Ülkemiz çok sıkıntılı günler geçirmektedir. Musul, Kerkük, Irak, Suriye gibi dış, başkanlık gibi iç meselelerin tartışıldığı bu günlerin gergin ve karamsar ortamından çıkarmak istedim.
Biraz olsun yaşananları unutturmak (veya geçmişi hatırlatmak da diyebilirsiniz) için, büyük şairimiz rahmetli Arif Nihat Asya’dan üç şiir seçtim. Hepinizin, birçok kez okuduğuna inandığım bu şiirleri tekrar ve dikkatle okumanızı öneriyorum.
AĞIT
Ağlayın, parmakları nur
Sularından kınalı kızlarım,
Ağlasın Meraga göklerinden
Meraga'ya bakıp yıldızlarım!
Yollara Kürşad’lar uzanmış, ölü…
Ağlasın Akülke, ağlasın Sütgölü!
Yiğitlerim uyur gurbet ellerde.
Kimi Semerkant'ta bekler beni,
Kimi Caber'de…
Caber yok, Tiyanşan yok, Aral yok…
Ben nasıl varım?
Ağla, ey Tanrı dağlarından
İndirilmiş Tanrım!
Şu yakın suların
Kolu neden bükülmez?
Fırat niçin, Dicle niçin, Aras niçin
Benden doğar, bana dökülmez?
Ben ki ateşle konuşurdum, selle konuşurdum
İtil'le, Tuna'yla, Nil'le konuşurdum.
“Sangaryos”u “Sakarya” yapan,
“İkonyom”u “Konya” yapan
Dille konuşurdum.
KALK YİĞİTİM!
Kalk yiğitim, yine dağbaşını duman aldı...
Parçalandı bir kıtanın toprakları,
Aslan payını aslan olmıyan aldı…
Kalk yiğitim, yine dağbaşını duman aldı.
Tulgalı, tulgasız başlar alayı…
Kanadlı, kanadsız kuşlar…
Aşılmamış dağlar, çıkılmamış yokuşlar…
Dağları, taşları, akar sulariyle
Şu tanıdık toprakta
Bir büyük dünya parçası
Fatihini aramakta.
Dünyayı ahretten ayıran
Duvarları yık da gel,
Ay doğar gibi, gün doğar gibi
Şu kıpkızıl ufuktan çık da gel!
Kalk yiğitim, yine dağbaşını duman aldı.
Parçalandı bir kıtanın toprakları;
Aslan payını aslan olmıyan aldı…
Kalk yiğitim, yine dağbaşını duman aldı.
ONLAR
Nerde kaldı o çağlar ki
Analar kurt doğururdu,
Hilkat insan çamurunu
Destanlarla yoğururdu?
Nerde o yiğitler ki gür
Sesleri ülkeyi bürür,
“Yürü” dese dağlar yürür,
“Dur” dese kalbler dururdu?
Yurda, baş dedikleri bir
Ağır adakla geldiler.
Ve şu bayraksız dünyaya,
Bayrakla geldiler.
Kopardılar ayı gökten,
Bir ipek dala astılar…
Yurt dediler, gölgesine
Ayaklarını bastılar.
Yeryüzünün göbeğinde
Kuruldu kurultayları…
Günleri sönmek bilmedi,
Yere düşmedi ayları.
Onlardan kaldı bu toprak…
Biz gezip tozmıyalım mı?
Yabanlar kıskanır diye
Destan da yazmıyalım mı?
Benim, dedemle yanyana
Yazılı kalacak adım…
Yıldızların söneceği
Güne yıldızlar sakladım.
Son söz Bilge Kağan’ın: “Ey Türk! Titre ve kendine dön.”