Türk-İslâm Ülküsünün Mütefekkiri, “Asrın Yesevisi” Seyyid Ahmet Arvasi, 33 yıl önce 31 Aralık 1988 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Arvasi, çok yönlü bir şahsiyetti. Bir fikir ve dâva insanı olmasının ötesinde eğitimci, şair ve yazardı. Büyük bir idealist ve eylem adamıydı. Çok kültürlü gerçek bir entellektüeldi. Bir “Mektep adam”dı. Tavizsiz bir müslüman ve şuurlu bir Türk milliyetçisiydi.
Seyyid Ahmet Arvasi, bir misyon(amaç) ve vizyon(hedef) sahibiydi. Misyonu; Türk gençliğine ve milletimize, “ilâ-yı kelimetullah” idealini ve “Türk-İslâm ülküsü”nü benimsetmekti. Vizyonu ise, bu ideal ve ülkünün alperen ruhuyla yetiştirilecek gençler eliyle dünyaya yayılmasına vesile olmaktı. Bütün ömrünü bu amaç ve hedef uğrunda çalışma ile geçirdi.
Arvasi Hoca ile 1975-1978 yılları arasında İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü'nde öğretim üyesi olarak birlikte çalıştık. Onun şahsiyetinin ağır basan yönü eğitimciliğiydi. Gerek 27 yıllık öğretmenlik hayatında, gerekse emeklilik hayatında eğitimciliğine ara vermedi. Gerek sivil toplum kuruluşlarındaki konuşmalarında, gerek gazete ve dergilerdeki yazılarında, gerekse evinde misafirleriyle yaptığı hasbıhallerde hep eğitimciliğini sürdürdü.
Hiçbir konuda taassubu yoktu. Çünkü gerçek bir münevverdi. Doğu ve Batı düşünürlerinin hepsini okumuştu. Bütün fikir akımlarını ve ideolojileri, İslâm dinini, dinî ilimleri, dinler felsefesini, eğitim psikolojisini ve sosyolojisini iyi biliyordu. Bu bilgisini; Kendini Arayan İnsan, İnsan ve İnsan Ötesi, Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz, İlm-i Hâl ve Eğitim Sosyolojisi isimli eserlerinde bu zengin kültürün yansımalarını açıkça görebiliriz. Hocanın bu kültürel birikiminden dolayı karşıt düşünceli kişiler ve öğrencileri onunla tartışamazlardı. Arvasi Hoca'nın kuvvetli bir mantığı vardı ve tartışma âdabını iyi bilirdi. Muazzam bir analiz ve sentez kabiliyetine sahipti.
Son derece mütevazıydı. Şanlı Peygamberimizin ahfadındandı. Ama bir gün bu mensubiyetiyle övündüğünü görmedim, duymadım. Hoşgörüsü çoktu. Kızmazdı. Yalnız İslâma ve Türklüğe karşı bir haksızlık veya saldırı yapılırsa çok sinirlenir ve çok sert tepki gösterirdi. Çoğu zaman gülerek konuşur, ortamı yumuşatırdı. Sevdirir, müjdeler, korkutmazdı. Herkesi ilgi ve sevgisiyle kucaklamaya çalışırdı. Çünkü, kaybetmeyi sevmiyordu, herkesi kazanmayı düşünüyordu.
Kısacası Seyyid Ahmet Arvasi, inandığını yaşayan samimi bir Müslüman, gerçek bir münevver ve entelektüel, alanında âlim, yiğit bir Türk milliyetçisiydi. İstanbul beyefendisiydi. Doğru, dürüst, düzgün bir adamdı. Dostuna munis ve müşfik, düşmanına korkusuz ve cesurdu. Sizin anlayacağınız dört dörtlük adam gibi adamdı.
Aramızdan ayrılışının 33. yıldönümünde örnek dava ve fikir insanı Seyyid Ahmet Arvasi'yi rahmet ve minnetle anıyoruz.