Tarihten az, ya çok haberi olanlar Şah İsmail Hatai hakkında belirli bilgilere sahiptirler. Ama yine de küçük bir tarihi hatırlatmanın gerektiğini düşünüyorum. Şah İsmail Hatai'nin (1487-1524) adı Azerbaycan'ın siyasi ve kültürel tarihi üzerine altın harflerle yazılmıştır. Çağdaş Azerbaycan'ın ulusal devletçilik geleneği onun adıyla başlıyor. O, cesur, yetenekli kumandan, seçkin devlet adamı olmuştur. 14 yaşında iktidara gelen Şah İsmail 14 yılda 14 ili birleştirerek, Azerbaycan tarihinde ilk ve şimdiye kadar en büyük merkezleştirilmiş devleti - Safeviler Devleti'ni yaratmıştır. Şah İsmail Safevi birçok "ilk" lere imza atmıştır: O, ilk kez Azerbaycan Türkçesini resmi devlet dili düzeyine yükseltti; Hatai mahlasıyla tanınan şair, ilk kez Türk dilinde hece vezninde şiir yazmıştır vb.
Şah İsmail Safevi Hatai hakkında gerek bir komutan, fatih, seçkin devlet adamı, gerekse büyük şair, sanat hamisi, yüksek manevi özelliklere sahip büyük şahsiyet gibi çok yazılmıştır ve halen yazılmaktadır. Ama onun faaliyetinin öyle tarafları var ki, hakkında az bahsedilir. Bu yazıda, o taraflardan birinden bahsedeceğim.
Tarihin Şah İsmail'le ilgili az bilinen gerçeklerinden biri budur ki, o, Müslüman aleminde yegane hükümdardı ki, onun hakimiyeti döneminde Azerbaycan'da bir tane de olsa çocuk mezarlığı olmamıştır. O tarihte "Yasaklı kitabın endeksi" defterini kaleme alan İtalyan diplomat II Yulius ve 1522 yılında onu tekrar yayın yapan hükümdar VI Adrian ise yazıyorlardı ki, bu konuda Azerbaycan Vatikan'dan da önde gidiyordu. Öyle ki, bu dönemde Vatikan bölgesinde 4 çocuk mezarlığı kayda alınmıştı.
Şah İsmail'in çocuk mezarlığı getirenler aleyhinde sert bir fermanı olmuştur. Şah İsmail, 1501 kararnamesinde, çocuk mezarlıklarının kurulmasının yanı sıra bebek ölümlerini devlet ve ulusun "yarası" olarak görüyordu. Başka bir tarihi belgede ise belirtiliyor ki, Şah İsmail için böyle bir fermanı onun filozof veziri Şemsettin Zekeriya Tebrizi hazırlamıştır. İşte bu yüzden Şah İsmail kendi veziri Şemsettin Zekeriya Tebrizi'ye "Azerbaycan'ın anahtarı" unvanını vermiştir. Bundan sonra vezir Şemsettin ülkede yayılmakta olan ahlaksızlığa, toplu savadsızlığa, hırsızlık ve dolandırıcılığa, devlet malı yiyenlere, yalan söyleyip devleti aldatanlara ve d. karşı birbiri ardına fermanlar hazırlıyor. Doğu Avrupa ülkelerinden - Polonya'dan, Çek'den Bulgaristan'dan ve Macaristan'dan, ayrıca batı devletlerinden bu belgeleri inceleyip öğrenmeye gelen onlarca diplomat olmuştur. Örneğin filozof Kristof Kessing'in (ABD) yazdığı gibi, bu fermanların her biri olası oyanışlardan (uygarlıklardan) haber verdiği için çok ilginçti.
Vezir Şemsettin Zekeriya, Tahran'ın ulusal kütüphanesinde saklanan mektubunda şöyle yazıyor: "Büyük hükümdar (yani Şah İsmail) yönettiği ülkenin felaketlerini kendi felaketi biliyordu. Duyduğu her çocuk ölümünden üzülüyor, saatlerce görünmüyor, ibadet ediyor. Devletimizde ölen her çocuk için gözyaşı akıtıyordu". Vezir Şemsettin Zekeriya bunu da yazıyor ki, Şah İsmail Erdebil'den olan 5 çocuğu Avrupa'ya okumaya gönderen ilk hükümdardı.
Bu gibi tarihi gerçekler göstermektedir ki, Şah İsmail Hatai keskin kılıçlı fatih, yetenekli komutan, zeki devlet başkanı olmakla beraber, hem de ince ruhlu şair, yüksek manevi özelliklere sahip bir tarihi şahsiyet olmuştur.