Savaş, 20 Temmuz 1402’de oldu: Ama bu yazımı, geçen haftanın devamı olarak yazıyorum.
Savaşın sebebi olarak; Anadolu üzerinde devletlerin hâkimiyet iddiası, Anadolu Beylerinin Yıldırım Bayezid’e karşı Timur’u kışkırtması, Bayezid’in kendisine sığınan Kara Yusuf’u Timur’a teslim etmemesi ve hükümdarların ağır hakaret içeren mektuplaşmaları gösterilse de tabi ki daha birçok sebepleri var.
Yılmaz Öztuna; “Sivas’ın işgalinden sonra Timur’un Osmanlıların üzerine yürümemesi, son derece hesaplı hareket ettiğini göstermektedir. Ancak 2 sene sonra -Türkistan’dan en kudretli birliklerini getirdikten sonra- bu işe girişecektir. Timur’un Anadolu üzerinde bir emeli yoktu. Bütün Büyük Türk Hakanlarının hayalini okşayan Çin’in fethini arzu ediyordu ve Çin’i, Cengiz’in mirasının bir parçası sayıyordu (Büyük Türkiye Tarihi, c.2/s.344).”
Prof.Dr.Halil İnalcık; “…Balkan tarihçileri üzerinde bu araştırmam büyük bir tesir yaptı. O zamana kadar, sipahilerin o dönemde tamamen Türklerden ibaret olduğu sanılıyordu. …meselâ Bulgar, Sırp, Arnavut senyörünü yerinde bırakmış ve tımar olarak arazisini de bırakmış elinde; iş birliği yapmış onlarla… Timur, Bayezid’e karşı geldiği zaman, ‘Sen kâfirsin, çünkü ordunda kâfirler var, Sırplar var’ diye onu kınıyordu (Tarihçilerin Kutbu Söyleşi, Emine Çaykara, İşbank Yayın.2005, s.130).”
Rıza Nur da; “Timur ‘Halife’ olmağa göz dikmişti. Osmanlı Türklerini Müslüman saymıyordu. Yalnız kendisini İslâm’ın hamisi addediyordu. Yıldırım Bayezıd Han’a ‘Kayzer-i Rum’ diyordu (Türk Tarihi, c.2/s.329)” demektedir.
Ankara Savaşı sonrası
Öztuna; “Timur, Kütahya’ya geldi ve bu şehri çok severek burada 1 ay kaldı. Burada Osmanlı hazinesi ile ileri gelen esirler Büyük Türk Hakanı’na takdim edildi. Esirler arasında ...prenseslerden başka, Yıldırımın damadı meşhur mutasavvıf Emir Mehmed Buharî, büyük alim Şemseddin Mehmed Molla Fenarî ile Şemseddin Cezerî de vardı. Timur, bilginlere ve sanatkarlara çok iyi muamele etmek itiyadında bulunduğu için, bu zevata riayet, hatta hürmet gösterdi.
Gene esirler arasında Yıldırım’ın yeğenleri olan Karamanoğlu Sultan-zade Mehmed ve Alaeddin Ali Beyler bulunuyordu. Bunlar, analarının I.Murad’ın kızı olmasına rağmen, azılı Osmanlı düşmanı idiler. Osmanoğulları ile ancak Karamanoğulları’nın uğraşabileceğini iyi bilen Timur, prenslere iyi muamele etti ve eski Karaman Beyliği’ni, sınırlarını birazda genişleterek kendilerine verdi.
Mehmed Çelebi, babasını esaretten kurtarmak için Kütahya’ya casuslar göndermişti. Esirler arasında bulunan Vezir Firuz Paşa da bu projenin içindeydi. Mehmed Çelebi’nin adamları, Sultan Bayezid’in bulunduğu otağa doğru yer altından tünel kazarlarken Yıldırım’ı muhafazaya memur edilen Timur’un 1.000 hassa askeri tarafından yakalandılar. Güneş doğmak ve tünel bitmek üzereydi. Ordugahta büyük gürültü koptu. Ordugahta esir olup serbest dolaşmasına müsaade edilen Musa Çelebi’nin de babasını kurtarmak için teşebbüse girişmesi üzerine Timur, padişahın muhafazası için sıkı tedbirler aldı ve gözdağı vermek için esasen azılı düşmanı olan Firuz Paşa’yı öldürttü (Dukas, XVI, 42) (c.2/s.356).
Bu sıralarda hutbe bütün Türkiye’de şüphesiz Abbasi Halifesi’nden sonra Timur’un adı anılarak okunuyordu (c.2/s.357).
Yıldırım Sultan Bayezid, uzun müddet Timur’un yanında, onun Anadolu gezisine iştirak etti. İzmir’in fethinde bulundu. Hatta ...kalenin iki haftada düşürülmesi karşısında Timur’a hayretini izhar etti. Yıldırım, ...üzüntüsünün tesiriyle Akşehir’de 3 Mart 1403 günü vefat etti. Esaret hayatı 7 ay, 6 gün sürmüştü. 43 yaşında idi.
Cenaze, Büyük Türk Hakanı Timur Bey’in emriyle önce muvakkaten Şeyh Seyyid Mahmud Hayraî türbesine vaz’edildi. Timur, ordugahında bulunan Yıldırım’ın bütün akraba ve yakınlarını kabul ederek taziyette bulundu ve her birine iltifat edip büyük meblağlar bağışladı. Esiri bulunan Musa Çelebi’yi de serbest bırakıp babasının cenazesini Bursa’ya götürüp gömmeye memur etti. Yıldırım’ın oğullarından yalnız Mustafa Çelebi’yi yanında alıkoyup Semerkand’a gitti.
Timur, Musa Çelebi’yi serbest bırakırken, ona da taç ve hilat verdi ve bu suretle Osmanoğulları’nın taht müddeilerinin sayısını çoğalttı (c.2/s.358).
Timur’un …Bayezid’in ölümüne çok üzüldüğü muhakkaktır; hatta ağlamıştır. Padişahın gaip cenaze namazını Timur da kılmıştır (c.2/s.359).
...Osmanlı imparatorluğu’nu da, başta Memlûk, Altın-Ordu ve Hindistan Türk imparatorlukları olmak üzere bir çok devlet gibi hükmü altına alan Büyük Cihangir, İngiltere Kralı IV.Henry ile Fransa Kralı VI.Charles’a mektuplar göndermiş, Niğbolu’da mağlup oldukları hükümdarı esir etmekle öğünmüştür. Ankara muharebesi, bütün Avrupa’da derin tesirler uyandırmıştır (c.2/s.349).”
Osmanlı’da Padişah sayısı
Osmanlı’da savaşın devamında ‘saltanat fasılası, kargaşalık devri’ anlamındaki ‘Fetret Devri’; 10 yıl, 11 ay, 8 gün sürmüştür. Bu süreçte Osmanlı, Öztuna’nın ifadesiyle; “…Şahruh Mirza’nın ölüm tarihi olan 12 Mart 1447’ye kadar Büyük Türk Hakanlığı olarak Timuroğulları’nı resmen metbû (tabi olmak) tanımışlardır (c.2/s.360).
…bütün Batılı tarihçiler ve bazı Türk tarihçileri, Yıldırım’dan sonra Süleyman Çelebi’yi, ondan sonra Musa Çelebi’yi Türkiye hükümdarı saymakta ve Fetret Devri’ni bu iki hükümdarla kapatmaktadırlar. En büyük Osmanlı tarihçisi olan Müneccimbaşı Ahmed Dede, ‘Çelebi Sultan Mehmed, Osmanlı sultanlarının 5. veya 7.sidir’ demek suretiyle, Osmanlı tarihçilerinin geleneğinden ayrılmış ve gerçekte I.Mehmed’in 7.padişah olduğunu belirtmiştir. Gerçek de böyledir. 5. ve 6.padişahların I.Sultan Süleyman ve Sultan Musa olduğu muhakkaktır (c.2/s.360). (Bu durumda, Osmanlı Padişahlarının sayısı 36 değil, 38 olmaktadır.)
Öztuna, aynı eserinde; Rumeli’de Şeyh Bedreddin, Urla’da Börklüce Mustafa, Manisa’da da Torlak Kemal’in isyanından bahsetmektedir (c.2/s.379-380). Ayrıca, Timur’un yanında Semerkand’a götürdüğü “Mustafa Çelebi’nin Timur’un ölümünden sonra serbest bırakıldığı 16 yıl ne yaptığı hakkında hiçbir bilgi yoktur. Osmanlı tarihçileri, Mustafa Çelebi’ye ‘Düzme, Düzmece’ diyerek, Yıldırım’ın oğlu olduğunu inkâr etmektedirler. Onu meşru hükümdara karşı ayaklanmış bir asi olarak gösterirler. Fakat bugün, Mustafa Çelebi’nin, Yıldırım’ın Ankara muharebesinde esir düşen oğlu olduğu hakkında en küçük bir şüphe dahi mevcut değildir (c.2/s.380) demektedir.
“I.Mehmed, Selanik zorlaması ile bozulan Bizans münasebetlerini düzeltmek istemiş, ikinci kere İstanbul’a giderek Bizans imparatoru II.Manuel’i resmen ziyaret etmiştir. Dolmabahçe’de karaya çıkan, orada II.Manuel tarafından karşılanıp beraberce Üsküdar’a geçen Türkiye Hakanı’nın bu ziyareti, yalnız 1 gün sürmüştür. Üsküdar’da İmparator’a veda eden Hakan, İzmit’e gitmiştir (Hammer, II, 195-6) (c.2/s.381).
Ankara Muharebesi, bütün Türk tarihi çapında bir felakettir. Doğu Türkleri’ne ne kazandırdığı tamamen meçhul olduğu gibi, Batı Türkleri’nin terakkisine gem vurmuştur. Rumeli fütuhatının bir kısmı elden çıkmıştır. Fakat bundan çok daha mühim olarak Anadolu birliği, yani Selçuklu Hakanlığı’nın sınırları, ancak 70 yıl sonra Fatih devrinin sonlarına doğru elde edilebilmiştir. Fırat’a ve Toroslar’a dayanan Yıldırım’ın Türkiye’sini ihya etmek için Batı Türklüğü, 70 yıl çile çekmiştir (c.2/s.350).”