Nevzat Köseoğlu'nun Şarıkamış Harekatı Değerlendirmesi

 

Enver Paşa’yı ve dolayısıyla Sarıkamış Harekâtını, tüm kaynakları harmanlayarak kitaplaştıran ve 10 Ekim 2013 Tarihinde hayatını kaybeden Nevzat KÖSOĞLU, Şehit Enver PAŞA adlı eserinin Sarıkamış Harekatına dair değerlendirmesinde şu tespitlerde bulunmuştur;

“Bu harekâtı Rusların kazanması için altı-yedi şartın bir araya gelmesi lazımdı; bizim kazanmamız için ise, bunlardan herhangi birinin olmaması yeterliydi. Bütün şartlar bir araya geldi ve zafer Ruslara güldü. Bu da tarihin üzerinde düşünülmeye değer ibretli tezahürlerinden biridir.

-Hafız Hakkı Bey yolu uzatmayıp Sarıkamış’a vaktinde yetişseydi zafer kesindi,

-Şerif Bey ve İhsan Paşa IX Kolordunun Sarıkamış’a vardığı akşam Enver Paşa’nın hücum emrini durdurmayıp devam etseydiler, başarı kesindi,

-Rus Komutanı Mişlayevsky’nin geri çekilme emri, yerine bıraktığı Rus Komutan tarafından uygulansaydı yine netice alınmış olacaktı.

-26 Aralık Taarruzunda Albay Şerif Baytan 28. Tümeni Enver Paşa’nın emrine rağmen Sarıkamış yerine, Kızılkilise’ye yönlendirmeseydi yine sonuç alınacaktı

-Rus Plaston Tugayı ve yeni mezun 200 Rus, Sarıkamış’a yardım olsun diye gelmemişlerdi, tesadüfen Sarıkamış gazinosuna uğramışlardı. Direnişe büyük katkı sağladılar.

-Ruslar Aras boyundaki birliklerini süratle geri çektikleri halde, onları tutmakla görevli olan XI. Kolordu komutanı gevşek davranmış, Rus kuvvetlerinin takviyesine fırsat vermişti.

Ve ikinci dereceden sayabileceğimiz diğer birçok sebep -mesela harekâtın başladığı günlerde çok iyi olan havalar iki üç gün daha devam etseydi- daha bir araya geldiği için Ruslar kazanmışlardı. Bunlardan birisi olmasaydı, belki tarihin seyri değişecekti; olmadı. Rusların kazanması için bu kadar şartın bir araya toplanmasını, tarihi planda rastlantılara bağlamak, kabullenilecek bir açıklama değildir.

Daha önce de dokunduğumuz gibi, tarihin akışını, tek tek olaylardan hareketle anlamaya çalışmak yanıltıcıdır. Öyleyse, sonuç olarak Sarıkamış Harekâtını nasıl değerlendireceğiz? Sarıkamış, bir savaş yenilgisi ve milletimizin yaşadığı gurur verici bir destandır.”(Nevzat KÖSOĞLU, Şehid Enver Paşa, s:308)

Evet, Çanakkale’yi savunarak geçilmez yapan ve 255.000 şehit vererek zafer kazanan şanlı ordumuz, nasıl destan yazdıysa; aşılmaz dağları, ovaları aşarak ve binlerce askerini karlar arasına gömerek düşmanının bile takdirini kazanan ordumuz da mağlup olarak bir başka destana imza atmıştır. Yazımızın başında da ifade etmeye çalıştığımız gibi, kimisi yanarak, kimisi de donarak bizlere bu aziz vatanı bırakanlardan Allah razı olsun… Ruhları şad olsun… Düşünmemiz gereken asıl konu, “fazla değil bizlerden birkaç nesil önceki ecdadımızın, acaba Sarıkamış’ta mı şehit düştüğü, yoksa Çanakkale’de mi, ya da Yemen’de mi, Balkanlarda mı, veyahut Balkan Harbinde mi yoksa İstiklal Savaşında mı” diye düşünmemiz gerekirken, “bizler acaba bu yılbaşı eğlencesini Taksimde mi yapalım, Nişantaşı’nda mı veya nerede, nasıl olalım” diye düşünür durumuna nasıl geldiğimiz veya getirildiğimizdir.