“Kar yağmadı, kan aktı…” diye devam eden bu Kırım türküsünü, "Ey güzel Kırım” türküsü ile birlikte -eğer dinlemediyseniz- dinleyin, derim. 18 Mayıs 1944 sürgününü anlatır. Şarkılarımız ağırlıklı olarak aşk üzerinedir ama türkülerimiz, sadece aşk üzerine değil geçmişte yaşanan acı olaylar, felaketler, ızdıraplar, ölümler üzerinedir. Türkülerimizin her birinin birer hikayesi vardır.
Türk tarihini hep güç, kuvvet, başarı, zafer, mutluluk, huzur sanmayın; Türklüğünü kaybetme, asimilasyon, zulüm, işkence, katliam, sürgün vb. olaylarla doludur.
Türklere karşı yapılan bu kıyım, işkence ve sürgünlerden biri de Kırım’dan 160.000 ilâ 500.000 Tatar Türkü’nün bir gece yarısı hayvan vagonlarına doldurularak Özbekistan’a, Sibirya’nın içlerine Ruslar tarafından sürülmeleridir. Kırım tamamen Türklerden boşaltılmıştır. Unutulan bir köyün halkı, gemilere doldurularak Karadeniz’de batırılmak suretiyle öldürülmüşlerdir.
30 Temmuz-2 Ağustos 2008 tarihleri arasında Kırım’a yaptığımız gezide; 14 yaşlarındayken o günleri yaşayan, iki yaşlı kadının ağzından dinlemiştim. Neler neler anlatmışlardı!..
Kırım’la ilgili kısa bilgi
TDV.İslâm Ans.: “…IV.yüzyıldan itibaren Asya’dan Avrupa istikametinde vuku bulan Türk yayılması sonunda ortaya çıkan Türk devletleri zamanında Kırım yarımadası etnik bakımdan Türk nüfusu ile tanışırken Kefe Bizans’a bağlı bir liman durumundaydı. XIII.yüzyıldan itibaren Anadolu Selçuklu Devleti’nin Kırım bölgesiyle ilgilenmesi sonucu Kefe Türk tüccarlarının yoğun faaliyetine sahne oldu (c.25/s.182-184).”
Yılmaz Öztuna (Büyük Türkiye Tarihi): “Kırım, XV.asır ortalarında Altın-Ordu Hakanlığı’nın küçük bir ülkesiydi (c.3/s.101). Kırım gibi başka hanlıklar da Doğu Avrupa Türk imparatorluğundan ayrılmıştı. Hepsinin başında Cengizoğullarının Cuci Ulusu’ndan gelen tamamen Türkleşmiş ve Moğolcayı unutmuş hanlar vardı (c.3/s.101).”
TDV.İslâm Ans.: “…Fâtih Sultan Mehmed …Gedik Ahmed Paşa’yı 100 parçalık bir donanma ile Kefe seferine gönderdi, …bütün sahil şeridi fethedildi (Haziran 1475). Kırım Hanlığı himaye altına alındı. …Kefe sancak beyliği kuruldu.
II.Bayezid’in oğlu Şehzade Mehmed ve Yavuz Sultan Selim’in oğlu Süleyman’ın şahsında şehzade sancağı haline geldi; II. Bayezid ve oğlu Selim arasında cereyan eden iktidar mücadelesinde Selim’in güç aldığı bir merkez oldu (c.25/s.182-184).”
Daha önce I.Selim (Yavuz)’in tahta çıkışıyla ilgili Yeniçerilerin katkısını konu alan bir yazı kaleme almıştım. Diğer yandan, Osmanlı’nın 2.Viyana Kuşatması ve Kırım Hanının ihaneti, ayrıca Moldovya (Boğdan) Voyvodası Dimitrius Cantemir’in ihaneti konularını da bir yazıda ele almayı düşünmekteyim.
Yılmaz Öztuna (Büyük Türkiye Tarihi): “13 temmuz 1771’de Kırım yarımadası Rus işgaline girdi (c.6/s.361). Türkiye Kırım’ın ilhakını savaşla karşılayacak güçte olmadığı için 8 ocak 1784’de Kırım’ın Rus ülkesi olduğunu resmen tanıdı (c.13/s.114)."
Prof.Dr.Halil İnalcık (Tarihçilerin Kutbu, Söyleşi Emine Çaykara, İş Bankası Yayın.,2005): “Kırım Türklüğünü mahveden son acımasız çar Stalin, Kırım halkını bir gece toplayıp hayvan vagonlarına tıkarak sürüyor; 250-300 bin insan Orta Asya’ya, Urallar’a sürülüyor... Ruslar daima Kırım’ı tam Ruslaştırmak isterler, bu yüzden Kırımlıları sürdüler (s.15-16).
Tabii Kırım ve Kafkaslar’dan 1783’te başlıyor göç; göçsünler diye Rus idaresi kolaylık gösteriyor... Son darbeyi de 1944’te Stalin yapıyor, babam 1905’te kaçıp Türkiye’ye geliyor Rus pasaportuyla. (s.17)
(Prof.Dr.İlber Ortaylı’nın) Babası Kemal Bey, babam gibi Kırımlı bir mülteci. Kemal Bey, Almanlarla Kırım davası için mukavemet hareketinde, Ruslara karşı savaşan bir subay. Kırım askeri birliği vardı, onlarla beraber Almanya’ya çekildi, ondan sonra Vıyana’da yerleştiler (s.324).”
(Söyleşi Rusya’nın Kırım’ı ilhakından önce yapılmıştır.) Bugün Kırım Yarımadası, Ukrayna’nın bir parçasıdır. Yalnız Sivastopol (Akyar)’da, Ruslar hâlâ askerî üssü muhafaza etmektedir, oraya gitmek yasak. Orada, İstanbul’u, Türkiye’yi tehdit eden nükleer silâhlar olduğu söyleniyor. Allah korusun bir harp çıksa, Anadolu’yu, Türkiye’yi altüst eder Ruslar; o üssü muhafaza ediyorlar. Kırım daima Türkiye’ye uzanmış bir askerî üs gibidir; …Kırım Yarımadası son derece önemli stratejik bir üs halinde (s.335).
Kırım Hanlığı Rusya’ya karşı Türkiye’nin bir kalkanı olmuştur, bütün tarih boyunca... Bugün 300 bin Kırımlı yaşıyor Kırım’da, fakat ikinci sınıf vatandaş olarak, Ukrayna onlara vatandaşlık vermiyor, ama Kırımlıların kendi geleneksel Kurultayları var (s.336).
Evliya Çelebi der ki, ‘Kırım’dan denize attım kendimi, Dobruca’dan çıktım’... İnsan daima olağan üstü şeylere meraklıdır. Evliya Çelebi’nin abartılı tarafları vardır ama aynı zamanda tüm sosyal hayatı aksettirir (s.464)…” Bu sözü, şöyle de ifade edebiliriz: Kırım'dan denize attım kendimi, Sinop'tan çıktım.
Dr.Arslan Tekin (Finlandiya neyse de şu İsveç yok mu? 20/05/2022, Yeniçağ): “…Türkler Roma'ya kadar dayandı. Attila'yı akla getirin. Doğu Roma'yı (Bizans'ı) yıktık. Batılıların hiç aklından geçmezdi; Konstantinopolis'e girdik. Batı Roma'ya bile yürümek için yol aradık. En son Viyana kapılarından döndük. Onun da iç sebepleri var. Kırım Hanı Murat Giray'ın ihaneti gösterilir. Ama yeni araştırmalar, pek de ihanetten bahsedilemeyeceği, hem Kırım Hanlığı'nın hem Osmanlı'nın artık pazı gücünü gösterecek hâllerinin kalmadığı neticesine varıyor.”
Arslan Bulut (Kırım Modeli Türksüzleştirme Operasyonu, 12/05/2022, Yeniçağ): “...Kırım, Türklerin öz vatanı iken nasıl oldu da nüfus olarak Ruslaştırıldı? Bugün Türkiye'nin nüfus yapısının değiştirilmesi projesi ile Kırım'ın Türksüzleştirilmesi arasında bir benzerlik kurulabilir mi?
Hilmi Özden, konuyu, ‘Türkiye'yi Türksüzleştirmenin basit denklemi’ başlığı altında inceledi.
‘Ruslar, Kırım limanlarını 1777 yılında işgal ettiklerinde Kırım halkı kitleler halinde Osmanlı ülkesine göç etmek zorunda kaldı. Ruslar bu tarihlerde nüfusu 500 bin olan Kırım'a 75 bin kişilik bir Rus göçmen kitlesi getirip yerleştirdi.
Kırım'daki kolonileştirme (Ruslaştırma) programı ağır gidince General Potemkin, dışarıdan da yabancı nüfus getirtmeye başladı. 1784-1787 tarihleri arasından Avrupa'dan gelen kolonistler, özellikle Alman köylüler, bu yerlere iskân edildi. Kırımlılara da Orenburg vilayetine (Bugünkü Rusya'nın Volga Bölgesine) göç etmeleri teklif edildi. Bu, Kırım'ı Türklerden temizlemek demekti.
Yıllar ilerledikçe Kırım'da yabancı unsurlar, Türklerin azınlığa düşmesine sebep oldu. Binlerce yıllık Türk yurdu olan Kırım, Stalin tarafından 18 Mayıs 1944 sürgünü sonucu, topyekûn Türksüzleştirildi...
Türkiye'nin bugünkü nüfusu 85 milyondur... Türkiye'nin Türksüzleştirilmesi operasyonu için Kırım modeline göre başlangıç olarak 12 milyon 350 bin yabancı gerekiyor!
Böylece yabancı iskânı ve vatandaşlık satışı ile başlatılan operasyonla, Kırım'ın ve diğer Türk yurtlarının başına gelenler benzer bir şekilde Türkiye'ye de yaşatılmak istenecektir…"
Bu arada Girit adasının kaybedilişini hatırlatmak isterim!..
Bugün, Türkiye için Kıbrıs adası ne kadar stratejik ise Kırım yarımadası da o kadar stratejiktir; uyanık olalım!..