Bu saatten sonra sendikalara düşen en önemli görev...
Eğer samimi, üyelerinin yanında ve sarı sendika değillerse tabi..
Toplu görüşme komik zamcıklarla hüsranla bitti. Başından belliydi olacaklar, benim gibi sendikalar da bunu biliyordu.
Sendika eylem ve söylemlerinde reaktif olabileceği gibi hükümetlerle sorunlarında proaktif olmak zorundadır. Yani çıkabilecek sorunlar için ön almalıdır.
Toplu görüşme için bunu yapmadılar, ön hazırlık yapıp, talepleri konusunda baskılayıcı ortam hazırlamadılar, sonuç da bu oldu.
Ön hazırlık dediysem, sadece bir talep metni hazırlamaktan söz etmiyorum. Memur olsun olmasın kamuoyunun tepkisel beklentileri yükseltilip, motive edilip, siyaset üzerinde baskıcı bir psikososyal ortam hazırlanmalıydı.
Tabi bunun için de iktidarın yanlışları, halkın mağduriyeti üzerinden tepkisel eylem ve söylemler gerekirdi ki, sendikacılığın geldiği getirildiği noktada, atanmış sendikacılarla bunun mümkün olmadığını biliyoruz.
Şimdi bundan sonraya bakalım. Pek umudum yok ama yine de anlatayım.
Memur maaş zamlarına küçük bir yüzdelik oran artı enflasyon farkı şeklinde zam yapıldı.
Enflasyon oranlarını kim belirliyor? TÜİK..
Memur maaşlarına enflasyon farkı da TÜİK'in açıkladığı rakamlar üzerinden belirlenecek.
TÜİK, bu zamana kadar doğru rakamlar açıkladı mı?
Hayır, siyasetin ısmarlaması, komik, yanlış aldatıcı düşük rakamlar açıkladılar ve müdahale edilmediği sürece buna devam edecekleri ortada.
Medeni ülkelerde halkı yanıltan, insanları zarar uğratan kişi ve kurumlar kontrolsüz ve cezasız bırakılmazlar, doğru çalışıp, doğru açıklamalarda bulunması sağlanır.
Komşumuz Yunanistan'da bile sendikaların tepkileri, gerçek rakam çalışmaları ve şikayetleri üzerine, yanlış açıklamalar yapan istatistik kurumunun başkanı ve yetkilileri yargılandı, cezalandırıldı.
İşte bizdeki sendikaların bu saatten sonra, gelecek toplu görüşmeye kadar yapmaları gereken şey, TÜİK'i ve siyaseti baskı altına almaktır.
Bu da oturarak yapılacak iş değildir.
TÜİK'in bu rakamları nasıl neden açıkladığı, aldatma yöntemi halka etkili ve net şekilde anlatılmalı, gerçek araştırmalar yapılmalı ve rakamlar her ay ortaya konmalıdır.
Yanlış açıklanan her rakamda TÜİK ve TBMM önünde eylemler yapılmalı, TÜİK hakkında her yanlış rakam açıklamasında, sendika şubelerinden başlayarak Genel Merkezlere kadar, kurumun kendisi ve yöneticileri hakkında binlerce suç duyurusunda bulunulmalı, davalar açılmalıdır.
Çarşıda, pazarda, sokakta bu işin çalışması yapılmalı, sadece memurlar değil halk da bu işin paydaşı yapılmalıdır.
Bu eylemleri sağlam ve haklı temellere dayandırmak için, işçi ve memur sendikaları birlikte ortak alternatif bir İstatistik Araştırma Kurumu oluşturmalıdır ve doğru, akılcı araştırmalarla gerçek rakamlar açıklanmalıdır. Bu rakamlar her türlü yayın aracılığıyla kamuoyuyla paylaşılmalı, gerekirse kısa kliplerle TV reklamlarında duyurulmalıdır. Bunu yapacak paranız da var artık.
Bu iş doğru yapılırsa, zaten bir süre sonra bütün ekonomik kurumlar, yurt içi ve yurt dışı özel veya tüzel kişilikler ve basın bu rakamları dikkate alacak, bunları kullanacaktır.
Bu şekilde de toplu görüşme masasında ezilen, ezdirilen, açlığa mahkum edilen çalışanların hakkı bir nebze korunup daha fazla zarara uğramaları engellenecektir.
Çünkü yüzdelik oran atı enflasyon farkı şeklindeki zam, enflasyon farkı doğru olsa bile maaşlara zam anlamına gelmez, sadece mevcut zarardan daha fazla zarar edilmemesi demektir.
Evet, sendikalarımız ve sendikacılarımız...
Genel yapım ve yaklaşımım gereği, her zaman olduğu gibi eleştirinin yanında alternatif ve çözüm yollarını da gösteriyorum. Aslında size ücretsiz danışmalık hizmeti veriyorum.
Buyurun yapın, olmaz diyorsanız neden olmazını açıklayın, daha iyi bir fikriniz varsa onu söyleyin yapın.
Meydan sizin...