Hümayun Türbesi'nden sonra hem öğle yemeği yemek için hem de diğer grupla buluşmak için iyi bir restoranda gittik.Burada yemeklerini denedim ama yiyemedim.Arkadaşlar yemekte pandiri yedi. Aşırı baharatlı ve yağları farklı. Arkadaşlar yemeklerden gayet memnun kaldılar.
Daha sonra sıkı güvenlik önlemleri altında bütün elektronik eşyalarımızı ve çantamızı emanete bırakarak Swaminarayan Akstardam Tapınağı'na girdik. Muhteşem; beyaz mermerden ve pembe kum taşından yapılmış, çelik ve beton destek kullanılmamıştır. Tapınağı fotoğraflamak isterdim. Ama izin vermediler.Daha sonra tapınağı uzaktan çektim. Büyüleyici tapınağın giriş bölümünden sonra karşımıza geniş bir havuz çıktı. Havuzun içinde değişik, geometrik desenlerle süslenmiş bölümlerden boğa başlı fıskiyeler akıyor. Tapınağın etrafını çevreleyen fil heykelleri görülmeye değer. Tapınağın dışındaki görevliye ayakkabılarımızı bıraktık. Orda nefesimi kesen korkunç bir ayak kokusu vardı. Tapınağa yalın ayak, merdivenlerden çıktık. Ana tapınağa geldik. Karşımızda Swaminarayan heykeli çıktı. O bölgeyi koruma alanına almışlar. Tapınakta çok sayıda devasa kahverengi ve üzerleri sarı işlenmiş kapılar göze çarpıyor. Tapınakta muhteşem heykelleri görmek için gittiğimizde ayaklarım mermer zeminde çok üşüdü. Zemindeki LED lambaların yan taraflarına basarak ayaklarımı ısıtmaya çalıştım.Hindistan'a getirdiğim panduflarımı giymediğim için pişman oldum. Tapınağın içinde maharacanın yaşamını ve İngilizlerle ilişkilerini anlatan fresklerde dikkat çekiciydi. Ana kapının giriş kaidesi üzerinde muhteşem bir genç kız heykeli karşımıza çıkıyor. Yapıların yol boyu duvarlarında, heykel ve işlemeler dikkate değer. 18. Yüzyıl Hindistan'ında Tanrı'ya inanış, barış, uyum, tevazu, hizmet gibi temalar işlenmiş. Akşam saatlerinde izlediğimiz Sahaca Anand müzikal su gösterisi,iliklerimize kadar işleyen soğuğa rağmen muhteşemdi. Swaminarayan'ın çocuk olarak canlandırıldığı; Işık ve su gösterisi, bana çocukluğumda okuduğum 1001 gece masallarındaki devleri anımsattı. Işık ve ses efektleriyle karşılıklı, konuşmalar ve müzik eşliğinde hayranlık uyandırdı.
Metroya binip,yürüme mesafesindeki çarşı merkezdeki otelimize gelip, dinlendik. Gece soğuk olduğu için bozuk ısıtıcıyı değiştirmeleri için resepsiyona gittim. Otelin kapısında eli sopalı güvenlik bekliyor.Bizim güvenlikler gibi silahlı değil. Daha sonra bir kaç yerde de rastladım balyoz sopalı güvenlikçilere.
Sabah metroya binmek için yola çıktığımızda küçük bir tapınakta bir kadın çanı çalıp, ibadet etmeye başladı. Biraz ötede ağacın dibini sunak yapmışlar. Ağacın etrafında kalın bir ip dolamışlar.Tanrı ve Tanrıçalarının minik heykelciklerini ve testi koymuşlar.Adım başı tapınak. Fil tanrısı ve yanında 7 tane tanrıça heykeli var. Saçları beline kadar örgülü bir kadın dua ediyor.Tanrı ve Tanrıçalarının önünde turuncu renkte çiçeklerden kolye yapmışlar.Tapınaklar çoğunlukla küçük. Shiva, Vishnu ve Shakti'ye adanmışlar.Hinduizm'de üç büyük geleneği temsil ediyorlar.