Kaçkınlar: Bir yerden başka bir yere kaçarak gidenler. Bir kısım insanların çeşitli nedenlerle bulundukları yerden başka bir yere toplu olarak hicretidir kaçkınlık. Kaçkınların kimi açlıktan karnını doyurmak için ekmek bulacağı başka bir yere giderken, kimileri hürriyetin nimetlerinden faydalanmak için demokratik olan daha bir hür yaşayacağı yere gider. Bazıları insanlık onurunu kurtarmak adına, bazıları namusunu koruma ve aradığı sevgiyi bulma adına yer değiştirir. Harp vardır, canını ve canından çok sevdiklerini kurtarmak için bulunduğu yerden uzaklaşır veya kuraklık nedeniyle kıtlık oluşmuş yerini değiştirerek bu tabiat olayından kurtulmaya çalışır. Bakmışın deprem olmuştur; kişinin yaşadığı yerde ne evi nede sevdikleri kalmamıştır. İşte bu kötü hatıralardan kurtulmak için anılarıyla mutlu yaşayacağını düşündüğü yere kaçar. Yangınlar veya sel felaketleri olmuştur; yaşadığı o topraklardan bir beklentisi kalmamış olacak ki, bu nedenle oraları terk eder. Bir kısım insanda ilersi için daha bir mutlu yaşam kurabilmek için sevdiklerinden ayrı kalma pahasına göç eder. Tüm bu olanları yaşayıp ta yerini yurdunu terk edenlere kaçkın denir.
Son dönemlerde bu kaçkınların ülkemizdeki sayılarının on milyonlarla ifade edilir hale geldikleri rivayet edilmektedir. Biz ki işsiz sayısı bakımından rekorlara koşan, evine ekmek götüremeyip borçlarını ödeyemediği için intiharların yaşandığı bir ülkeyiz. Muhlis tüccar misali elimizde ne var ne yoksa satmamıza rağmen borçtan kurtulamayan, halka yeni vergiler yükleyerek çıldırtmaya devam eden bir durumdayız. Sınırlarımızı yol geçen hanına çevirmiş Mevla'nın bir sözünde belirttiği gibi "kim olursan ol gel diyen" bir anlayış içerisinde zordaki Türkler dışında herkesi kabul eder olmuşuz. Bunları da halka kabullendirmek için dini duyguları kullanarak "Ensar" ve "Muhacir" olayına bağlamışızdır. Başkalarının bir şey demesine gerek olmaksızın biz biliyoruz ki, zordakine yardım güzel bir şeydir. Ancak büyük lokma yiyeceğim diye boğulmak yerine lokmamızı ona göre ayarlamak zorundayız. Dünyanın dört bir yanındakileri ülkeye doldururken onlara yetecek gücümüz var mı ona bakmamız gerekmez mi? Yaptığımız her anlaşmada kazık yediğimiz gibi Avrupa ile yaptığımız kaçkın anlaşmasında da kazık yeme pahasına oralara kaçanları bile geri getirerek bakmaya başlamak ne anlama gelmektedir.
Şimdi ise Avrupa'dan üç kuruş alma adına kapıları göçmenlere açarak oraları sıkıştırmaya başladık ama, göçmenlerin nasıl kabul edilmediğini izlerken İçişleri Bakanlığı bugün şu kadar göçmen geçti diye sayıları saymakla kamuoyu oluşturur oldu. O da ne, geçen olmadığı gibi geçenlerinde nasıl işkencelere maruz kaldığını ve geri gönderildiğini izler olduk. Az sayıda geçenlerinde fersah fersah uzaklardan gelen Afganlı, Pakistanlı, İranlı, ve diğer Afrikalı göçmenlerin yanında gelecek korkusu yaşayan Türklerden olduğu Suriyelilerin gitmediklerini gördük. Hani geçmişte de aynı zihniyete hakim olan zatı muhteremin de Iraktan peşmergeleri getirerek Ülkeye yerleştirmesi sonucu zaman içinde belli bölgelerinde hendek olaylarına vesile olduğu düşünülürse şayet bozulan demokrafik yapı sonrası yarınların nelere gebe olduğunu varın siz düşünün. Bırakın yarınları şimdiden tabelalar değişmiş, mahyası, hırsızlık ekipleri ve çetelerin racon kestiği bölgeler oluşmaya başlamıştır. Yarınları neler getireceğini düşünmek bile istenmiyorum.
Bu kadar gelişmiş ve medeni olmasına rağmen Avrupa ülkeleri bu göçmenleri neden istemiyor veya Amerika bazı devletlerle sınırına duvar çekerek göçmenleri niye geri çeviriyor hiç araştırılıp düşünüldü mü? Sakın ola kimse bana bunu dini inançlarla izaha kalkmasın gülünç olur. Hiç bir devlet kendi halkını açlığa mahkum ederek bir başka halkı beslemez. Hiç bir devlet asimilasyon tabi tutmadığı halkı bünyesine kabul etmez. Tarihe bakıldığında Türk devletlerinin nasıl içten yıkıldığı düşünülürse bu haliyle gelecekte de devletimizin aynı kaderi yaşaması kaçınılmazdır. Dün dışarı güçlerin müdahaleleri nasıl olmuşsa bu gün dünkünden daha iyi bir ortamları olduğu için çok daha şiddetli olacaktır. Ayrıca ülkemizin açlık dolayısıyla beyin göçünün yurt dışına kaçışı sonucu gelişmemiz duracak hatta çökecek, bugün beslediklerimizin eline bakar hale getirileceğimiz bilinmelidir. Geçmişte ülkemizde yaşayan yabancı uyrukluları nasıl bir çok şeyden muaf tutup Türk'ü onları korumak adına cephelerde şehit verdikse, bugünde aynısı yapılmaktadır. Yaptıklarımızın sonucunu halen fazlasıyla bize ödettirmekteler. Aleni kendi çocuklarımıza tanımadığımız eğitim, halkımıza tanımadığımıza tanımadığımız sağlık vergi ödememe ve üstüne üstlük maaş ödeme hakkını getirdiklerimize tanımamızın nasıl bir gaflet olduğunu öğrendiğimizde iş işten geçmiş olacak. Artık Osmanlıda olduğu gibi Türk'e Etraki Bi idrak muamelesinden vazgeçilmelidir.