Mustafa Erol'u Ve Cenazesini Kar - Tipide Taşıyan Ülküdaşlarını Hatırlıyor Musunuz?

 

1 Mart günü İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsüne geldiğimizde Adana öğrenci yurdunda bir Ülküdaşımızın şehit olduğunu öğrendik. Bütün okulun cenazeyi alıp toprağa vermek üzere hazırlandığını gördük ve yürüyüşe katıldık.( O zaman sol için ODTÜ neyse Ülkücüler içinde Fikirtepe Eğitim Enstitüsünde aynıydı)

Çok şiddetli bir tipi vardı. Atatürk Eğitimden hareme oradan bir arabalı vapura el koyarak Sirkeci'ye oradan da 9X 9 yürüyüş kol düzeniyle Gülhane Adli Tıptan kardeşimizin na’şını aldık ve tekbirler eşliğinde yürümeye başladık.

Kesif bir kar yağışı vardı ve havada çok soğuktu. Üzerime hava çok soğuk olduğu için üst üste giydiğim kazaklar ve kabanım su sızmıştı. Murat Paşa Camii önüne geldiğimizde çok kötü ve ayaklarım su içinde kaldığı için donma tehlikesi geçirmiştim.

Dönüşte donma tehlikesini atlatmak için hemen otobüse bindim. İlk rastladığım ve komünistlerin yoğun olarak bindiği Kadıköy Hatttı vapuruna bindim orada bir kaç tane daha arkadaşın yardımıyla çoraplarımın ve elbiselerimin bir çoğunu çıkartıp kalolüferlerde azda olsa kuruttuk. Sonra saatler sonra eve gelebildik....

ZAMANIMIZDA BU FOTOĞRAFI BİR ÇOK YERDE ASILI GÖRÜYORUM.DEMEKKİ DEĞERİ BİLİNİYOR.

PEKİ HADİSEYİ ÖLÜMSEZLEŞTİREN KİŞİLER OLAN FOTOĞRAFTAKİLERİN DEĞERİ NEDEN BİLİN MİYOR?

GELİNEN BU NOKTA BİZİ KAHREDİYOR...

Şehit kardeşimize Allahtan rahmet diliyorum

Mehmet ARSLAN



-ÇOK ÖNEMLİ-

(Şehit Kardeşimiz Mustafa Erol'la ilgili bir çok hikayeler ve anlatılanlar mevcuttur ama ben en doğru ve gerçekçi olan bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Okuyalım ve düşünelim lütfen)



Adnan Alem

ŞEHİT MUSTAFA EROL

Ülkücü gençliğin mazisini en iyi anlatan resimlerden biri olan şehit Mustafa EROL' un cenaze merasiminde çekilmiş resimle ilgili açıklama yapmak, bilinmeyenleri anlatmak üzerine Farz olmuştur.

1 Mart 1977 günü sabaha karşı İstanbul' da lapa lapa kar yağmaktadır.

“Halkalı Yem Sanayiinde” çalışan Mustafa EROL Adana Öğrenci Yurdunun 3. katında bulunan 6 nolu odasında ismini şimdi hatırlayamadığımız Kerkük'lü iki ülkücü ile birlikte Sami SELÇUK isimli Siirt' li ülküdaşımızla aynı odada kalmaktadır.

Giresun'lu Mustafa EROL Halkalı Yem Sanayiinde Malatya'lı Zeki ÇINAR, Muş'lu Mehmet BALKAYA, Tokat'lı Salim ÖNDER, Erzincan'lı ve işçi temsilcisi Nuri ÜNAL, Halkalı Yem Sanayiinde birlikte çalışmaktadır Bazı arkadaşlarımızda hem çalışıp hem eğitimlerine devam etmektedir. Halkalı Yem Sanayiinde olaydan 5-6 gün sonra yapılacak olan grev oylaması vardır. Marksist Leninist çizgide ve proletarya diktatörlüğü peşinde olan DİSK silahlı sol harekete militan vermekte , her türlü maddi imkanı sağlamaktadır. Güç gösterisi olarak grev kararı alınması vazgeçilmez hedefleri haline gelmiştir. Maksat işçi hakları değildir. Ülkede üretimi durdurup Marksist İhtilalin denemeleri yapılmaktadır. Bu yolda kendilerine karşı çıkan işçi, öğrenci , memur farketmeden öldürülmesi siyasetleri gereğidir.

Grev oylamasında marksist sendikaya karşı tavır alan ve alacak olan ülkücüleri yıldırmak için sabah ezanında lapa lapa kar yağarken kalabalık bir komunist grubun silahlı ve bombalı saldırısına uğramışlardır. Ezan sesine bomba ve kurşun sesleri karışmış, 6 nolu odaya atılan bomba sonucunda Mustafa EROL şehit olmuş, aynı odada kalan Sami SELÇUK bombanın parça tesiri ile sağ el baş parmağından ve göğsünden hafif yaralanmıştır.

3. katta bulunan 5 ve 6 nolu odalar saldırganların önceden belirlediği çoğunlukla öğrenci işçi olan ülkücülerin kaldığı odalardır. Komunist militan 3. kata bombayı fırlatabilmek için Adana yurdu karşısında parketmiş bir minübüsün üzerine çıkarak bombayı fırlattığı inceleme sonunda anlaşılmıştır. Polis olay yerine geldiğinde karların içerisinde 400-500 adet boş kovan toplamıştır. Çünkü bomba patlamasından sonra yurt binası camlar hedef alınarak uzun bir süre taranmıştır.

Olaydan sonra Valilikten emekli olan o zaman siyasi şube ekipler amiri Uğur GÜR ekibi ile olay yerine gelmiş ancak kalabalık Marksist leninist grup çok önceden olay yerinden kaçmışlardır.

Dondurucu soğuk , lapa lapa yağan karın altında İstanbul' da çeşitli yurtlarda kalan ülkücüler toplanmış, cenaze adli tıp incelemesinden sonra Muratpaşa Camisine getirilmiştir. Burada Feti YILDIZ bir konuşma yapmıştır. Bu konuşmadan Ülkücülerin aklında Atsız Hoca' dan alınma bir cümle kalmıştır.

-” Artık anladıkları dilden konuşulacaktır. Bundan sonra çelik yaylar konuşsun.” Yiğit ülkücüler bu sözü mıh gibi aklında tutmuştur. Cenaze namazı Muratpaşa Camisinde kılınarak şehidimiz Merkezefendi Mezarlığında toprağa verilmiştir.

Ülkücülerin başucu resmi olan “karda cenaze yürüyüşü” Muratpaşa Camii önünde çekilen Şehit Mustafa EROL'un cenazesinin taşındığı resimdir. Olayın olduğu gün tabuta sarılacak ebatta Türk Bayrağı bulunamadığı için Adana Yurdunun önüne milli günlerde asılan ebatları büyük bayrak sarılmıştır. O yüzden resme bakan bazı insanlar battaniye vs ye sarılmış gibi yanıltıcı beyanlara inanmamalıdır.

Ülkücü öğrencileri , ülkücü işçileri katletmeyi, “silahlı propaganda” olarak tanımlayan soysuzlar bugünde Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı kalleşçe kurdukları pusuları siyasetin gereğiymiş gibi, bölücülüğü güya özgürlük hareketi gibi göstermeye çalışan satılık kalemler, dönmeler, liboşlar,marksistler o günde bu günde “katliamlara gerekçe aramakta hatta meşru gösterme gayreti içindedirler.

O gün bu gün değişen bir şey yoktur. Ülkücü hareket kızıl emperyalizme karşı Türk Vatanını savunmuş, Türk Milletinin birliği ve bağımsızlığı davasından başka amaçları olmamıştır. Bu uğurda kutsal kanları sular gibi akmıştır. Her ülkücü diğer ülkücüyü canından da aziz bilmiş ve arkadaşı için bir ömür çile çekmeyi göze almış hürriyetinden yoksun kalmayı insanlardır. Ülkücü hareketin tarihi bu vasıflı binlerce insanla doludur.

Ancak , Son yıllarda, yağmurda yaş, kavgada taş görmemiş nevzuhurların ülkücüyüm diye ortalıkta görünmesi , hatta yönetici kademelere gelmesi , küçük bir kısmı resimde görülen “Ülkücü Hareketin altın neslinin” gönlünü derinden yaralamakta ve üzmektedir. Sabır bir yere kadardır.

Adana yurdunun o yıllardaki müdürü Osmaniyeli Turan GÜNGÖR' dür. ALLAH' ın rahmetine kavuşmuştur. Olay anında yurtta bulunan ülkücülerden bazıları ; Şehit Mustafa EROL, Zeki ÇINAR, Nuri ÜNAL, Mehmet BALKAYA, Nurettin SARIKAYA, Salim ÖNDER, Fevzi ERKAN( Edebiyat Fakültesi Başkanı- İskenderun' lu Rahmetli), Ömer ŞİŞMAN(Şimdi Aydın'da Doktor), Fikri YATKIN(Fethiye'de doktor) Bayram TABARRU (Iğdır'lı),

Cenaze merasiminde ve kortejde bu arkadaşların tamamı mevcuttur. Kar ve tipiden dolayı insanların çoğunun yüzü seçilememektedir.

Resimde belli olan kişilerden bazıları; Feti YILDIZ(İstanbul Ülkü Ocakları Eski Başkanı) Nuri ÜNAL, Zeki ÇINAR, Orhan BIYIKOĞLU( yurt çalışanı Ayşe teyzenin oğlu)

Adana Yurdunda kalan ülkücülerin gelmiş oldukları illere bakıldığında Aydın'dan Iğdır'a İskenderun'dan Tokat'a Muş'tan Yozgat'a kadar ülkemizin her vilayetinden ülkücülerin olduğu görülmektedir. Buda o zamanki Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocaklarının çalışma seviyesini ve etki sahasını göstermesi açısından ibret alınmaldır. Bingöl Belediye Başkanının MHP'li oluşu unutulmamalıdır. Bu sebeple gidemediğin yer senin değildir özdeyişi akıldan çıkarılmamalıdır.

Bu resim Ülkücü Hareketin tertemiz fedakar mazisini bir bakışta özetleyen önemli bir belgedir. Ülkücüleri temsil ettiğini, yönettiğini zanneden her kişi içinde bulunduğumuz içler acısı duruma rağmen elde edilmiş imkanlara bir de o resme bakıp en azından yüzleri kızarmalı , vicdan sahibi iseler utanmalı ve işgal ettikleri yerleri tezelden boşaltmalıdırlar. Ülkücü Hareket geçim kapısı, makam mevki kapma yeri,servetine servet katma değildir. Bu davanın gerçek sahipleri , türedileri, ülkücülükten geçinenleri kutsal mekanlarımızdan kovup hareketin kaderine sahip olacaklarına inancımız tamdır. Tarih tüm Ülkücülerin omuzuna bu mesuliyeti yüklemektedir.

TANRI TÜRKÜ KORUSUN.

20 Ekim 2012 Cumartesi Saat 13:50