21. yüzyıl, tüm alanlarda olduğu gibi eğitimde de yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Eğer yirminci yüzyılın eğitimi toplumun gereksinimlerine uygun olarak bilgili bir insan üretmişse, bu yüzyılda bilgi, teorik bilgiyi pratikle birleştirebilen bir kişinin eğitimini gerektirir. Alman filozof Martin Heidegger yazırdı: “ Eğitimin temel amacı, kendi içinde bilgi edinmekten ziyade küresel kapitalizmin talebini karşılamak için gerekli becerileri kazanmaya hizmet eder “
ABD, Birleşik Krallık ve Japonya da dahil olmak üzere dünyanın birçok gelişmiş ülkesi, bu sorunu çözmek için on yıldır eğitim sisteminde temel reformlar gerçekleştirmiş ve bugünün gereksinimlerini karşılayan bir sistem kurmuştur. Çünkü her ülkenin ekonomik, politik, sosyal ve kültürel alanlarda gelecekteki hedeflerine ulaşması eğitimin gelişimi ile yakından bağlantılıdır Araştırmacılar dünya pratiğinde eğitimin aşağıdaki üç temel ilkeye dayandığını göstermektedir:
1. Totaliter rejimlerde, eğitimin politik yönü tercih edilir. Bu gibi ülkelerde, bireyin mevcut rejime koşulsuz olarak bağlanması eğitimin amacını ifade eder.
2. Eğitimin ekonomik yönünün daha fazla tercih edildiği ülkelerde, kârlı, kendilerini ve ailelerini düşünen bireyleri yetiştirmek.
3. Eğitimin sosyal yöneliminin dayandığı ülkelerde eğitimin amacı, sosyal becerilere sahip insanları yetiştirmektir. Bu gibi ülkelerde, sistem zaman içinde çökebilir.
Batı ülkeleri bağımsız bir toplumda özgür, eleştirel düşünen insanları eğitmek için bir sistem oluştururken, Japonya büyük bir aile topluluğunun birbirine bağlı üyelerini eğitmek için bir sistem oluşturdu. Ülkeler arasında Singapur'a yeşil ışık yakan reformlar, Finlandiya'nın eşsiz yolu ve dünya çapındaki eğitimdeki büyük başarılar dikkat çekicidir. Örneğin, çok az sayıda özel orta okul olan Singapur'da ortaöğretim aşağıdaki üç ana alanı birleştirir.
1.Esneklik ve çeşitlilik: bu alandaki uzman okulların faaliyetleri ve öğretim programı konuları yansıtılmaktadır. Okullara yeni "0" seviyesinden gönüllü bir konu seçme ve ilkokuldaki okul içi mükemmellik programlarını öğretme fırsatı verilir.
II. Geniştəyinatlı, kapsamlı eğitim: öğrencilere, çevik, renkli sınıfın içinde ve dışında, daha fazlasını seçmek ve sahip olmak için öğrencilerin kapsamlı gelişimi için daha geniş bir eğitim verilir. Sağlıklı değerler, güçlü irade ve esneklik geliştirmelerine yardımcı olur.
III. Daha az öğretin, daha fazla öğrenin: öğrencileri bağımsız olarak öğrenmeye teşvik edin.
IV. Öğretmenleri güçlendirmek: bir yöntem seçmek, yaklaşım, profesyonelliklerini artırmak, iletişim, yaratıcılık, yenilikçi konumlarını güçlendirmek.
Birçok ülkede halkı devletin hizmetkârları olarak görmek yerine, devleti halkın hizmetkârı olarak görme kavramı büyümektedir. Örneğin, Çin ve Irak'ta insanlar devlete bir kral muamelesi yaparken, ABD, Kanada, Avustralya, Almanya, Fransa, İngiltere ve gelişmekte olan ülkelerde hükümet halkın hizmetkarı olarak görülüyor. 23 yıl geçmesine rağmen, çalışmanın sonuçları bazı ülkelerde hala geçerlidir. Tüm alanlarda olduğu gibi, bu yaklaşımın eğitim üzerindeki etkisi kaçınılmazdır. Devletlerin eğitimin geliştirilmesindeki sorumlulukları ülkeden ülkeye değişmektedir. Bu doğal bir süreç. Örneğin, Japonya Eğitim Bakanlığı reformla ilgili 10 üyeli bir alt komite kurdu. Bu komisyon, eğitim sisteminin farklı aşamalarını iyi bilen eğitimcileri ve toplum temsilcilerini içerir.
Bu komisyona Milli Eğitim Bakanlığı'ndan tek bir çalışanın dahil edilmemesi çok ilginçtir. Bu, farklı profillerdeki üyelerin sorunu tanımlama, çözüm gösterme sorumluluğunun olduğunu ve eğitimin gelişiminin Eğitim Bakanlığı'nın tek sorumluluğu olmadığını gösterir. Eğitimin ilk ve en önemli ortaklarından biri ailedir. Birçok ülkede aile eğitim sisteminin altyapısı olarak kabul edilir. Ailenin yanında, bu devletin eğitim sistemi, devletin kalkınma hedeflerini uyumlu bir şekilde karşılayan bir vatandaş yetiştirmek için çalışmaktadır.