Geçen yüzyılın kavramlarını unutun artık.
Yok kapitalizmmiş, yok emperyalizmmiş, yok milli devletlermiş, yok sosyalizmmiş, komünizmmiş, ümmetçilikmiş, şeriatmış, bilmem ne diniymiş...
Halen olanların farkında olmayan bir kısım fanatik kabul etmese de, bunların hepsi tarih oldu artık...
Mesela, halen kapitalizmden vs. bahsediliyor. Kapitalizm, paraya sahip olmak için sistemli organizasyonlardı. Bu organizasyonda servet tabandan tava sürekli iteklendi ve en tavanda birikti. Artık bütün paraya ve paranın sahip olacağı ve hatta olamayacağı her şeye sahipler. Bütün servete zaten sahip olunmuşken en azından bazı kuralları olan kapitalizme ihtiyaçları da kalmadı.
Yeni sistem; “biz ne dersek odur” sistemi. Bu sitemin kalesi ise dijital dünya.
Dijital dünyada ekonomiler, bağımlılıklar, ihtiyaçlar o kadar birbirine girdi ve bağımlı hale geldi ki, artık bütün güç ekonomileri, bu ihtiyaçları ve bağımlılıkları dijital alanda kontrol eden kişilerde ve fiili olarak dünyada tek yönetim var.
Eee, bizim gibi ülkeler?
Artık dünyada ülke yönetimleri sadece birer muhtariyettir, kimi isterlerse ona yönettirip, ne isterse yaptırıyorlar.
Kanal lazımsa yap, devalüasyon lazımsa yap, fabrikalarını sat, ihaleleri filancaya ver, şu silahları al şunları alma, şu insanları elimine et, şu insanları şu noktalara getir, filanca ülkeyle bozuş, filanca kavramlarını değiştir, üniter yapını yık, vs. vs... Bunlar zamana yayılarak yaptırılıyor.
Hadi yapmasınlar da görelim… Direnenleri anında yerle yeksan ediyorlar…
Peki kimdir bunlar?
Öyle ezoterik örgütler, güçler aramaya gerek yok. İnterneti, merkez bankalarını, ilaç ve sağlığı, gıdayı ve silah sanayiyi kim kontrol ediyorsa, onlar Merkezi Dünya Devletimizin yönetim konseyinin belirleyicileridir.
İşte şimdi ABD, AB, Çin, Rusya, İngiltere ve diğer epeyce devlet, bu yönetim konseyinde başat veya en azından içinde olmanın mücadelesi içindeler. Bu mücadelede soğuk savaş döneminin stratejileriyle beraber, ekonomi oyunları, biyolojik savaş, gıda ve su kontrolü, yeni sosyolojik yaklaşımlar büyük kısmı dijital alanda ve hem de bilim ve teknikle gerçek alanda devam ediyor.
İnsanın beden gücüne olan ihtiyaç hızla azalıyor, kısıtlı sayıdaki süper beyin ve yapay zekalarla her şeyi kontrol altına alıyorlar.
Asıl tehlike ise, bu mücadelede galip gelemeyenlerin kaba kuvvete başvurup, dünyada artan nüfus ve kısıtlı kaynakların da tetikleyeceği şekilde 3. Dünya Savaşını çıkarmasıdır. Dünyadaki askeri hareketler, yığınaklar, konuşlanmalar, tatbikatlar, aba altından sopa göstermeler, bu ihtimale sürekli hazırlanmanın göstergesidir.
Paradigmaların değişmesi gerekiyor.
Fiili olan bu sistemi, somut hale getirmek, artık kulakları ve zihinleri bu kavrama ve yapıya alıştırmak için; İngiltere eski Başbakanı Gordon Brown, dünya liderlerini Covid-19 salgınınınneden olduğu tıbbi ve ekonomik krizlerle başa çıkmak için geçici bir küresel hükumet biçimi yaratmaya çağırmıştı.
Öylesine, laf olsun diye ortaya atılmadı bu teklif. Bilenler için malumun ilanıydı, bilmeyenlere “artık başladı, esas dünya yönetimine el kondu” mesajıydı.
Biz siyasal dincilikle, siyaset madrabazlığıyla, eğitimimizi, hukuk sistemimizi, demokrasimizi, bizi biz yapan değerlerimizi, sosyolojimizi mahvedip, organize cehaleti yüceltip, kaynaklarımızı peşkeşlerle talan ederken, adamlar 40-50 yıldır bunun hazırlığını yapıyorlardı ve sonuç aldılar.
Artık geri dönüşü kalmamıştır, geçmiş olsun...