Türk Dünyası’ndan on derneğin bir araya gelerek oluşturduğu “Uluslararası Avrasya Eğitimcileri Federasyonu”muzun 5.Olağan Genel Kurulu’nun yapıldığından, geçen haftaki yazılarımda bahsetmiştim.
Genel kurula, üye dernekleri temsilen -doğal delegeler hariç- ikişer kişi davet edilmiş ve delegelerin birçoğu genel kurula katılmak üzere Türkiye’ye gelmişlerdir. 22 Ekim 2021 Cuma günü ülkemize giriş yapan konuklar; genel kuruldan sonra, bazıları 24 Ekim’de bazıları da 25 Ekim’de Türkiye’den çıkış yapıp ülkelerine döndüler.
Ankara Esenboğa Havalimanı’nda -Azerbaycan hariç- herhangi bir sorunla karşılaşılmadı. Azerbaycan’dan gelen iki bayan konuğumuzun birisi çıkış yapıp ülkesine dönerken, diğerinin “çıkış yapamayacağı ve uçağa binemeyeceği” söylenmiş; gerekçe olarak da “PRC testinin tarihinin geçmiş olduğu” şeklinde açıklanmış.
Azerbaycanlı konukları, Başkent Öğretmenevi’nden yolcu etmiş; yeğenin arabasıyla havalimanına bıraktırmıştım. Hesabı kapatıp öğretmenevinden biraz ayrılmıştım ki, telefonum çaldı. Azerbaycan Başkanımız Parvana Hanım: “Yaşar bey, Afruz Hanım çıkamıyor, testinin tarihi geçmiş diyorlar. Konuştuk ama olmadı. Yeni test yaptıracakmış, sonucu 6 saat sonra verilecekmiş, uçağı da kaçıracak. Afruz kalıyor, ben gidiyorum. Öğretmenevinden yer ayırabilir misin?” dedi. Ben de “görevliyi telefona verir misin, bir konuşayım” dedim. Telefondaki görevliye kendimi tanıtıp “ne olduğunu” sordum, aynı cevabı bana da verdiler.
Tıbbî konulara uzağımdır, pek bilmem. Böyle programları da çok seyretmem. Allah’a şükür! Yaşıma göre sağlığım yerinde ve aşılarımı yaptırdım. Kovit-19’la ilgili de çok fazla bilgi sahibi değilim. Görevliye “Afruz hanım Cuma akşamı saat 19.00 civarında Türkiye’ye giriş yaptı. Sadece 3 gece kaldı ve bugün de (Pazartesi) saat 12.55 uçağıyla ülkesine dönecek. Onu tutmanız bence yersiz. Zaten Bakü hava alanında -başka ülkeden geldikleri için- sanıyorum gereğini yapacaklardır. Arkadaşımızı niçin strese sokuyor ve masraf ettiriyorsunuz?” dedim ama dinletemedim. Kural böyle imiş!.. Sanki her kurala çok uyuyorlar da!..
Velhasıl, konuyu çözemedik. Öğretmenevinden biraz uzaklaşmıştım; tekrar dönüp yer ayırttırdım. 27 Ekim’deki uçağa yer bulabilmiş. İki gece daha Ankara’da kaldı. Çarşamba günü öğretmenevine gidip kendisiyle birlikte havalimanına gittim. Tüm işlemlerini yaptırıp biniş alanına geçtikten sonra havalimanından ayrıldım.
Azerbaycan’a varınca telefonlaştık ve teşekkür etti ama burada yaşadıklarını tahmin edebiliyorum. Daha önce ülkesine dönen Parvana Hanım’la da görüştüm, Türkiye’de olsa “yurtdışından geldiği için” bir hafta kadar karantinada kalacağını öğrendim.
Afruz hanımın yaşadıkları
Afruz hanımdan“Esenboğa Havalimanı’nda neler yaşandığını” yazmasını istedim. Verdiği cevap: “Biz havalimanında pasaport alarken bize dediler, menim analizim olmalıdır. Men Baki’de elatdirmişdim, sadece 72 saat sonra yararsız hesab olunur. Ona göre yeniden analiz vermeyim istendi. 6 saat sonra çıkmalı idi cevap. Ona göre de uçağa yetişmem mümkün olmayacaktı. Biletin vaktini deyişmeyimi istediler. Elave olarak 70 dolar ödedim. Sonra test vermem için 35 dolar ödedim” şeklinde oldu.
Esenboğa Hava Limanı’nda PRC testi yapma işi, “EXON Biyotek Sağlık Tar. Mak. Dan. Tic. Ltd. Şti.” isimli firmaya verilmiş. Kesilen 250,- TL’lık fişten öğreniyorum. Bu rakam Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı rakam. Afruz hanımın belirttiğine göre 35 dolar, yani yaklaşık 340,- TL almışlar.
Allah’tan PRC test sonucu “negatif” çıktı; ya bir de “pozitif” çıksaydı: 14 gün daha Türkiye’de kalacaktı.
PRC testi yüzünden Türkiye’de kalması, -ne kadar yardımcı olsak da- kendisine yaklaşık 150-175 dolara mal oldu. Türk parasıyla 1.500 - 1.700 TL yapar (Azerbaycan parasıyla 260-300 manat. 1 manat = 5,70 TL imiş!). Bizim için de onlar için de büyük para sayılır; kolay kazanmıyoruz!..
Kuşkular kuşkular
Bu yazıyı niye yazdın? Ne var bunda?.. “Biz de çok karşılaşıyoruz” diyebilirsiniz. Ama bu iş bana biraz garip geldi. Bazan “acaba çok mu kuşkulu bir insanım” diye kendimi sorguluyorum.
Federasyonun parası olmadığı için genel kurul için gelen delegeler yol paralarını kendileri karşıladılar. Hava limanında PRC testi yapıldığı konusunu ilk olarak, Kuzey Makedonya’dan gelecek konukların mesajından öğrendim: “Yolcuların aşıları tam olsa da kabul etmeyip 50 Avro karşılığı PRC testi yaptırmalarının istendiğini” yazmışlardı.
Ayrıca, medyada çıkan PRC testlerinin para için yapıldığı, “sahte PRC testi” gibi haberler/ söylentiler, ister istemez kuşkuya sebep oluyor. Maalesef! Her şeye rant olarak bakıldığı ve birilerine para kazandırma amaçlandığı için hepimizde bir güvensizlik oluştu. Bunun sebebi yöneticilerdir. Umurlarında mı derseniz? Sanmıyorum!..
Kovid-19’un başından beri yapılan uygulamaları ve yanlışları hatırlayın. Çin’e bel bağlandı; aşılar önce geldi, sonra!.. Alman aşısına muhtaç olduk. Aşıları parayla vurmaya, maskeleri parayla satmaya kalkıştılar. Tepkiler üzerine parasız dağıtmaya çevirdiler. Beş maskeyi bile dağıtamadılar. Zaten 65 yaş üzerine ücretsiz maske dağıtımı da bir defa yapıldı, sonra satın almaya başladık. Mecburen akla şu sorular geliyor:
- Test sonuçları kısa sürede verilebiliyorsa, neden yolculara erken uygulanıp uçağa binmesi sağlanmıyor? Ya da havalimanlarında bu sistem neden kurulmuyor?
- Test, dışarıda daha uygun fiyata yapılabilirken, neden bu kadar para alınıyor?
- Test işi, ülkeye döviz girsin diye mi yapılıyor?
- Ülkemizin itibarı açısından test bedava/ücretsiz yapılamaz mı?
- Havalimanlarında farklı uygulama var mı?
- Test tarihi geçen yolcular önceden uyarılamaz mı?
Sonuç olarak
Genel kurul için ülkemize gelen delegeler bizim konuklarımızdır. Tabii ki her türlü ihtiyaçlarını karşılamak ve rahat ettirmek bizim görevimiz ve sorumluluğumuzdur. Hiçbir misafirimizi “yük görmemiz” mümkün değildir. Geleneklerimiz bir tarafa, görev ve sorumluluklarımız icabı da bunu düşünemeyiz.
Ancak, ülkemizin itibarı açısından -özellikle Türk Dünyası’nın birlikteliği için- uygulamanın yanlış olduğunu düşünmekteyim. Bu “salgınla ilgili genel bir uygulamadır” denebilir. Ama ülkemiz insanlarının -kuralları hiçe sayarak- maskesiz gezdikleri, kalabalık ortamlarda bulundukları ortada… Alınan önlemlerin takip edilmediği de ortada… Sanki vatandaş serbest bırakılarak toplumsal bağışıklığın sağlanması beklenmekte!..
Ben konuklarımın psikolojik olarak da mutsuz, huzursuz olmalarını istemem. Şimdi kendimizi, Afruz hanımın yerine koyarak empati yapalım: Türkiye’yi gelmenin ve görevini yapmanın mutluluğu ile ülkenize dönmeyi hayal ederek havalimanına varıyorsunuz, kontrolde “hop, dur bakiiim; siz uçağa binemezsiniz, PRC testi yaptırmanız lâzım” diyorlar. Birden şok oluyor, strese giriyor ve geriliyorsunuz. Birlikte geldiğiniz arkadaşınız gidiyor ve tek başınıza başka bir ülkede kalıyorsunuz. Bu durum hoş karşılanabilir mi?
Kısacası; “Büyük Devlet” lafla olunmuyor!..