Remzi Özmen: İstanbul İl Milli Eğitim Müdüründen Beklentilerimiz

 

           Türkiye’nin beşte bir nüfusuna ve ekonomi olarak yüzde kırkına hükmeden Yunanistan büyüklüğünde bir ilin eğitiminden sorumlu olmak herkesin kaldıracağı bir yük değildir. Eminiz ki Sayın Bakan ve diğer yetkililer Ömer Faruk Yelkenci Bey’i göreve atarken problem çözme yeteneğini göz önünde bulundurarak bu kararı vermişlerdir.

 Sayın Müdürün geçmişte Milli Eğitimin özel okul hariç diğer bölümlerinde görev yapmamış olması bir eksiklik gibi görülse de, çevresinde oluşturacağı ekibi; İstanbul’u ve eğitimi bilen, adalet duygusu gelişmiş, liyakatı önemseyen, emaneti ehline verin emri mucibince davranan kişiler olursa bu problem kolaylıkla çözülebilir inancındayız. Sayın İl Müdürü hakkında icraatlarını görmeden şimdiden bir ön yargıda bulunmak istemiyoruz ve diliyoruz ki millet adına, devletimizin bekası adına hayırlı hizmetler sunar.

            Ancak İstanbul il genelinde yirmi iki bin üyesi bulunan, sivil toplumun ve sendikacılığın bayraktarlığını yapan, hiçbir şekilde kişilere göre değil ilkelere ve doğrulara göre tavır alan, bayrak sevdalısı, vatan ve millet sevdalısı olan Türk Eğitim Sen İstanbul Şubelerinin randevu taleplerini on bir nisan gibi uzak bir tarih olarak veren, Sayın Müdürümüz bu camiaya ne oluyor dedirtmiştir!.. Çünkü aldığımız duyumlara göre hükümete yakın sendikaya yirmi beş Mart tarihinde randevu verip hemen kabul etmesi bir çifte standart olarak görülmüştür. Belki de önemli bir nedeni vardır diyerek ön yargıdan uzak Türk Eğitim Sen Şube Başkanları on bir Nisan randevusunu sabırla beklemektedir.

            İstanbul da ki sorunlara gelince; Elbette bu devasa ilimizin eğitim ile ilgili sorunları sıfırlanamaz. Ancak asgariye indirmek her yöneticinin asli görevidir. Birinci sorun adalet beklentisidir. Özellikle idarecilerin sendika eksenli davranmaları mobing boyutuna varan baskılarla sendikaya üye yapmaya çalışmaları hep görmemezlikten gelinmiştir. İlk İlçe Müdürleri toplantısında bu konuya değinildi mi, aldığım bilgiler hayır şeklindedir. Umarım ikinci toplantıda bu konu teferuatlı bir şekilde ele alınır.

          İkinci husus hukuk kararlarına karşı kayıtsız kalınması, ötelenmesi veya uygulayıp üç gün sonra atanan kişinin ya başka yerde görevlendirilmesi ya da görevden alınması olayıdır. Örnek. Mahmutbey EML Müdürü mahkeme kazanıp görevine iade ediliyor, beşinci gün görevden alınıyor. Bunun talimatla olduğu açıktır. Böyle bir muameleyle karşı karşıya kalan kişinin hukuka güveni kalır mı?

          Üçüncü husus müfettişlerin veya muhakkiklerin verdiği cezaların İlçe Müdürlerince keyfiyete göre uygulanması olayıdır. Örnek Sultangazi İlçesinde Okul Müdürü birçok konuda ceza aldığı halde İlçe Müdürü bunu es geçip aynı okulun M.Yardımcısının başka sendikadan olduğu için aldığı kınama cezasını uygulaması devlete olan güveni azaltmaktadır.

          Dördüncü husus görevlendirmelerdir. İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine görevlendirme olarak atanan Şube Müdürleri sendikacılığı birinci görev olarak algılamakta okulları dolaşıp üye yapmaktalar. Bu da ilçede işi olan öğretmenler üzerinde ciddi bir baskı oluşturmaktadır. Devlet ciddiyeti içerisinde yani görevini tarafsız yapmayan ister görevlendirme isterse kadrolu olsun Şube Müdürleri hakkında gereken yapılmalıdır.

          Okul Müdürleri okulları eğitim yuvasından çok dernek ve vakıf evlerine dönüştürmüş bulunmaktalar. Bu da her düşünce ve görüşte insanın vergisi ile yapılan eğitim kurumlarını bir zümrenin rahatlıkla at koşturduğu ortamlara dönüştürmüştür. Oysa Milli Eğitimin temel amacı vatandaşı kederde, kıvançta, tasada bir ve beraber yapmaktır, ayrıştırmak değildir. Bu konuda hassasiyet bekliyoruz.

         İdareci mülakatlarında geçmişte olduğu gibi talimatla iş yapan kişiler değil vicdani kanaatini hür kullanma becerisine sahip komisyonlar kurulmalıdır.

         İdareci- öğretmen problemleri minimize edilmeli öğretmenin moral ve motivasyonu arttırılmalı-eğitim yuvaları siyasi gerginliklerin değil huzurla eğitim görüldüğü ortamlar olmalıdır.

          Sonuç olarak sadece birkaç başlığını belirttiğimiz eksiklerin ışığında; millet ve devlet bekası esas alınarak, değerlerimizin gereği yapılarak atılacak her adım bizleri mutlu edecektir. Aksi davranışlar ise aynı tas aynı hamam dedirtecek veya gelen gideni arattı olacaktır. Her ne kadar randevumuz erken verilip zati alilerine söyleme fırsatı bulamasak ta; sabırla iyi şeylerin olmasını bekler, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Ömer Faruk Yelkenci’ye yeni görevinde başarılar diler, Yüce Allah tan milletimiz için hayırlı hizmetler temenni ederiz.