Ey ahali bu zifiri karanlıkta dolu dizgin böylesine nereye koşarsınız. Bastığınız yerlerin bataklık ve taşlık olduğunu, koşarak gittiğiniz bu yolun sonunu uçurum olduğunu bilmiyor musunuz? Biriler çıkıp haydin bakayım kimler daha çok ve daha iyi koşacak diyebilirler. O birileri ki koştuğunuz yolun sonunda ışığa kavuşup kuş tüyü yataklarda dinlenip, saray sofralarında ağırlanacaksınız da diyebilir. Hiç o karanlıkta koşanlardan geri dönenler olup da neler yaşadıklarını anlattılar da sizlerde dinlediniz mi? Dinlemediniz ve o uçurumu görmediyseniz, size koşun diyenleri emrini yerine getirme adına ne diye hala koşmaya devam ederde geleceğinizi bitirirsiniz? Yoksa koşsak da koşmasak da sonuç değişmiyor ama diyerek, belki bir umut koşayım da bir ışık görür müyüm mü acaba diyorsunuz? Tabi ki koşun, koşun da görebildiğiniz gerçek aydınlığa koşun. Yoksa sonu bilinmeyen karanlığa değil. Önünüzü görerek, aydınlığı bulmuş olarak, karnınız tok sırtınız pek bir şekilde koşun ki, yaptığınız koşu sizi refaha çıkarıp huzura erdirsin. Yoksa sonu görünmeyen bir uçurumdan yuvarlanarak ölürsünüz belki sonu kurtuluş olur ama, ya sakat kalıp da daha da beter olup sürünürseniz ne olacak?
Bazıları nereye koşuyormuşuz da uçurumdan yuvarlanıyormuşuz, bu ne karamsarlık böyle, ya koşumuzun sonun da sağlıklı bir yaşama kavuşacaksak diye düşüne bilirsiniz. Ben size koştuğunuz yolun dorumunu anlatayım da kararınızı sizler verin ve sonucunda da her ne ettimse kendimiz ettik diyerek ister böbürlenin isterseniz vah tuğlarla dövünün. Bir yılda 99 bin esnaf dükkan kapıyor, 40 bin şirkette kapısına kilit vuruyor. Bu esnaf ve şirketlerin sahipleri ile çalışanı milyonlarca insan açlığa mı koşuyorlar yoksa fazla beslenmeden obez olmuşlarda zayıflamak için mi koşuyorlar? Vatandaş işsiz kalırken devlet garantili köprü, otoyol ve tünellere için her gün zam üstüne zam yapılırken, 300 bin esnafa 7 milyar lira ödenirken, anılan yerleri işleten 4 kişinin 18 milyar liralık kira bedeli erteleniyorsa sizler kimin nereye koştuğunu görebiliyor musunuz? Yaşayabilmek için kredi çekip borçlananların sayısı 2,1 milyon artarken, hazinenin 130 milyar doları buharlaşıp uçarken, MB -57 milyar dolar bakiyeye düşüyorsa. Arkadaş şöyle bir bak hele kim nereye niçin koşuyor?
Hele bak hele; kredi çekip borçlanan ödeyemediğin için kapınıza haciz gelen 2 milyonu aşkın kardeşim bu karanlıkta sen nereye koşuyorsun yoksa borçlarınızı mı affediyorlar da oraya mı koşuyorsun? Bir taraftan ülke kötüye gidiyor diyeceksiniz diğer taraftan ne mutlu bize diyerek zil takıp oynayacaksınız. İnsanlar işsiz aşsız kalmalarından dolayı çocuklarının yüzüne bakmaktan utandıkları için kendi kendini yakarlarken, yol geçen hanına dönen bu cennet vatana elini kolunu sallayarak gelen yabancılar dolandırıcılık, sokak kavgaları, gasp ve hırsızlık yapıp kendi halkımıza bak böyle yaşanır diye insanları kötülüğe teşvik ederek karanlığa doğru koşturmaktadır. Bunları görenler ise, demek ki bu ülkede yaşayabilmek için kötü olmak ve kötülük yapmak gerekmiş diyerek, aynı yastığa baş koyduğu cananlarını öldürüp, hayvanların patilerini keserek, hırsızlığı olağan hale getirip karadan adamları ve gelinlere varıncaya kadar çalar olacaklar. O hale geldik ki, bizi de çalacaklar diye duraklarda dolmuş beklemeye korkar olduk. Nereye ve nasıl koşturulduğumuzu varın siz tahmin edin.
Zamlar garibanların omuzlarına öyle yük oldu ki, bazıları sahte gelin olarak en yakınlarını para karşılığı pazarlar oldular. Kimileri ise üreticiden 1 liraya alınan bir ürün tüketicinin sofrasına 10 liraya getirdiği için halk akşamları pazar bitimi çöpe atılanları toplayıp kazan kaynatır duruma düşürüldü. Öyle olunca da bir taraftan borcunu ödeyemeyen çiftçinin traktörlerine ve hayvanlarına haciz getirilirken, diğer tarafta mutlu azınlık bir kaç yerden aldığı maaşlarla öksürüp tıksırıncaya kadar yiyip üstüne sodasını içerek her şeyin yolunda gittiği hikayelerini beyinlere nakşetmeye çalışır oldular. 3 yüz bin esnafa 7 milyar lira kredi verilirken, dört müteahhittin ödemesi gereken 18 milyar liralık kira bedeli ertelenmiş. Pandemiden dolayı altmış beş yaş üstü ve yirmi yaş altı insanlar eve kapatılıp, maske takmayan ve sokağa çıkanlara üç bin yüz lira ceza kesilmiş. Ancak kongrelere ve yandaş cenazelerine katılanlarla salonlar ve cami avluları lebaleb dolduruldu diye övünülür olmuştur. İşte biz yaşamak için koşuda bunlarla yarıştırırız olmuşuz.
Efendim neymiş nüfus günden güne azalıyormuş. Beyler siz bizle dalgamı geçiyorsunuz? Olanı besleye biliyor muyuz ki daha fazlası için çalışalım. Sizler varsınız her şeyi biliyorsunuz ya azalan nüfusu Arap, Afgan ve Afrikalılarla tamamlarsınız. Nasıl olsa onları beslemiyor musunuz? Demografik yapı bozulur diye bir endişenizin olmadığı da ortada, olsa idi nüfusun onda birini yabancılardan oluşmasına izin vermezdiniz. Geçmişte PKK'lıların silahlanmasına müsaade edipte bunlara hendek mücadelesinde yüzlerce Türkü şehit verdiğiniz gibi, kalan Türklerde ileride bunlar için şehit verir Türksüz bir Türkiye'de mesut mutlu yaşar gidersiniz. Ey milletim kimlerle koşup nereye gittiğimizi görün artık. Haydin koşalım diyen tuzu kurular zifiri karanlıkta bizimle koşuyormuş gibi yaparak ilk sapakta sapıp bizi devam ettirerek yardan aşağı yuvarlıyorlar.