Şu üzerinde yaşadığımız yerkürenin bazı kısımlarında avcılar maymunu yakalamak için şöyle bir tuzak kurarlarmış. Hindistan cevizinin içini oyup bir iple ağaca bağlayarak, cevizin altından ince bir yarık açarlarmış. Bilahare o yarıktan cevizin içerisine maymunun seveceği bir tatlı madde koyarlarmış. Cevize açılan bu yarık sadece maymunun eli açıkken sığacağı büyüklükte olurmuş. Maymun elini yumruk yaptığında ise buradan çıkarması mümkün olmazmış.
Böylece Hindistan cevizinin içindeki maymun, elini o küçük yarıktan açık olarak içeri sokar yiyeceği kavrayıp çektiğinde eli yumruk olduğundan çıkaramazmış. Avcılar geldiğinde elini çıkarmak için kan ter içinde çırpınsa da sonuç alamazmış. Halbuki elini açıp yiyeceği bıraksa kendisini bekleyen kötü akıbetten kaçıp kurtulacakmış.
Görülen o ki, bu maymunu sadece kendi aç gözlülüğü tutsak etmemiştir. Biz insanoğlunu tuzağa düşüren şey de aslında arzularımız, heveslerimize tutkuyla bağlı olmamız, onları her şeye rağmen elde etmeye veya elimizde tutmaya çalışmamızdır. Bu kıssaya bakıldığında günümüze ne kadarda uygun olduğunu ibretle izliyoruz, ama nefsimize bir türlü hakimde olamıyoruz.
Tabi ki akla ilk gelen soru, maymun bir hayvandır. Allah hayvanla insana aynı aklı vermemiştir. İnsan yaratılanlar içinde aklını kullanan tek canlıdır denilebilir. Acaba gerçekte öylemidir? Öyle olsa idi bugünlere hiç gelinir miydi? Yaşadıklarımıza bakacak olursak, hayvan alemini yöneten bir hayvanın bulunduğu gibi insanları da bir sürü gibi yöneten çobanlara rastlanmaktadır.
Yüce dinimiz Allah'la kul arasına girilmeyeceğini buyurduğu halde, bunca tarikat ve cemaat'in olması toplumu peşlerinden sürüklemesine ne demeli? Elinde ki yiyeceği bırakarak avucunu açmayı akıl edemeyen maymunla öbür dünyasını kazanacağı düşüncesiyle buraların liderlerine kaz gibi yolunan onlar için devletine, milletine ve ailesine dahi ihanet edenleri görmüyor muyuz. Bu zavallı insanlarımızın aklını kullandığını iddia edebilir miyiz? demek ki akıl olması yeterli olmayıp birde bunu kullanmak gerekiyor.
Tabi ki böyle yaparak öbür tarafı garanti ettiğini sananlar gibi, birde bu dünyayı garanti altına aldığını düşünerek siyasilerin önünde her türlü taklayı atanlarda var. Kim iktidarda veya güçlü ise onun ayak öpücüsü olunduğunda geleceğini garantilediğini sananların maymunun avcıya yakalanarak sonun geldiği gibi, sözde akıllılarında öptüğü o ayaklardan kaptığı mikropları tüm ailesini hatta ülkesine bile bulaştırarak kötü sonu hazırladığını düşünmeden yoksunlar bulunmaktadırlar.
Bunların dışındaki bir güruhta var ki, başkalarına zarar vererek kendilerinin mutlu olacağını zannedecek kadar akıllı geçinenlerdir. Unuttukları ise en az mutsuz ettikleri kadar kendilerinin de mutsuz olacağıdır. Attıkları bu ilmiğin bir gün ayaklarına dolaşıp kördüğüm olacağını hesap edememeleridir. Bu tipler kendilerini çok akıllı sanarak hayvanları küçümserlerse de, kendilerinde o maymun kadar dahi akıllı olmadığını, öğrendiklerinde zamanın çoktan geçmiş olacağıdır.
Esas akıllıların bu zavallı koyun sürüsünü güttüğünü sanan çobanlar olsa da, belki bu dünyada mutlu yaşayacaklarını, yedi geçmişlerinin geleceğini kurtardığını düşünseler de, insanları aldatmanın Allah nezdinde ki kötülüğünü yoksaysalar da, bir gün öldüklerinde arkalarından yedi sülalelerine küfredildiği ve asli alemde verecekleri hesapla hissedeceklerdir.
Tüm bunlara bakıldığında ülkemizde kendisinden başka akıllı insan olmadığını sanıp da, o kadar çok maymun kadar aklı olmayan yaşamaktaki, bunlar sadece kendisini kapana kaptırmakla kalmayıp, çevresini ve milletini bile kapana kaptırmak için cansiperane çalışmaktadırlar. Bunu yapanlara yaptıklarının nedeni sorulduğunda ise yaptıklarını ya inkar etmekte veya doğru yaptığı savunmaktadırlar. Yaptıklarıyla arzularını ve heveslerini avucunda tuttuğunu sanan bu zavallılar, kangren olan kollarının kesilmesiyle kalmayıp, ömürlerini onursuz, başkalarına muhtaç ve toplumdan dışlanmış biri olarak yaşamaktadırlar.