Televizyonun kumandasına basmaya korkar olduk. Nasıl bir küfür ve hakaretler duyacağız diye elimiz titrer, yüreğimiz parçalanır ve çevremizdekilerden utanır hale geldik. Sanki vatandaş olarak bunlara oy verirken, aman sen daha çok küfür ve hakaret et demişiz gibi algılamalarından da gına geldik. Şunu da öğrendik ki sizler bunu bilerek ve özellikle yaparak, kendinize ve partinize fayda sağladığını düşünerek küfrü ve hakareti siyaset sayıp gündem değişiklikleri yaparak çirkinlikleri saklayıp milleti uyuttuğunuzu zannetmektesiniz. Halbuki biz biliyoruz ki yaptığınız yanlışların üzerini örtmek ve halka söyleyecek bir şeyiniz olmadığı için yapıyorsunuz. Elbet bir gün siyasetin bu olmadığını sizlerde öğrenecek ama çok hem de çok geç kalmış olacaksınız. sizin bir birinize yaptığınız küfür ve hakaretleri sokaktaki sade bir vatandaş yapmaya kalksa anında tutuklanır ve bunu halka duyurma adına yayınlayan kanal derhal kapatılır. Ama millet değil de, temsilcileri olursa her şey serbest olduğu gibi, birde ödül verilir. İşte bizdeki demokrasi anlayışı bu kadar demokratiktir.
Sizlerin bu çirkin konuşmalarınız çocuklarımızı dahi etkiler olmuştur. Çocuklar sokakta, okulda arkadaşlarına ve evde kardeşlerine karşı sizin gibi konuşur olmuşlardır. Geçmişe bakıldığında hiçte böyle değildi. O dönemde hiç bir siyasi bir birini eleştirirken "çukur, terörist, zillet, hırsız, edepsiz, Serok, sahtekar, faşist, Nazi, militan, namert, densiz yandan çarklı vb" gibi nice çirkin kelimeler kullanmamışlardır. Halka örnek oldukları gibi nezaketleriyle takdir bile toplamışlardır. Liderler hakareti siyasetin vazgeçilmez kuralı sayınca, vekiller de liderlerine şirin gözükme, gelecekte tekrar vekil olma adına mecliste daha da ileri giderek küfrü dahi yetersiz bularak yumruklaşmaya kadar işi ileri götürmüşlerdir. Bunları izleyenler ise zannedecek ki vay be vekillerimiz dertlerimizi çözme adına ne fedakarlık yaparak, nelere katlanıyorlar diye düşünüyor zannediyorlar. Artık kimse uyumuyor her şeyi biliyor, ve neler döndüğünün farkında. Yapılanlar dertlere çare bulmak değil de, bir şey üretememenin sıkıntısıyla kamuoyunu oyalayarak suç bastırmak olduğudur. Bu yapılanların halka değil de, oluşan boşluk nedeniyle sadece ve sadece hırsıza, kapkaççıya, stokçuya, fırsatçıya faydası olduğudur. Yapılanlar normal vatandaşlar için ise zulme dönüşmektedir. Onlar bir birine hakaretle meşgulken, fırsatçılar ortamı değerlendiriyor, namuslu insanlar ızdırap içinde olanları seyretmekle yetiniyor.
Ey siyasiler birbirinize bağırıp çağırmalarınız, küfür etmeleriniz ve yumruklaşmanız bu güne kadar halkın hangi derdine derman oldu. Pahalılığımı çözdünüz, tarladan bir liraya çıkan mahsulü on liraya yiyen tüketiciye ucuza mı yedirdiniz? Yakıtı, gübreyi , ilacı ve tarım alet ve adavetlerini mi ucuzlattı? Eti ve sütü ucuza kapatıp peyniri, yağı pahalıya satmayı mı önledi? Yumurtaya, çiçek yağına ve diğerlerine günlük gelen zamlarımı durdu? Suriyeli maaş kuyruğu beklerken kendi vatandaşının çöp bidonlarından pazar artığı toplamasına ve ucuz halk ekmek kuyruklarına bir çaremi oldu? İşsizlere iş, aşsızlar aş olarak mı geri döndü? Hırsızlığı, gaspı, sokakların Teksas'a dönmesini mi önledi? Sokak ortasında kadınların öldürülmesini, yanlış yapıyorsunuz diyenlerin dövülüp kurşunlanmasının önüne mi geçti? yetmedi birde yetişecek yeni nesle argo ve küfürlü sözleri miras bıraktınız. Bumu sizin halkı yönetme anlayışınız? Bumu sizin partilerinizin umdesi?
Buyurun; bizde ülkenin şu probleminin çözümü için bir birbirimize bunları yapıyoruz deyinde ayağınıza turap, yolunuza köle olalım. Olmadığına göre bizim oylarımızla bir birine kinlenip çirkinliklerinizi örtme adına olan bu kininizi bırakın artık. Bizler sizden çirkinlik değil hizmet bekliyoruz. İş istiyoruz, aş istiyoruz. Vergilerimizi doğru yerde, doğru bir şekilde kullanın diyoruz. Bu kötü gidişata dur deyip çözümler üretmenizi bekliyoruz. Türklükten, İslam'dan, insan hakları ve demokrasi diyerek beslenirken zulme uğradı diye başka milletlerin insanlarına sahip çıkıp kendi kardeşlerimizin de çilesini çare olmanızı istiyoruz. Yok biz buyuz diyerek isteklerinizi karşılayamayız diyorsanız gidin küfürlerini başka yerde yapın, bizleri de rahat bırakın. Şayet siz düzelmez veya gitmezseniz Türkiye seksen dört milyon insandan oluşmaktadır, içlerinde çözümler üretecek nice cevherler var onları çıkarır sizi gönderir.
Edep yahu; mademki problemlerimizi çözemiyor, kendi makamınızı sağlamlaştırmaya uğraşıyorsunuz, lügatimize, bizim inancımıza, dilimimize ve töremize hiçte uygun olmayan kelimeler ilave ederek ahlakımızı bozmayın. Hele de o yeni neslimiz size bakarak aralarında aynı kelimeleri kullanmayı moda haline getiriyor ki, bu tehlikeli gidiş geleceğimizi karartacak bizi karanlıklara kark etmekten vazgeçin. Mademki güneş olamıyorsunuz gölge bari etmeyin. Bir kısım çıkarcıları nasıl olsa bunlar bir biriyle uğraşıyor, bizleri görmüyorlar diye harekete geçirerek masum halkı huzursuz etmesine neden olmayın. Halkın vergileriyle beslenerek halkı yok sayıp, hiçte geleneğine uygun olmayan davranışlar sergileyerek bizleri cahil cühela yerine koyarak alay etmeyin. Ondan sonrada kalkıp vatan millet demokrasi ve insanlık nutuklarıyla kandıracağınızı sakın zannetmeyin. Anketlere bakıldığında siyasilere neden güven olmadığını ve çoğunluğun hiç bir partiye oy vermediğini bir düşünün. Hiç biriniz bizim size mecbur olduğumuz anlayışına kapılmadan kafanızı ellerinizin arasına alıp bir düşünün. Eğer uysal başlıysak koyun olmadığımızı da bilin.