Yine bir20 Ocak yaşadık. 29 yıldır ki, o kanlı gecenin ve karanfillerle süslenmiş seherin tanıkları, engellileri, katılımçılar : ahıl, genc , çocuk Şehitler Hiyabanını ziyaret ediyoruz. Bu bizlerin ellerinde kırmızı karanfillerle, çiçeklerle altın ordu karşısına çıkarak kendi canları pahasına bağımsızlık tarihinin şanlı sayfasını, yazan kahramanlara vefa borcumuzdur.
Mehz onlar ölümleri ile bizlere meydanlarda "özgürlük", "bağımsızlık" gibi sözlerle bagırmak cesareti verdiler. 19 Ocak gecesinden , 20 Ocak'a keçen gece toplar, tüfegler silahsız insanlara meydan okudu. 137 kişi helak oldu.
Ne idi bu insanların günahı, suçu!? Bu toprak, bu orman, bu taş benim! Ermeniye vermem demək ,suçmu!? Hale de bu sorulara cevap veren yokdur. Bu günahsiz insanlardan biri de Yusif Sadigov'du. Onun ailəsi keçən yüzilliyin sonlarında ermeniler tarafından kendi dede-baba yurtlarından kovulmuşlar. Babası, Allahverdi öğretmen sevgili eşi Kahriz Hanım ile birlikte dört çocuk yetiştirmiştir. Ailenin en küçüğü olan Yusuf, okuldan altın madalya ile mezun oldu. Bakü Devlet Üniversitesi'nden Fizik ve Matematik derecesi ile mezun oldu. Doktorasını o üniversitede yapıyordu.
Nişanlıydı. Hemen gece evden çıkıb meydana koşan Yusuf bir daha eve dönemedi.
Ailesi onu çok aradı, hastanelere,ölühanelere gittiler, ama bulamadılar. Günler sonra ailesine bir erkeğin sağ kolunun bulunduğu haberini verdiler.Bu Yusifin koluydu. Annesi Kehriz Hanım onu tokudugu yün ceketden tanımıştı.
Hayatın hökmüne bakın ki, 19 Ocakdan 20-i Ocaka keçen gece hayata göz açmış Yusif elə hemin tarihde de 26 yaşında iken hayata vida etmiştir Bu gün Şehitler Hiyabanında uyuyan sağ kol Yusifin emaneti gibi ana topraga cesaret , kahramanlık tohumu sepmekdedir...
Durağı cennet olsun