TÜRKÜZ, MUSEVİYİZ, YOK OLMAK ÜZEREYİZ

~~İstanbul’da 1200 yıldır yaşayan Karaylar kavmi, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Farklı bir Musevilik anlayışına sahip olan kavmin son temsilcilerinden 50 yaşındaki İlya Avramoğlu, ‘Gelecek için hiçbir umudumuz kalmadı. Büyük bir kültür mirası ortadan kalkmak üzere’ diyor

Ortadoğu coğrafyası, ‘helak olan’ kavimlere yabancı değildir. İnanışa göre Lut ve Nuh kavimleri ‘günahları’ ve ‘tanrıtanımaz çılgınlıkları’ yüzünden yeryüzünden silinmiştir. Ancak yok olan kavimlerin izini sürmek için Mezopotamya’ya gitmeye veya tarihin derinliklerine inmeye gerek yok. 1200 yıldır İstanbul’da yaşayan bir kavim; göç ve farklı soydan kişilerle yapılan evlilikler nedeniyle tarih sahnesinden silinme tehlikesiyle karşı karşıya. Çoğunluğunun kökeni Hazar Türkleri’ne dayanan ve ana akımın dışında bir Musevilik anlayışına sahip olan Karayların İstanbul’daki nüfusu 40 kişiye kadar düştü. Karaköy semtine ismini veren kavmin en genç erkek üyesi olan 50 yaşındaki İlya Avramoğlu’yla içinde bulundukları durumu ve soylarını sürdürmek için neler yapmayı planladıklarını konuştuk.

– Karay kavmi nasıl ortaya çıktı? Hangi dönemde diğer Musevilerden ayrıldınız?

– Musevilerin bir arada yaşadıkları dönemde, bazı hahamlar Tevrat’ı modernleştirmek ve daha anlaşılır hale getirmek amacıyla Talmud’u yazdı. Çoğunluk Talmud’u benimsedi. Ancak küçük bir grup, yalnızca Tevrat’a bağlı kalacağını belirterek ana cemaatten koptu. Bu gruba ‘Tevrat’ı okuyanlar’ anlamına gelen ‘Karaylar’ adı verildi. Daha sonra Museviler yaşadıkları topraklardan kovularak, dünyanın dört bir yanına dağıldılar. Bu sırada Karaylar’ın büyük bölümü İstanbul’a göç etti. Günümüzde Karaköy olarak bilinen ve adını Karaylar’dan alan semte yerleştiler. Karaylar’ın ikinci kalabalık kolu ise Hazar Türkleri. 13’üncü yüzyılda Hazarlar; Bizans İmparatorluğu’nın ve Arapların baskısından kurtulmak için Musevi olmaya karar verdiler. Onlara Museviliği öğretmek için İstanbul’dan bir Karay heyeti gitti. Böylece Karaizm felsefesini benimsediler ve onların bir bölümü de İstanbul’a geldi.

– Şu an İstanbul’da kaç Karay yaşıyor? Yaş ortalamanız nasıl?

– Nüfusumuz 40’a düştü. Çoğunluk 80 yaşın üzerinde. Ben 50 yaşında olmama rağmen cemaatin en genç erkek üyesiyim. İstanbul’da iki Karay arasındaki son evlilik 1999’da oldu. Ondan önceki ben doğmadan önceymiş. Yani yok olmak üzereyiz… Dünya genelinde ise 35-40 bin arası Karay yaşıyor. Bunların 20 bini İsrail’de, gerisi Litvanya, Ukrayna, Polonya, ABD ve Fransa’da.

– Osmanlı döneminde kalabalık bir nüfusunuz olduğu söyleniyor. Bugünkü duruma nasıl gelindi?

– Asıl neden, farklı soydan gelen kişilerle yapılan evlilikler. Soyumuzu devam ettirecek kişilerin hem annelerinin hem de babalarının Karay olması gerekiyor. Örneğin ben bir Sefarad Yahudisi’yle evlendiğim için, çocuklarım Karay cemaatinden sayılmıyor. Nüfusun azalmasının diğer sebebi ise cemaat üyelerinin yurt dışına göç etmesi.

– 6-7 Eylül olayları yüzünden mi göç ettiler?

– Hayır, daha iyi koşullarda yaşamak için… 6-7 Eylül olaylarından çok etkilenmedik, çünkü bizi yabancı olarak görmediler. Yalnızca ailemin Beyoğlu’ndaki dükkanında ufak bir hasar meydana geldi.

– Gelecek için umudunuz var mı?

– Maalesef artık sona yaklaştık. Bizim için gelecek diye bir şey yok. İflasın eşiğindeki bir şirket olsaydık, banka kredisi alıp son bir kurtulma denemesi yapardık. Ama bizim para değil insan bulmamız gerekiyor. Bu da pek mümkün değil. Artık İstanbul’da Karay bebekleri dünyaya gelmiyor.

– Peki soyunuzu sürdürmek için yurt dışından gelecek Karay ailelerle bir araya gelmeyi düşünüyor musunuz?

– Elbette 15-20 aile gelse soyumuzu devam ettirme şansımız olur. Ama kimseye “Ülkeni terk et ve bizi kurtarmak için buraya gel,” diyemeyiz.

– Büyük bir kültürel miras yok olmak üzere…



– Nüfusumuzun bir bölümü Türk, diğer bölümü İbrani kökenli. Ama hepimiz kendimizi Türk olarak görüyoruz. Bu ülkeyi seven insanlarız. 1200 yıldır bu topraklarda yaşıyoruz. Ortak bir kültürümüz var. Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Refik Halit Karay da bir Karay Türkü’ydü. Mesela dilimiz eski Türkçe ile büyük benzerlikler gösteriyor. İstanbul’da yaşayan son Karay da öldüğünde, dediğiniz gibi çok büyük bir kültür mirası kaybedilmiş olacak.

*** ÖZGÜR BİR CEMAATİZ

Türk Musevi Cemaati’ne mensup bazı kişiler bizi Musevi olarak kabul etmiyor. Ancak din kimsenin tekelinde değildir. Biz Hahambaşılığa bağlı olmayan özgür bir cemaatiz. Kişisel inancımız, dinimizi en doğru biçimde uyguladığımız yönünde. Hz. Musa’nın öğretilerini değiştirmeden günümüze kadar taşımayı başardık. İbadet usüllerimiz diğer Musevilerden farklı. Kenesa adını verdiğimiz sinagoglarımıza ayakkabılarımızı çıkararak gireriz. Yehova yerine Tengri deriz. Namaz kılarız. Ayakta değil yerde oturarak dua ederiz. Gerçi artık bayram günleri dışında Hasköy’deki kenesamızı açamıyoruz. Dualarımızı Karay dilinde okumayı bilen tek bir kişi kaldı, o da yaşlı ve hasta…