Dil insana verilmiş ilahi bir emanet ve nimettir. Bu emaneti, sahibinin rızası doğrultusunda kullanmak insan ve Müslüman olmanın bir gereği ve sorumluluğudur. Kerim kitabımız bizlere; anlamsız ve boş konuşmaktan, gıybetten, su-i zandan, iftiradan, alay etmekten, yalan söylemek ve yalan yere yemin etmekten, kısacası lisanın afetleri diyebileceğimiz her türlü kötü sözden uzak durmayı emreder.
Tabi ki kerim kitabımızın emri bu iken, insanlığımızın ve bir kısım yasalarımızda bizi dilimizle kendimize ve içinde bulunduğumuz topluma zarar verecek sözlerden men eylemiştir. Çünkü söyleyeceğimiz yanlış bir kelime telafisi olmayan acılara ve felaketlere neden olabilir. İşte bunun önlenmesi için bir kısım tedbirler de beraberinde getirilmiştir. Bu tedbirlere uymak ise bir zorunluluk halini almıştır.
Zira yanlış bir kelamımız, insanlar arasında huzuru bozduğu gibi ahrette de azaba sebebiyet verecektir. Müslüman ve insan gibi insan olanlar diliyle gıybet eden, insanları arkalarından çekiştiren, onların kusurunu araştıran, sözleriyle başkaca insanları yaralayan bir insan olamaz. Başka bir insanın mahremiyetine dil uzatarak onun onur ve haysiyetini zedeleyemez, onu kötü lakaplarla çağıramaz. O, inancının ve insanlığının gereği daima hayır düşünür ve dilinden her zaman güzel sözler dökülür.
Atalarımız ne de güzel söylemişler diliyle yaptığı bir kötülük karşısında "Dilim seni dilim dilim dilerim" veya "İnsan boğazı dokuz düğümden oluşurmuş, söz çıkmadan önce her düğümde bir mola verirmiş." Başkaca "Söz tüpteki macuna benzer çıkınca bir daha tüpe geri koyamazsınız" yine "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır" gibi sözler bunlardan bir kaçıdır. Daha dille ilgili nice sözler vardır. Bu da göstermektedir ki dil çok önemli olup,dilin kemiği olmadığından ne tarafa çevirirsen o tarafa dönmesidir. Bu dönüşte iyi ve güzel sözler çıkabileceği gibi, ilerisinde büyük felaketlere sebep olan sözlerde olmaktadır.
Dil insanların anlaşması, dertlerini birbirine anlatabilmesi, güzellikleri paylaşması, hulasa ihtiyaca binaen Allah tarafından yaratılmış bir uzvumuzdur. Allah ayrıca insanlara akıl da ihsan etmiştir. İnsan olan ise aklını kullanarak, diliyle güzellikleriyle kelam etmesini bilendir. Başkalarının ayıplarını dile getirmek, kırıcı sözler söylemek, onurlarla oynamak çok kolaydır. Her zaman bunları yapacak bir anı yakalayabilirsiniz. Ancak empati yaptığınız da aynı şeylerin kendiniz için yapıldığını düşününce ne hissedersiniz? Öyle ise kendinize yapılmasını istemeyeceklerinizi başkalarına yapmaktan imtina ediniz.
Hoş sohbet, güler yüz, tatlı dil insanları onurlandırıp gururlandırdığı gibi, karşınızdakini de sizin gibi olmaya sevk eder. Böyle olunca da insanlar arasında dargınlık, kırgınlık, kin ve intikam hisleri yok olur. Kötü olan bu duyguların yok olması demek, bunların yerlerinin güzelliklerin alması demektir. Güzelliğin olduğu yerlerde ise yaşam her daim insanların mutlu olması demektir.İnsanları mutlu olan toplumlarda mutlu olur.
Bugün ülkemizde böylemi diye soran olursa, ne acı ki tam tersi yaşanmaktadır. Ülkeyi idare eden ve etmeye talip olanlar herkese örnek olması gerekirken, toplum huzurunda adeta topluma kötü örnek olmak için yarışır vaziyetteler. Dillerinden sinkaflı sözler eksik olmadan gözü dönmüşçesine bir birlerine saldırmaktadırlar. Cahil kesim ve çocuklar ise bunu iyi bir şey sanarak örnek alıp, ülkede terör estirmekte insanları rahatsız etmektedirler.
Okumuşun cahilleri ise bu durumu alkışlayarak teşvik etmekte, çıkarcılar ve işine gelenler ise bundan nemalanmaya kalkmaktadırlar. Namuslu ve mütevazi insanlar ise medyayı takibi bıraktığı gibi bu çirkin sözlerden ailemi nasıl korurum diye çaba sarf etmekteler. Dilini kullanmasını bilmeyen zavallıların vah hallerine, bu dünya ve gerçek alemde çekeceklerine. Bunlar ne insanlık alemine nede millete fayda vermeyenlerdir.