Herhangi bir kitap veya makale okurken, bazen dikkatimi çeken kelimeler olur ve merakımdan araştırırım. Bu ara “Şuûbiyye” sözcüğüne takıldım. Başta şunu belirtmek isterim: Dini konularda veya Arapça sözcüklerde, genelde TDV İslâm Ansiklopedisi’ne bağlı kalmakla birlikte başka kaynakları da okurum.
Konuya, T.Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (cilt 39, sayfa 244-246) “ŞUUBİYYE” maddesini kısaltarak devam edelim. “…Sözlükte “topluluk, cemaat, halk ve millet” anlamına gelen şa‘bın çoğulu şuûbdan türeyen… Bu düşünceyi benimseyenlere şuûbî denilir.
...Fetihler sonucunda Farslar, Berberîler ve Türkler gibi farklı kültür ve inanca sahip milletler ...müslümanlığı benimsedi. ...Ancak zamanla Araplar arasında kendilerini diğer milletlerden üstün görme düşüncesi ortaya çıktı. Emevîler döneminde ...Arap ırkçılığının tesirinde kalan bazı çevrelerde mevâlî (Arap olmayanlar)’yi hakir görme düşüncesi kökleşmiş bulunuyordu. Araplar’ın bu yaklaşımı özellikle İran asıllı mevâlînin asabiyet duygularını harekete geçirdi. …Emevîler’i yıkıp Araplar’la eşit haklara sahip olmak amacıyla Horasan’da ...Abbâsî ihtilâl hareketine damgalarını vurdular...
…Başta İran asıllılar olmak üzere gayri Arap unsurlar arasında Arap olmayanların Araplar’dan daha üstün olduğu düşüncesi (Şuûbiyye) ortaya çıktı. ...Bir tepki hareketi şeklinde ortaya çıkan Şuûbiyye başlangıçta Araplar dışındaki milletlerin Araplar’la eşitliği fikrini savunuyordu…
Şuûbiyye’nin siyasî, fikrî ve edebî bir hareket şeklinde kurumsallaşması, ...Abbâsîler zamanında gerçekleşti. ...diğer milletlerin Araplar’dan daha üstün olduğunu ileri sürdüler. …Abbâsîler’in ilk asrı, Araplar ve taraftarları ile Şuûbiyye mensupları arasında her alanda şiddetli mücadelelere sahne oldu...
...Nihayet Şuûbiyye mensuplarının Araplar’ı kötülemek için yazdıkları eserlere (mesâlib) karşı Araplar arasında ciddi tepkiler meydana geldi. ...Kur’an ve Sünnet’teki hükümlere bağlı olarak İslâm âlimlerinin ırkçı eğilimlerle mücadelesi her devirde hâkim bir çizgi oluşturdu…”
Doç.Dr. Sadık Cihan (Atatürk Üniversitesi e-dergi 1986)’ın makalesinde ise; “…Hz. Peygamberin vefatıyla hilafeti ele geçiren kureyş kabilesi, Hz. Osman'ın devri boyunca zahiren bir bütünlük arz etmişse de, onun şehadetiyle birlikte parçalandı ve Emevi-Haşimi mücadelesine dönüştü. Bu sırada kureyşin karşısına önce kureyşli olmayan Araplar çıktı. Savaşlar sonucu yabancı Müslümanların İslam devletine katılmasıyla, bu defa mücadele Arap-mevali çatışmasına dönüştü. Arap olmayan Müslümanlar asla Araplarla müsavi sayılmıyorlar, onların kölesi kabul ediliyorlardı…
… Netice olarak, şuubiye hareketi Arap tahakkümüne karşı diğer Müslüman topluluklarda hasıl olan kavmiyetçilik şuurunun uyanmasıdır... Karşılıklı üstünlük iddiaları… övgüleri… bir mesnete dayandırmak lazımdı. Bu ne olabilir? Tabiatıyla Kur'anı Kerim olamazdı, yani herhangi bir ayeti kendi yönlerinde açıkça te'vil etmeleri mümkün değildi. En çıkar yol Hz. Peygamberi istismar etmekte görmüşlerdi. Böylece kendi hedefleri doğrultusunda ve muhtelif konularda hadis uydurma yoluna gidildiği görülmektedir…
İranlılar ve Araplar arasında karşılıklı mücadelenin cereyan ettiği sahalardan biri lisanların övülmesi veya kötülenmesi olmuştur. Şöyle ki: kendi dilinin üstün olduğunu ispat etmek için, “Allah’ın kızgın olduğu zaman vahyi Arapça, razı ve memnun olduğu zaman Farsça indirdiğini” belirtecek… bir hadis uydurulacaktır. Karşı taraf bunun aksini iddia edecek ve şöyle diyecektir: “Rab kızdığı zaman vahyi Farsça indirdi, razı olduğu vakit Arapça indirdi.”
Arapça her yerde konuşulan lisan olacaktır: “gökyüzü ve yeryüzü ehlinin lisanı Arapçadır.” Cennetin lisanı Arapça olurda Farsça niçin olmasın? Şöyle denilmiştir: …“Arşın etrafındaki melekler Farsça konuşurlar.” …ve şöyle denecektir: “Bir kimse Farsça konuşursa adiliği (teziIliği, alçaklığı) artar ve cesareti, erkekliği azalır.”, başka bir rivayette de “Bir kimse farsça konuşursa sevgisinde artma olur, erkekliğinde, erkeklik karakterinde azalma olur.”denilmektedir. Farsça kötülenmeye devam edilerek, …“Sizden en iyi olanı Arapça konuşanıdır. Farsça konuşmayın, çünkü o nifaka sebebiyet verir.”
Bu hadislerin muhaddislerce uydurma olduğu kabul edildiği bilindiğine göre,… Bu hadisler, Arap olmayan toplumlara kendilerini sevmenin mecbur olduğunu hissettirerek siyasi ve psikolojik baskı altına alma düşüncesinin neticesidir. Çünkü Kur'anı Kerim'in hiçbir ayetinde Arapların muhakkak sevilmesi ile ilgili bir husus mevcut değildir…
Çünkü bir unsurun sevilmesi ile iman arasında münasebet kurulması, hatta kötü nazarla bakmanın küfre götüreceğinin belirtilmesi, İslâm'ın inanç sistemini tahrip etmeye yeter de artar bile. …İslâm’ın varlığını kendi varlıklarına bağlamakla başka bir yol takip edilecektir. …Bir kavmin yok olması veya dinden uzaklaşması Allah’ın dininin kaybolacağına delalet etmez. Allah dinini kıyamete kadar koruyacağı gibi, kendisinden yüz çeviren toplumun yerine başka bir toplum ikame etmeye de muktedirdir. Nitekim bir ayette “Ey mü’minler eğer Allahtan yüz çevirirseniz, sizin yerinize bir başka kavim getirir.” denilmiştir.
...“Şüphesiz Allah katında en iyiniz en muttaki olanınızdır.”
Konuyu, köşenin verdiği imkân ölçüsünde ve ilginizi çekmek amacıyla işlemeye çalıştım. Daha geniş bilgi edinmek isteyenler araştırma yapabilirler. Yer darlığı nedeniyle burada veremediğim daha başka olayları, mücadeleleri ve uydurma hadisleri öğrenebilirler.
Yazıya kendi görüşümü katmadım. Ancak, “Şuûbiye” konusunun Ülkemize yansımalarını; dinî konuların konuşulduğu çevrelerde söylenilen sözlerde veya hocaların zaman zaman dillendirdikleri benzer ifadelerde duyduğunuzu sanıyorum.
Şu kadarını söyleyeyim: “Allah her şeyi bilendir.” inancındaysak, sadece Arapça’yı değil Türkçe’yi de, Farsça’yı da veya diğer dilleri de bileceğine inanmamız gerekir.
Herhalde aksi inkâra girer.