Okul yaşamı başarı odaklı olmamalı!

Çocuğun öğrenmeye dönük tutumunu belirlemede ailenin tutumu ve değerleri son derece önemlidir.

Reklam
Reklam

~~Okul başarısı öğrencinin bulunduğu okul, sınıf ve derse göre belirlenmiş sonuçlara

ulaşmada göstermiş olduğu ilerlemedir. Ancak çağdaş anlamda başarı kavramının

akademik başarı ile sınıflandırılamayacağı, bilgi ve beceri gibi bilişsel davranışlar kadar, ilgiler, kişilik özellikleri ve tutumlar gibi bilişsel olmayan davranışları da içerdiği görülmektedir.

Ebeveynlerden birinin veya her ikisinin, okula ve öğrenmeye karşı olumsuz tutumu, çocuğun da okula karşı negatif duygular geliştirmesine yol açmaktadır.

Başarısızlık kavramı ise daha çok çocuğun ya da gencin uzun süreli,(bir eğitim öğretim döneminden daha uzun süre) hemen her dersten, gelişim düzeyinin ve yeteneklerinin altında başarı göstermesi ve bu başarısızlığı bir türlü

telafi edememesi durumu olarak kabul edilmektedir.

Sonbaharın gelmesiyle başlayan okul telaşına dair küçük, etkili ve uygulanabilir öneriler veren Mürüvvet Adalı Uygun, okulların açılmasıyla birlikte başlayan stresin diğer aylara taşınmaması gerektiğine işaret ediyor ve küçük önerilerde bulunuyor. Öneriler şöyle:

• Çocuklarınıza üzerlerinden tatil rehavetinin kalkması için biraz zaman tanıyın, abartmamak şartıyla.

• “Kocaman bir yaz geçti. Hiçbir şey yapmadın. Ders çalışmaya başlasan iyi olur!” şeklinde olumsuz mesajlar içeren cümleler kurmayın. Bunlar çocuğunuzun okulla ilgili geri adım atmasına neden olacak, soğuyacaktır. Bunun yerine geçen seneki okul yılında yaşanılan olumlu örnekler hatırlatılarak yeni senenin planlanması konusunda çocuğa yardımcı olunmalıdır.

• Anne baba çocuğunun doğru bir okulda olduğundan emin olmalı, bu konuda bir endişesi var ise bunu çocuğa yansıtmadan çözmeye çalışmalıdır.

• Uyku saatleri ve beslenme düzeni kış programına göre ayarlamaya başlanmalı ki çocuk zorluk çekmesin.

• Okul açıldığında her şeyin birden mükemmel gideceğini beklemek hem sizi hem de çocuğunuzu yıpratabilir. Özellikle de yeni okula başlayan bir çocuğunuz var ise buna daha çok dikkat etmek gerekir. Okula uyum süreci, özenle geçirilmesi gereken bir süreçtir.

• Bu süreç doğal atlatılmaya çalışılmalı, çocukla beraber program yapılmalıdır. İyi yapılan bir programlamayla bu öncelik yerini biraz oyun ve keyiften sonra ders çalışmaya bırakacaktır. Çocuk, o sorumluluğu alacaktır.

• Ders çalışma süreci başlı başına stratejik bir süreçtir ve iyi yönetilmesi gerekir. Anne babalar çocuğu okula yeniş başlasın veya devam ediyor olsun çocuklarının bu sorumluluğu hemen üstelenecekleri yanılgısına düşerler. Bu gerçekten bir yanılgıdır.

Burada sorulması gereken soru: “Kızım/oğlum ders çalışmayı biliyor mu? “ olmalıdır. Yoksa çalıştırılıyor mu? Ya da ders çalıştığını mı zannediyor?

• Yeni sınıf, bir yaş daha büyümüş olma, beraberinde yeni bir arkadaş çevresini de getireceğinden çocuğa yeni arkadaşlıklarında, arkadaşlarıyla program yapmasında yardımcı olunmalıdır.

• Okul yaşamı başarı odaklı olmamalıdır. Başarının çok önemsendiği ailelerde başarısızlık daha fazla konuşulduğu için çocukları da başarısız olmaktadır.

• Okul yaşamı sürecinde çocuğun zihinsel süreçlerini de artıran sportif faaliyetlerde bulunmasının getireceği olumlu etkiler şüphesiz ki çok olacaktır.

• TV seyretme, bilgisayar başında ve telefonla geçirilen saatler ailenin de kontrol sürecinde olmalı. Cezalandırma yöntemiyle değil, çocuklara bunların kullanma şeklinin öğretilmesi ve yine model olunması bu süreci de olumlu geliştirecektir.

• Okul, bir misyondur. Okumak, yaşama dair bir eylemdir. Pek çok çocuk tarafından okumak sadece kitap okumak olarak anlamlanmakta ve maalesef sevilmemektedir. Bu konuda da iş yine anne babalara düşmemektedir. Çocuk bir manzaraya bakarak da okuyabilir, bir resmi de okuyabilir-her ikisinde de neler gördüğünü ve neler hissettiğini anlatarak, çizgi roman da okuyabilir, tabela da okuyabilir…

• Pek çok yaşanmışlıkta sürekli “Kitap oku!”, uyarılarının yapılması ama bu konuda çocuğa model olunmaması okumadığı halde ona seçtirilmeden veya seçtirilerek yığınlar halinde kitap alınması hiçbir olumlu sonuç vermemektedir. Kitap okumak da başlı başına bir süreçtir.

• Son olarak yaşı ne olursa olsun, okulu hangi okul olursa olsun her öğrenci kendi ana dilinde iyi bir okur ve yazar olmalıdır. Ana dilini iyi okuyup yazan bir çocuk, iyi bir matematik okur yazarıdır aynı zamanda. Bu nedenledir ki anne babaların çocuklarının okul yaşamına dair ilk ve en önemli hedefi: “Kendi ana dilinde iyi bir okur yazar olmak!” olmalıdır.

Kendi ana dilinde okuduğunu anlayan, anladıklarını sözlü ve yazılı aktarabilen bir çocuk; yaşamın sihirli anahtarını eline almış bir çocuktur.sözcü

 

Okul yaşamı başarı odaklı olmamalı!