Bugüne kadar bir öğretmenlik meslek kanunumuz yoktu. Bundan dolayıdır ki ilk kez çıkacak olan ve mevcut bakanımız- hükümetimize nasip olacak bu kanun üzerinde ciddi çalışmalar yapılmalıdır.
Bilindiği gibi genelde kanunlar hazırlanırken kamuoyunda bir tartışma açılır ve muhatapların düşünceleri yoklanır. Gerek basın gerekse sosyal medya platformlarında tartışmalar olurken söz konusu komisyonlarda görevli vekiller de konu hakkında görüş sahibi olmuş olurlar. Böylece kanun görüşülürken farklı görüş ve öneriler ortaya çıkar ve daha sağlıklı bir sonuç elde edilmiş olur.
Böyle olmadığı için hali hazırda öğretmenlik meslek kanunu adıyla meclis gündemine getirilen bir meslek kanunundan oldukça uzaktır. Daha çok 2005 yılında gündeme getirilen ve yalnızca bunun için bir kez sınav yapılan uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik olma şeklinin kanunla belirlenmesidir. Bu da on yedi yıl geciktirilmiş bir uygulamanın yeniden başlatılmasından başka bir şey değildir. Çünkü öğretmenlere ya da eğitimin paydaşlarına sorulup hazırlanan bir yönetmelik değildir.
Bizim alanlarda edindiğimiz izlenim öğretmen açısından da meclis gündemindeki taslak bir meslek kanunu olmaktan uzaktır. Peki; öğretmen meslek kanununda neyi görmek istiyor? Her şeyden önce öğretmenliğin yeniden cazip ve itibarlı bir meslek haline dönüştürmek gerektiğini düşünüyor. Bunun için:
1-Öğretmen yetiştirme ve atama esaslarının yeniden belirlenmesi, öğretmen okullarının yeniden hayata geçirilmesi, eğitim fakültelerinin dışında öğretmen alımının yapılmaması ve bu fakültelerin kontenjanlarının ihtiyaca göre belirlenmesi;
2-Öğretmenliğin öğrencilik yıllarında iyice öğretilmesi, mesleğe başlandıktan sonra yalnızca kendisine önerilen rehber danışman öğretmenin bazı hususlarda öncülük etmesini bunun dışında herhangi bir adaylık süresine ihtiyaç olmadığını,
3-Meslek hastalığı olan birçok birimde olan yıpranma payının öğretmenlere de verilmesi;
4-Ek ders ve sınav ücretlerinin emekliliğe yansıtılması,
5-Öğretmenlerin ücretli, sözleşmeli, kadrolu, uzman, başöğretmen gibi ayrımlarla değil sözleşmeliliğin kaldırılması ve diğer unvanların da kademeli de olsa tüm öğretmenlere verilmesi gerektiğini düşünüyor.
6-Kariyer basamaklarının “uzmanlık, başöğretmenlik” sınavla değil belirli hizmet sürelerine göre verilmesi;
7-Yöneticiliğin atama esaslarının belirlenmesi ve bu esaslarda mutlaka liyakat ve ehliyet ölçülerine uygun olması İl Müdürlüğü dışında diğer bütün müdürlüklerin nasıl olacağının önceden belirlenmesi,
8-Sınavla atanan müdürler için yer değiştirmelerde yöneticiliğin devam edebilmesi,
9-Meslek içi eğitimlerin keyfiyete göre değil nasıl olması gerektiği, gibi daha pek çok konuda görüşlerinin olduğunu görüyoruz.
Sonuç olarak; öğretmenlik meslek kanunu çıkartmış olmuş olmak için değil gerçekten muhatapların nabzı tutulmalıdır. Çünkü yukarıda sırladığımız maddelerin birçoğu devlete ayrı maliyet getirmemektedir. Hatta çoğu yerde maliyeti düşürmektedir. Bunun için farklı görüşleri dinlemekte yarar bulmaktayız. Bu haliyle çıkacak olan bir kanunun meslek kanunu olmaktan oldukça uzak bulduğumuz için de “Meslek Kanunu mu” diye sormaktan kendimizi alamıyoruz.