederken vefa ile ilgili bana ifadesi;

-"Mehmet Arslan vefa, İslam'ın beş farzından birisi değildir. Ama her Müslümana şarttır" olmuştu.

İnsanoğlu hatıralarını çok sever ve bunları tekrar tekrar hayal eder. Bazen de o hatıraların hatırına geçmişi aramaya çıkar. Sebep, geçmişteki yaşadıklarını tekrar yaşama isteğidir. Bu sebeple İstanbul’da görev yaptığım okulları ve yine birlikte çalıştığım arkadaşlarımızı ziyaret etmek istedik. Ve bu ziyaret ettiğimiz okullarda arkadaşlarla birlikte bize çekilen fotoğrafları sosyal medyadan paylaşıyorduk.

Yine geçtiğimiz ramazandan önce en son okul müdürlüğü yaptığımız Üsküdar Mehmetçik Ortaokulunu ( birkaç yıl ilköğretim okulu olarak kalmıştı. Sonra ortaokul olmuştu) müdür yardımcımızla ziyaret etmiş ve ziyaret fotoğrafımızı sosyal medyada paylaşmıştık. Paylaştığımız o fotoğrafın altına birlikte çalışmaktan şeref duyduğum ve evladım dediğim halen Üsküdar Abidin Gün ilkokulu'nda öğretmen olan  hemşehrim Esengül Arıcı Hoca Hanım:

-Bizim okula da bekleriz müdür bey diye yazınca onu ziyaret etmemin mecburiyetine inandım.

Abidin Gün İlkokulunun biraz yukarısındaki okul olan 4. Muratta çalışmıştım. 2005 yılı başından 2010 yılı ağustos ayına kadar 4.Murat İlköğretim Oklunda Okul müdürlüğü yapmış ve her konuda Abidin Gün İlk Okuluna(O zaman ilköğretim okulu idi) hamilik yapmıştık. Bizim okulumuz çok daha büyük ve imkanlarımız çok iyi idi. Bu sebeple bu okulumuzun bütün ricalarını hallediyorduk. Yani her konuda destek oluyor ve sık sık ta ziyaret ediyorduk.  

Aslında Abidin Gün İlkokuluna Pazartesi günü sürpriz ziyaret etmek için yola çıkmıştım ama daha sonra eski bir öğrencimin babasının yanına gidince bu ziyaret ertelenmiş oldu.
Bu gün işlerimi hallettikten sonra 11.00 sularına doğru sürpriz ziyaret için Abidin Gün İlkokuluna doğru yola koyuldum.

Okulun kapısına yakın yokuşun başına arabamı park ettim. Okul ihata duvarlarının hemen yanında vadiye hakim bir noktada üç öğretmen oturmuş sohbet ediyordu. Okul bahçesinin ortasında bulunan masanın etrafında üç hoca hanım masanın üstünde bir şeyler yapıyordu. Bahçeden içeri girdim. Esengül Arıcı Hoca Hanım evladımız bahçe kapısına doğru yan oturuyordu.

-Esengül evladımmm diye seslendim. Hemen ayağa kalkarak:

-Aaa Müdür Beyyy diyerek koşup elimi öptü.

Diğer hoca hanımlarda ayağa kalkmıştı davet ettikleri masalarına oturdum ve Esengül Hanımın eski müdürü olduğumu söyleyince; onlar da:

-Evet evet sizden bize bahsetmişti dediler.

Esengül Hanım bana çay ikram etti. Çayı içerken öğretmen hanımların öğrencileri için hazırladıkları karnelere yapıştırmak için hazırladıkları güzel desenli şekilleri keserek karnelere yapıştırdıklarını gördüm. Makaslarını çok dikkatli kullanıyor ve sanki bir elişi mülakatı sınavındaymış gibi itinalı hareket ediyorlardı.

Daha sonra dışarıda olan üç öğretmen de bizim sohbet halkamıza dahil olunca ana sınıfı öğretmeni olduğunu söyledikleri hoca hanım bana dönerek:

-Hocam size kahve ikram etmek isterim deyince aslında canım çok istemesine rağmen bu hoca hanımın samimi olarak birkaç kere tekrarına rağmen sırf zahmet olmasın diye Esengül Hoca Hanıma  tekrar çay olabilir dedim.

Çaylar  gelince eğitim öğretimle ilgili bir çok konudan konuştuk. Aslında çevre eğitimi ve hayat boyu eğitimin öneminden de bahsettik. Ana sınıfını okuyan öğrenciler ve okumayan öğrencilerin ileri yaşlarda bile okuyanların okumayanlara nazaran her alanda daha önde olduklarını yapılan ilmi araştırmaların ortaya koyduğunu ifade edince ana sınıfı öğretmeni hoca hanım mutlu oldu. Daha sonra müdür yardımcısı masamıza gelince onunla da tanıştırdılar. Karşılıkla sohbetlerden sonra  ben onlardan daha öncesini bildiğim için Abidin Gün okulunun geçmişinden de bahsettik…

Esengül Hoca Hanım okul hakkında:

-2. ve 4. Sınıflar ikişer şube; 1. ve 3. sınıflar birer şubedir. 12 mevcutlu bir de ana sınıfımız vardır. Aslında şube ve mevcut öğrenci sayısı daha fazla idi ama kentsel dönüşüm başlayınca insanlar buralardan ayrıldığı için çocuklarını da almak zorunda kaldılar dedi. Şimdi iki öğretmen arkadaşımız da öğretmenler odasında çalışıyor. Okul müdürümüz eski bir okul müdürüdür belki tanırsınız. Bir de müdür yardımcımız ve bir de yardımcı hizmetlimiz vardır dedi.

-Okul müdürü burada mıdır diye sordum.

-Evet burada dedi.

-Ziyaret edelim dedim.

Hemen kalktık okul müdürünün makamına gittik hemen tanıdım. O da beni tanıdı. Bizi içeri davet etti ve çok ta ilgi gösterdi. İkramda bulundu.

-Müdür Bey Esengül Hoca Hanımla Mehmetçikte birlikte çalıştık çok kaliteli bir hoca hanımdır dedim.  Müdür Bey de:

-Evet evet haklısınız dedi.

Çeşitli konulardan sohbet ettik. Sonra izin isteyerek çıkmak isteyince okul müdürü arkadaşımız bizimle birlikte bahçeye inerek az önce birlikte sohbet ettiğimiz öğretmenlere dönerek:

-Arkadaşlar Mehmet Bey Mehmetçik Ortaokulunun eski müdürü ve bizim pirimizdir dedi. Öğretmenler de:

-Müdür Bey az önce tanıştık ve sohbet ettik dediler…

Bu sefer ben devreye girerek:

-Müdür Bey sizi tebrik ediyorum. İçinde çalışma isteği dolu, iyi iletişimi iyi bilen, çok becerikli ve çakı gibi öğretmen kadrosunun müdürlüğünü yapıyorsunuz. Az ama çok samimi kadro diyerek vedalaştım. Okul müdürü beni kapının dışına kadar yolcu etti. Her daim beklediğini ifade etti.
Yokuşa bıraktığım arabama binerken herkes tekrar sevdiği mesleği ve işi olan öğretmenliğinin gerektirdiği işlerine kaldığı yerden devam etmeye başladı…

Okul bahçesindeki öğretmenlere tekrar baktım çok ciddi bir şekilde işlerini yapmaya devam ediyorlardı. Bu okulu bir çok kere ziyaret etmeme rağmen bu günkü ziyaretim kadar sıcak bulmamıştım. Sanki karşımda samimiyet ipliklerinin oluşturduğu kaliteli bir  yün yumak vardı.
-Kendi kendime dedim ki: Bu okul İstanbul’un fethini hazırlamış imkanı bol, çok güzel Üsküdar’ın Beykoz, Ümraniye sınırlarının kesiştiği vadiye bakan bir tepenin üstünde imkansızlıklar ve mahrumiyetlere karşı  hakikat kartalının kararlılığında yeni eğitim hayatını yaşatma isteğinin kararlılığının resmi işte budur dedim.

Mutlu bir şekilde oradan ayrıldım…” dedi.

Kamudannethaber.com