Dilin anlam zenginliği ve anlam derinliği gelişmedikçe o dil ile yapılan iş sayısı sınırlı kalacaktır.
Konuşma dili 150-200 kelime/dakika ve okuma dili 200-250 kelime/ dakika iken, düşünme dili 1300-1800 kelime/dakika düzeyindedir.
Bu yüzden yeterince sözcük, anlam, kavram ve düşünsel bağlantıya sahip olmayan zihin kısır döngüde çıkmazları yaşayacaktır. Yani bilinen kelime sayısı zihnin düşünme hızını besleyecek kadar değilse düşünme eylemi aslında akamete uğrayacak, yani düşünme denilen şey olmayacaktır.
Bu durumda, 200 kelime ile düşünen, 2000 kelime ile düşüneni anlamayacaktır.
Sokaktaki konuşma dili günlük 150-200 çeşit kelime olduğuna göre ve sokaktakinden başka okuması, öğrenmesi, iletişimi olmayan birçok insanımızın farkında olmadıkları vahim durum bir vakıadır.
Bugün toplumsal ve bireysel ilişkilerde iletişim eksikliğinden dolayı ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Aslında iletişemiyoruz…
Eldeki akıllı telefonlarla sosyal medyada geyik yapmayı veya adı konmamış bir dil ve işaretlerle mesajlaşmayı iletişim sanıyor çoğu kişi.
Kitap üretimi ve okuma oranları bakımından dünyada en geri sıralarda olan ülkemizde, kendisine anlatılanı anlamayan, derdini anlatamayan, arka arkaya birkaç anlamlı cümleyi kurmayan, Türkçe’nin kafasını gözünü yara yara konuşan insan dolu çevremiz.
Fakat aynı zamanda ilginç şekilde her şeyi bildiklerine inanıyorlar bu insanların çoğu.
Okumak fuzuli eylem biliniyor ülkemizde ve her 100 kişiden sadece 4,5 kişisi az veya çok kitap okuyor.
Yazmak ise 1000’de birlik rakamlara ifade ediliyor. Yazmak dediysem, kitap yazmaktan söz etmiyorum, şu anda okuduğunuz yazı gibi bir sayfalık veya bir iki paragraflık kısa yazılardan söz ediyorum.
Dolayısıyla şu değişmez gerçektir ki ufkunu ve düşünce sınırlarını dilin, bilgin ve birikimin belirler.
Yani aslında: Dilin kadar varsın...
****
Adamın birinin babadan yadigar antik ipek bir halısı varmış. Satmaya karar vermiş…
Ona göstermiş, buna göstermiş ama kimse talip olmamış. Sonunda zengin birini bulmuş ve ona götürmüş.
Zengin, halıya bir bakmış ve sormuş;
- Kaç para?
Adam "100 altın" istemiş halısına.
Zengin tereddüt etmeden tamam, demiş ve çıkartıp 100 altın vermiş.
Adam sevinmiş. Halıyı alan zengin sormuş;
- Bu halının kaç para ettiğini biliyor musun sen?
Adam;
- Bilmiyorum efendim, demiş.
Zengin gülerek en az 3000 altın edeceğini söylemiş.
Adam susmuş...
Zengin tekrar sormuş;
- Sen buna niye 100 altın istedin?
Adam biraz düşünmüş ve cevap vermiş,
- Çünkü benim bildiğim en büyük rakam 100…