Selçuk Özdağ Çin'e seslendi: Doğu Türkistan'daki soykırımdan vazgeçin

Gelecek Partili Selçuk Özdağ, Japonya'da 'Uluslararası Uygur Forumu: Küresel Parlamenterler Toplantısı'na katıldı. Doğu Türkistan'da yaşanan Çin zulmüne ilişkin konuşan Çin yönetimine seslendi. Özdağ, “Uygur Türklerine uyguladığınız zulme son verin. Doğu Türkistan’daki soykırım politikalarından bir an önce vazgeçin." dedi.

Gelecek Partili Selçuk Özdağ, Japonya Ulusal Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun organize ettiği ve 100’den fazla parlamenter, gazeteci ve akademisyenin katıldığı Uluslararası Uygur Forumu: Küresel Parlamenterler Toplantısı'na katıldı. Toplantıya ilişkin açıklamalarını sosyal medya hesabından paylaşan Özdağ, Doğu Türkistan başta olmak üzere tüm mazlumların her şart ve zaman diliminde yanında olduklarını ifade etti.

Özdağ "Gün geçmiyor ki zulümlerden zulüm seçer, mazlumlardan mazlum sayar olduk. Dünya sır perdesini, insanlar ar perdesini soyundu attı. İyiliğin/kötülüğün değil, iyinin/kötünün PİAR’ını yapanlar itibar kazanır oldu.! Birileri birilerini cellatların önüne atarken, atanlar şan şöhret ve ikbal devşirdi, atılanların hissesine de maalesef iki metrelik soğuk mezar düştü ki bunlar da şanslı olanlar...! Arakan’dan Bosna’ya, Filistin’den Doğu Timor’a, Şimali Afrika’ya, Hindistan’a ve dahi ismini bile bilmediğimiz diyarlardan Doğu Türkistan’a, zulüm gören katledilen, topraklarından sürülen masumların ismi ve sayıları maalesef birer istatistik bile olmuyor." diyerek dünya genelinde uygulanan insanlık dışı baskı ve devlet şiddetine vurgu yaptı.

Doğu Türkistan ve Uygur tarihinden de bahseden Özdağ, Doğu Türkistan’ın esasen kadim bir Türk coğrafyası olduğunu, Çin topraklarının beşte birini teşkil eden ve zengin petrol ve maden yataklarına sahip olan bölgenin her dönem birilerinin hedefinde olduğunu belirtti.

"ÇİN'İN YAPTIĞI SOYKIRIM VE İNSANLIĞA KARŞI SUÇ"

Özdağ, Uygur Türklerine uygulanan katliam ve soykırıma ilişkin olarak “Çin, 1949 yılında Doğu Türkistan'ı işgal edip bölgeyi “Sincan” olarak adlandırdığı tarihten bu yana, Müslümanlara yönelik etnik temizlik ve asimilasyon politikası uygulamaktadır. İşgalden bu yana 20 milyon Doğu Türkistanlı katledilmiştir. 5 Nisan 1990 tarihinde Barın’da Çin ordusu ve silahlı milisleri, kadın ve çocuklar dâhil binlerce Uygur Türkünü acımasızca kurşuna dizmişlerdi. Kaşgar, Artuş, Aksu ve Hoten illerinden 10 binden fazla genç bu direnişe ilişkilendirilerek tutuklanıp idam edildi ve hapis cezasına çarptırıldı. 5 Temmuz 2009 tarihi Doğu Türkistan için zulmün peyderpey soykırıma doğru evrildiğinin habercisiydi.26 Haziran’da Çin’in Şavguan şehrine zorla işçi olarak götürülen Uygur Türk’ü kızların, erkeklerin kaldığı işçi yurdu Çinli gruplar tarafından basılmış, binlerce Uygur Türkü genç, Çinli milisler tarafından katledilmişti.

Çin yönetimi 2017’den itibaren milyonlarca Uygur Türk’üne yönelik geniş çaplı tutuklamalar gerçekleştirmeye başlamış, cezaevlerinde öldürme, işkence, zorla kaybetme/ çalıştırma/ kısırlaştırma/Çinlilerle evlendirme, cinsel taciz, tecavüz, çocukları ailelerinden ayırarak asimilasyon kamplarına kapatma gibi insanlık dışı uygulamaları sistematik hale getirmiştir. Bunun yanında aydınlar, bilim insanları, öğretmenler, doktorlar, yazarlar ve din insanları ile sanatçılar, sporcular, iş insanları, esnaf ve toplum önderlerini toplama kamplarına kapatarak uzun yıllar, hatta ömür boyu hapis cezalarına çarptırmaktadır. Bunun açık bir şekilde "soykırım ve insanlığa karşı suç" olduğunu kimse inkâr edemez” ifadelerini kullandı.

"UYGUR TÜRKLERİNE UYGULADIĞINIZ ZULME SON VERİN"

Özdağ Çin yönetimine de seslenerek, “Uygur Türklerine uyguladığınız zulme son verin. Doğu Türkistan’daki soykırım politikalarından bir an önce vaz geçin. Uygurlar başta olmak üzere tüm Doğu Türkistan halkının insan haklarını, özellikle de ana dil ve dini inanç özgürlüğünü güvence altına alın ve bu konuda şeffaf bir politika izleyin. Doğu Türkistan’a Çinli göçmenleri yerleştirerek bölgenin demografik yapısını değiştirme ve Uygurları asimile etme uygulamasını sonlandırın. Haksız yere ve keyfi olarak kamplarda/ hapishanelerde tutulanları derhal serbest bırakın. Kamplarda ya da hapishanelerde tutulan Türk vatandaşlarının serbest bırakılıp, Türkiye’ye dönmesine izin verin. Türk vatandaşı veya Türkiye’de yaşayan Uygurların Doğu Türkistan’da kalan aile fertleriyle irtibata geçmesini, parçalanan ailelerin birleşmesine imkan sağlayın. Uygur Türklerine uygulanan seyahat kısıtlamalarını bir an evvel kaldırın.

BM’de veto hakkı olan bir devletsiniz, dünya ticaretinin lokomotifi bir ülkesiniz, sınırlarınız ve nüfusunuzla devasa bir büyüklüğe sahipsiniz ve bunların hepsi sizin gerçek manada büyük bir devlet olduğunuza yetiyor mu sanıyorsunuz? Hayır, eğer büyük devlet iseniz, tarihi derinlerde bir medeniyetin sahibi iseniz, gerçekten büyük bir devlet gibi davranın. Ülkenizin bir parçası ve vatandaşları olan insanlara ayrımcılık yapmayın, zulüm yapmayın, onları toplama kamplarına doldurup işkence etmeyin. Tüm bu yaşanılanlar gerçek değil diyorsanız kapılarınızı tüm dünyaya açın, gazetecileri, hukukçuları, siyasetçileri, sivil toplum örgütlerini, aktivistleri herhangi bir kısıtlamaya tabi tutmadan ülkenize davet edin ve kurgulanmamış programlarla buraları gezdirin. Ve tüm bunların gerçek olmadığını ispat ederek yalanlayın bizleri. Bunlar ABD ve batının argümanları diyorsanız çürütün bunları o zaman. Yoksa sözlerinizin hiçbir kıymeti harbiyesi olmayacaktır.” dedi.