~~Ayrık otunu bilmek için ya köyde yaşayacaksın veya ziraatçı olacaksınız. Bu otu Bilmeyenlere izniniz olur ise, bir köylü çocuğu olarak ben anlatayım. Tabi ki, yıllar öncesinde bu günün teknolojik imkânları olmadığı için bu ot daha çok gözükmekteydi. Gönümüze gelindiğinde ise bilimin ve tekniğin ilerlemesiyle birlikte otla mücadelenin etkin yapılması sonucu daha da azalmıştı.
Ayrık otu, hiçbir faydası olmayan, zararı ise oldukça fazla olan bir türdür. Görünüm olarak çayır ve çimene benzese de, boyu beş santimi geçmeyen ve kökü metrelerce derinliklere inmiş bir bitki çeşididir. Bu otun hasadı olmadığı gibi, ne yeşilken nede kuruyken hiçbir otçul hayvan tarafından da tüketilmez.
O ot ki, yıllarca herhangi bir yerde kurumuş olarak kalsa da, has bel kader bir toprakla teması halinde hemen yeşillenerek kök salmaya başlar. Hem de öyle bir kök salar ki olduğu yerde başka bitkinin yaşamasına hiç mi, hiç şans tanımaz. Yani ayrık otunun olduğu toprakta başkaca bir otsu bitki olamaz.
Geçmişte toprağın karasabanla ve pullukla yapılan sürümü veya çapa ve belle yapılan kazmalarla sonucu yapılan bu otla mücadelelerde, o an için ot yok edilmiş gibi gözükse de on ve ya on beş gün sonra tekraren yeşererek çevresindeki bitkilere zarar vermeye başlardı. İlmin gelişmesiyle çeşitli ilaçların bulunması sonucu yapılan ilaçlı mücadele sonucu ise ayrık otundan kurtulun muş, topraktan alınan diğer bitki veriminde kat kat artış sağlanmıştı.
Son dönemlerde mücadeleden vaz geçilmesi sonucu on yıllardır kuruda kalmış ayrık otları toprağı görünce yeniden yeşermiş, yeşermekle kalmayıp tüm ülkeyi istila etmişlerdir. O otlar öylesine çoğalmış ve diğer bitkileri yok saymışlar ki, Türkiye toprakları deyince akla hep bu otlar gelir olmuş. Toprağın ve üzerinde yaşayanların özünü ömrünü sömüren asalaklar olmuşlardır.
Bizler son dönemlerde türeyen ayrık otlarını önceleri pek önemsemez, hatta bunları da bizi de yaratan yüce Allahtan dolayı koruyup kolladığımızda olurdu. Gün gelip de bu koruduğumuz ayrık otlarının rızkımızı elimizden almaya çalışan bencil yaratıklar olacağını hiç tahmin dahi etmemiştik. Ancak çoğalıp da yerleşince kendilerini güçlü görüp her tarafa saldırıp zarar vermeye başladılar.
Hatta o kadar ileri gittik ki, bunları bir insan olarak görüp, inançlı ve mutaassıp sahibi diye kutsamışızdır. Önceki halleri ile tatlıya sütlüye pek karışmadıklarından dolayı, ülkemizde kendi görüşleri doğrultusunda mücadele veren ülkücüler ve solcular tarafından da çiğnenmemişlerdir. Meğer bunlar toprak altına inerek görünmeden oraları bir örümcek ağı gibi örmüşler.
Yeterli müsamahayı ve duyarsızlığı görünce, öylesine çoğalmışlar ki, büyük bir alanı istila etmekte bir beis görmemişler. Gerek iç ve gerek dış mihrakların müdahalelerinde etkisiyle ülkücü ve sol kesimin yok edilme operasyonu ve bunların da beslenmesiyle her şey farklı gelişmiştir. Az sayıda kalan ülkücü ve solcu kesimlerin başlarına ise bu görüşlerdeymiş gibi görünüp de bu görüşleri yok edecek derecede olanları da getirilerek beyinler gagalatılarak yozlaştırılmaları sağlanmıştır.
Mücadele edilmeleri gerekirken destek gören ayrık otları ise, güç olduklarını anlar anlamaz, ülke sathına yayılarak kendilerinden başkalarına hayat hakkı tanımama adına harekete geçtiler. Ülke işgalini yaptıkları kanaatine varır varmaz da, her şeyi kendi çıkarları doğrultusunda gelecekleri için kullanır oldular.
Hem bu toprakları sömürdüler, hem de bu toprakların üzerini kapatarak güneşten yoksun bıraktılar. Anlayıp da kendileriyle mücadele etmek isteyenlerin bir kısmını etkisizleştirerek dışarıya çıkamaz hale getirirken, geriye kalanları etkisiz hale getirmek için saflarını sıklaştırdılar.
Ancak ilmin gelişmesi ve tekniklerin çoğalmasıyla yapılan mücadele sonucu ayrık otları önce pörsümüş sonrada ölmüşlerdir. Bununla birlikte ülkem toprakları hürriyetine kavuşarak eski haline dönüşmeye başlamıştır. Ancak yeni ayrık otları türememesi içinde mücadeleyi elden bırakmamak gerekmektedir. Bu ayrık otları kökleriyle beraber yok edilmediği zaman toprağı gördüğü ilk fırsatta tekraren yeşerip diğer faydalı nebatı yok edeceklerdir.27 Aralık 2013 Cuma 19:33