Biz Türkler için “Türkler tarih yaparlar, tarihi yazmazlar.” derler. Bazen de “Türkler tarih yapmaktan yazmaya zaman bulamadılar.” denmektedir. Örnek mi istiyorsunuz? Buyrun! En bariz örnek… Orta Asya tarihimizi nereden öğreniyoruz, Çin kaynaklarından…
Gerçekten yazmayı sevmiyoruz. Diyeceksiniz ki, okumayı seviyor muyuz? Evet, okumayı da sevmiyoruz. Yazmayı ise hiç sevmiyoruz. Geçenlerde gazetede okumuştum, “Yazabilmek için önce dolmak lazım.” Dolmak için ne yapacağız? Okuyacağız. Kendimizi geliştirmemiz, değiştirmemiz için okuyacağız.
Ülkelerin okuma istatistiklerine baktığımızda, çok komik durumda olduğumuzu görebilirsiniz. Aslında komik değil de ağlanacak bir haldeyiz. Japonya’nın %14’ü, ABD’nin %12’si, Almanya ve İngiltere’nin %11’i sürekli kitap okumaktadır. Bu oran ülkemizde sadece % 0,01’dir. Yani 10.000 (onbin) kişide bir kişi sürekli kitap okumaktadır. Türk insanı kitap okumaya yılda yalnızca 6 saat ayırıyor, yani bir çok Afrika ülkesinin bile gerisinde…
Nüfusu 8 milyon olan Azerbaycan’da kitaplar ortalama 100 bin trajla basılırken, 78 milyon olan Ülkemizde 2-3 bin trajla… Türkiye’de 42 bin kişiye bir kütüphane düşerken, 122 kişiye bir kahvehane… Kitap ve okuma hususunda, Ülkemizin ne kadar geride olduğunu -internette kısa bir gezintiyle- görebilirsiniz.
Öğrendiklerimiz hep kulaktan dolma bilgiler olduğu ve tartışma kültürümüz de olmadığı için; konuşmalarımız, görüşlerimiz, yorumlarımız basit, seviyesiz, kalitesiz oluyor. Medyayı takip ediyor, yorumları okuyorsanız, bu seviye düşüklüğünü görüyorsunuzdur.
Devlete hizmetin 42.yılındayım. Sendika, dernek, federasyon gibi STK’larda görev yaptım ve hâlâ yapıyorum. Tabii ki bu süreçte bir çok sorunlar yaşadık, iyi-kötü bir çok hâdiseler gördük.
Ayrıca, zaman ve fırsat buldukça yurtiçi ve yurtdışı gezilere katılırım. Kuran-ı Kerim’de seyahatle ilgili o kadar ayet var ki… Farkında değiliz, ama Allah (C.C) bize seyahati emretmiş. Hem dünyayı tanımamız hem de bizden önce yaşayan insanların ve uygarlıkların yaşantılarından ders almamız için…
Bunları niye yazdım? Bir süredir bu köşede siz değerli okuyuculara, dostlara hitap ediyorum. Dikkat ederseniz yazılarımda belli bir konu yok. Tarih ağırlıklı olmakla birlikte, hemen hemen her alanda bir şeyler karalamaya çalışıyorum.
Dediğim gibi, özel bir alanda yazmıyorum. Bundan sonra da böyle olacak. Zaten köşemin adını da bu sebeple “Ordan Burdan” koydum.
Bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de köşe yazılarımda;
* Daha çok tecrübelerimi, birikimlerimi aktarmak,
* Fayda gördüğüm konuları yazmak, görüşlerimle-önerilerimle yol göstermek,
* Mümkün olduğu kadar öğrenmeye ilgi çekmek, teşvik etmek,
* Duyulanlara değil araştırmak suretiyle öğrendiklerinize inandırmak,
* Merak uyandırmak, araştırmaya-incelemeye yönlendirmek, sorgulamaya yöneltmek, gerçek mi? acaba mı? dedirtmek,
* Okuduklarınızda, duyduklarınızda veya gördüklerinizde yanlışı-doğruyu buldurmak, tespit ve/veya eleştiri yaptırmak, sebep-sonuç ilişkisini kurdurmak,
* Beyninizde ve zihninizde yeni ufuklar açmak,
* Bazı konuları veya kişileri hatırlamak, hatırlatmak, tekrar ederek unutturmamak,
* Kitabı sevdirmek, okuma alışkanlığı kazandırmak, düşündürmek, yazmaya yönlendirmek,
* Duygusal bir millet olduğumuzdan, hadiselere bakışımız da genelde subjektif olmaktadır. Özellikle geçmişle ilgili objektif olmayı sağlamak,
* Benim gözümle eksik, hatalı, yanlış, bozuk işleri görmenizi sağlamak, ancak kararı size bırakmak, bakış açınızı değiştirmek,
* Farkına varmak ve farkındalık yaratmak, ortak akıl oluşturmak,
* Tarih ve coğrafya, derslerden daha çok gezerek öğrenilmekte ve akılda kalmaktadır. Bu konuda okullara ve velilere de çok iş düşmektedir. Gezilerimden ilginç olan bilgileri ve gözlemlerimi aktarmak, seyahat etmeye özendirmek,
* İnsanlar okudukça kendilerini tanımaya başlar ve kendileri ile barışık hale gelirler. Dolayısıyla kişiliklerin oturmasına ve ilkeli duruşa yardımcı olmak,
* Geçmiş olayların arka planında yaşananları anlamanıza, bugünkü hadiselerin de arka planını çözmenize yardımcı olmak,
* Alternatif görüşleri okuyup sizlere sunmak ve alternatif düşünmeyi sağlamak,
* Atasözlerimize ve deyimlerimize, hatta fıkralarımıza yazılarım içinde yer vererek kültür dünyanıza katkıda bulunmak,
* Tolstoy’un; “Espri yapmak bir özelliktir. İnsanları güzel ve kalbe dokunmayan, kırmayan bir gülümsetme kadar hiçbir şey birbirine yakınlaştıramaz.” dediği gibi, Türk kültür hayatımızda yer eden insanların hayatlarından kesitlere, fıkralara, özlü sözlere yer vererek espri dünyanızı genişletmek,
* Dil (Türkçe), edebiyat, tarih, coğrafya vb. konularda millî şuuru geliştirmek,
* Gücüm yettiğince boşlukları doldurmak,
amacını gütmekteyim.
Yukarıdaki ifadelerin ne kadar iddialı olduğunun farkındayım. Ama yerine getirmek için elimden geleni yapacağım.
İnşaallah, sizlere faydalı olabilirim.