Irak'ta Türkmenler sahipsizdirler

12 Kasım 2015 tarihinde ABD'nin hava kuvvetlerinin yoğun desteğiyle Barzani'ye (KDP) bağlı Peşmerge güçlerinin, Kuzey Irak'ta bulunan Sincar ilçesini IŞİD'in elinden geri almak için başlattığı askeri harekata eş zamanlı PKK destekli Talabani'ye (KYB) bağlı Peşmerge güçlerinin Türkmen kenti Tuzhurmatu'da Halk Topluluklarına bağlı Şii-Türkmen milisleri ile silahlı çatışmalara girmesi, bölge üzerinde hedeflenen proje planlarının gerçekleştirilmesinin yanı sıra aynı zamanda Kürt grupları arasında bölgenin paylaşımı ve alan hakimiyetinin kurulmasını amaçlamaktadır.

Bilindiği gibi 10 Haziran 2014'te kısa adı IŞİD veya DAİŞ olan terör örgütü operasyonları sonucunda Irak'ın ikinci büyük şehri Musul ve Türkmen şehri Telafer başta olmak üzere Irak topraklarının 1/3'ü zaman içinde IŞİD tarafından işgal edilmiştir. Irak ordusu herhangi bir mukavemet göstermeden bütün araç-gereç, teçhizat, silah ve mühimmatlarını yerinde bırakarak Musul ve Telafer'i IŞİD'e, yine Irak ordusu Kerkük, Tuzhurmatu, Selahaddin ve Anbar gibi vilayetleri de savunmadan terk etmiş ve yerini IŞİD örgütü ya da Peşmerge milisleri almıştır. Halihazırda Kerkük şehrinin statüsü KYB ve KDP tarafından tayin edilmekte olup, Tuzhurmatu'nun güvenliği ise Türkmen milisleri ile KYB Peşmergeleri tarafından ortaklaşa sağlanmaktadır.

Bir buçuk gün zarfında Musul'a bağlı Sincar'ı IŞİD'in elinden kurtaran Peşmergenin, kamu binalarına Kürt yönetiminin bayrağını asması, Sincar'ın IŞİD'in en güçlü olduğu Musul ile Rakka ortasında bulunması, iki nokta arasındaki bağlantının kesilmesine neden olmuş ve dolayısı ile Kuzey Irak ile Suriye kantonları arasında irtibat sağlanmıştır. Tuzhurmatu'da ise KYB Peşmergesi ile orantılı güce sahip olmayan Türkmen milisleri arasında 3 gün süren çatışmalar hem paylaşımı hem de Kürt grupların tamamen Türkmeneli bölgesine hakimiyetini amaçlamaktadır.

19 Türkmen akıncı şehit oldu

Bölgeden aldığımız bilgilere göre Tuzhurmatu'da meydana gelen çatışmalarda 19 Türkmen akıncı şehit olmuş, yüzlerce dükkan yağmalanmış, yüzlerce ev ateşe verilmiş ve iki taraf arasındaki gerginlik zaman zaman saatlerce süren sokak çatışmalarına dönüşmüştür. Çatışmalar devam ederken Bağdat Yönetiminin yeterince destek vermemesi ve orantısız gücün hâkim olması nedeniyle de Peşmerge güçleri bölgeyi kontrol altına alabilmiştir.

Arap Şii El Bedir gücü tarafından yapılan uyarıda 24 saatlik sürenin sağladığı katkının yanı sıra Erbil ve Bağdat yönetiminin de devreye girmesi neticesinde merkezi hükümet tarafından Cumhurbaşkanı Danışmanı Dr. Turan Müftü başkanlığında Türkmen ve Kürt milletvekillerinden oluşan kriz masasının bölgeye ziyareti de yararlı olmuştur. Burada Türkmen milisleri ile Peşmerge güçleri arasında dört madde üzerinde mutabakat sağlanmıştır.

* Tuzhurmatu'da tüm taraflardan oluşan ortak bir güvenlik gücünün oluşturulması,

* Olaylara sebebiyet verenlerin yargı önüne çıkarılması,

* İki tarafın da aldığı rehineleri serbest bırakması,

* Tuzhurmatu'da meydana gelen zararın tespit edilip tazmin edilmesi gibi hususlar yer almıştır.

Bunlara ilaveten Türkmenlerin diğer talepleri ise;

- Tuzhurmatu Kaymakamı'nın değiştirilmesi ve yerine bir Türkmen şahsiyetin getirilmesi,

- Tuzhurmatu Emniyet Müdürü'nün değiştirilmesi,

- Kente giriş çıkış noktalarının müşterek denetim altına alınmasıdır.

Bir kez daha katliam yaşandı

Anlaşmaya rağmen ilçede gerginlik halen devam etmektedir. Tuzhurmatu ihtilaflı bölge kapsamında olduğu için Bağdat Yönetimi'nin müdahil olamaması düşündürücüdür. Sincar'ın kurtarılması için gerçekleştirilen operasyona kimlerin katıldığı konusu Kürt grupları arasında tartışılmaktadır. Barzani, operasyona sadece KDP'nin Peşmerge gücünün katıldığını söylerken, Talabani'nin yayınladığı bildiride ise PKK ve YPG militanların da operasyona katıldıklarının belirtmesi KDP'lilerin tepkisine yol açmıştır. Bu da alan hâkimiyeti üzerindeki arayışlardır.

Bölgeden alınan bilgilere göre ise; Sincar'ın ABD desteği ile kurtarıldığı,  Tuzhurmatı ve Sincar'daki her iki operasyonun da ABD'nin bilgisi dahilinde yapıldığı ve PKK'nın da bu operasyonlara katıldığı iddia edilmektedir. Türkmenlerin Tuzhurmatu olaylarından sonra bir kez daha sahipsiz oldukları görünmektedir.

Türkmenler mutlaka bu yalnızlık sorununu çözmelidirler. İnsanlık namına, insan haklarına riayet eden, insanlık değerini yere düşürmeyen ister komşu, ister Arap veya Avrupa ülkelerinden yardım talebinde bulunulmalıdır. Tuzhurmatu'da bir katliam daha yaşanmıştır.