Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından 2007 yılında bastırılan Dr. Tahsin PARLAK’ın “Tûr-An Yolunda ARAL’IN SIRLARI” adlı kitaptan alıntılar yaparak yazımıza devam edelim.
“Türk Kağanlığı’nın yöneticileri olan Aşina Sülalesi’nden çıkmış Türk adı, Çin yazıtlarında 542 yılından itibaren görülmektedir. Kağanlığın asıl halkı on tayfadan ibaret (on ok budun) olup, yöneticilere Şad adı verilmiştir. Oğuz, Kanlı, Üysin, Şıgıl, Türkeş, Dulat, Karluk, Töle, Basmil-Kıpçak, Yağma vs. gibi Türk tayfaları Batı Türk Kağanlığı’na dahildir. Merkezi olarak Şu Nehri boyunda kurulmuş olan “Suyap Şehri” seçilmiştir. Yaz aylarında ise, yönetim Türkistan Şehri civarındaki Minbulak Şehri’ne taşınmıştır. VIII.asrın başında Şauğar bölgesine Sır’ın orta kısmına kadar Türkeş Kağanlığı (702-756) hakimdir.
Ad-Ak Türkleri’nden Baran’lar da çıkmıştır. Baran, Türkler’de bir uruk adıdır. Harezm Ülkesi’nin Amu Derya’nın batısında bulunan kısmı, onuncu asırda Samaniler Devleti tarafından tayin edilen ve Me’muniler diye adlandırılan diğer emirler tarafından idare olunmuştur. Me’muniler’in Türk olduğu ve “Baran” aşiretinden olduğu bilinmektedir. Karakoyunlu Hanedanı’nın mensup olduğu boy da Baranlı’dır. Baran, Akkoyun ve Karakoyun Oğuz destanlarında da yer almıştır. Diğer Oğuz boylarında olduğu gibi bu boylar da …mezarlarının üzerine koyun, koç heykelleri koymuşlardır.
Türkistan’da Kazıkurt Dağı ve çevresinde yaşayan Türk Boylarına Kurtelliler veya Kurtlar da denilmektedir. Kendilerini bugün Kürt/Kurt diye bilen boyların birçoğu bu bölgeden çıkmıştır. Otrar Bölgesi’ndeki Amed’ten kaynağını alan Türk Boyları Diyarbakır (Amid, Amed) bölgesini yeni vatan yaparken, Kazıkurtlular Karakurt’u, Sarıkamışlılar Kars’ın Sarıkamış’ını, Karn-Aklılar Karun-Eli Erzurum’u, Şorun-Aklar da şirin Anadolu’muzda Şırnak’ı yurt yapmayı ihmal etmemişlerdir.
Yine kuzey Türklerinin temsilcisi Kırgızlarda Uygurların en yakın akrabalarıdır. Kırgızların hâkimiyetinden sonra Karlukların ortaya çıkıp hâkim oldukları gözlenir. Araştırmacı M.Kojayev’in fikrine göre, Otrar (Turar) eski Saka yani Tur kavimlerinden kalma bir isimmiş. VII.asırda, yani Köktürk çağında Otrar Bölgesi’nde 10 müstahkem kale vardı. Karluklar’dan çıkan Karahan Soyu, Samaniler’i kovarak, Otrar’a hükmetmeye başlar.
”Ken-Tav/Maden-Dağı” ilçesinde ikamet eden ve avcılıkla uğraşan Tatar Türkleri’nden 56 yaşındaki Sagidullah Abusev, burasının Tatar Türkleri’nin ilk mekânı olduğunu, yetiştirdikleri avcı kuşları ile yabani koyun “argali” tuttukları için kendilerine “TUT-AR”, daha sonra ise “TATAR” isminin verildiğini beyan etmiştir.
Günümüzde Rus ve Gürcü kaynaklarında Masketya adıyla anılan Ahıska Bölgesi’nin eski sakinlerinin Türk olduğu, Masketya adının da, buralarda yaşamış eski bir kavim olan Meshler’den kalmış olduğu anlaşılmaktadır. Meshler de, Nuh Nebi oğlu Yafes’in oğlu ve Oğuz’un pederi Mesek’ten gelen Masagetler’e dayanır. Meshler, Kartvel (Gürcistan) güneyinde yaşamış Gogarlı (İskit) ve Turanî yerli Hıristiyan halktır.
XIV.asrın başında Ak Orda Devleti kurulur. Bunların başkenti Sığınak olur. Bu devletin sınırları Jayık’tan Yertis’e kadar Aral Denizi’nden başlayarak Sırıderya’nın sağ yakasındaki Sığınak’a kadar olan alanı kapsamaktaydı.
Jent (Cend) şehrinde ilk olarak Karakalpakların oturduğu evlerin kalıntıları ile hayvan ahırlarının izleri belirgin bir şekilde göze çarpıyor. Eski Jent (Cend) Şehri, Kızılorda İli’nin Jalağaş İlçesi’nin yakınlarında bulunmaktadır. İlçe halkı etnik bakımdan değişiklik gösterir. Bu da Stalin tarafından özenle gerçekleştirilmiştir. Nüfus çoğunluğu Kazak’tır.
Dış Oğuzlar’ın, yani Üç-Ok’ların “AK-KIR”, “AK-YOL” ve “AK-KURGAN”dan meydana geldikleri bilinmektedir. Eskiçağlardan beri “ak-kır”da yarı göçebe hayatı yaşayanlar ile kurganlar ve kentlerde şehir hayatını yaşayan (AK-KURGAN)’lar, ticaretin bel kemiği “AK-YOL (İpek Yolu)”cuların bir arada ve birbirleriyle sıkı ilişkili “KİP-UÇ-AK” lar olduğunu vurgulamıştık. “AK-KIR”da ömür süren bu yarı göçebe topluluklar ise, “Kır-Gez” ve “Kara Kırgezler”dir. Yani Kırgızlar ve Kara Kırgızlar’dır. Ömürleri bozkırda geçen bu insanların yalnızca sultanlarına “GEZ-AK (QAZAK-KAZAK)” denilmekteydi, sonra onlara tabi kabilelere ve tüzümenlere de denildi. O vakte kadar “Gez-Ak (Kazak)” kelimesi, devlete değil, kabileler heyetine bile ad olduğu görülmemişti. Kazak (Gez-Ak) kelimesi, “özgür, özgürlüğü seven” anlamına da gelmektedir.
Orta Asyada ise 9-11.yüzyıllarda Kazakistan’ın siyasi birliğini Oğuz, Kimmerler ve Karluklar oluşturdu. 11-13.yüzyıllarda Kıpçak etno-kültürü Kazak topraklarına hâkim oldu. 12.yüzyılın ortasında jedisu ve çevresinde Kudanlar (Karahitaylar) ve 13.asrın başında Naymanlarla, Kereyitler Kazakistan’a yerleşti. 14.yüzyılın sonunda, 15.yüzyılın başında Kazakistan’da yaşayan bazı Türk boyları (Kıpçak, Argın, Nayman, Karluk, Kanlı, Kerayit) Özbek ve Nogay Hanlığına katıldı. 15.yüzyılın 2.yarısında Kazak Hanlığı kurulup, Kazaklar’ın halklaşması başladı. Böylece Kazakistan’da halkın “Kazak” adı altında birleşmesi gerçekleştirildi.
Kars ismi de bir menkıbeye delalet eder. M.Ö. 127-130 arasında Kafkas Dağları’nın kuzeyinde Dağıstan’dan gelerek bu havalide yerleşen Bulgar Türkleri’nin Velentur Boyu’nun Karsak Oymağı’ndan gelmedir. Kars ve havalisi, M.Ö.IV ve I.asırlarda Hurriler’in, Hititler’in, Frigler’in elinde bulunmuş, sonra da Urartular’a geçmiştir. XVI.yüzyılın başlarında Ahıska Atabekleri Hükümeti’nin sınırları Azgur’dan Kars, Artvin, Tortum, İspir ve Erzurum’a kadar uzanıyordu.
Hitit İmparatorluğu’na doğudan komşu olduğu bilinen ve birer krallıkla idare edilen dört memleketten Azii; Rize-Trabzon-Gümüşhane bölgesinde, Hayaşa; Erzurum-Bayburt-Erzincan-Su Şehri çevresinde, İsuva; Tunceli-Dersim-Elazığ bölgesinde, Alşe ise; Ergani-Maden ve Kulp bölgesinde yer aldığı anlaşılmaktadır. Boğazköy’de bulunan bir Hitit vesikasından M.Ö.XV.yüzyıl sonlarında Erzurum ve çevresinin tarih öncesinin kapanışını ve tarih çağının başlangıcını ortaya koyduğu görülmektedir.
Kıpçak, bir Türk kavmi ve bu kavmin rehberliği altında kurulan kavimler birliğinin adıdır. Kağan ona Türk dilinde içi çürümüş ve oyulmuş ağaç anlamına gelen Kıpçak adını koydu. İranlı Tarihçi Reşidüddin Camiü’t Tevarih adlı eserinde Kıpçak/Kıwcak adını, çürümüş, yıpranmış bir ağaç şeklinde açıklayarak Kutadgu Bilig ve efsanelerde geçen anlamları teyit etmiştir.
Sayram’ın çok eski bir geçmişi vardır. Burda Ogurlar yaşamıştır. “Ogur” demekle Uygur ve Kanglılardan bahsedilmiştir. Bugün Altay Bölgesinde “Şorlar” diye bir Türk Boyu bulunmaktadır. Şor Kiji (kişi), Tatar Kiji Türk boyu isimleridir.”
Haftaya devam…