Evet. Bir haksızlık önlendi, hem de ne haksızlık.
Siz yıllarca ömür tüketeceksiniz, emek vereceksiniz, çalışacaksınız, çabalayacaksınız… Bu mücadeleleriniz sonucu şube müdürü olacaksınız.
Önceki amirleriniz -hem de karşı düşüncedeki insanlar- bu göreve sizi lâyık görecekler. Diplomanız, hizmetiniz, liyakatiniz, beceriniz, çalışkanlığınız önceki amirler tarafından yeterli bulunup atanacaksınız.
Ama, başka amirler… Pardon! Amirler değil Hükümet, meclisteki gücüne dayanarak yasa çıkarıp sizi görevden alacak, alt görevlere verecek, idareciliğinizi elinizden alacak. Ne âlâ memleket!..
Bilindiği gibi; Hükümet, 2014 yılı Mart ayında 6528 sayılı Kanunu çıkartmıştı. Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 25 inci maddesi ile 652 sayılı KHK’ye Geçici 10 uncu madde eklenmişti.
Bu maddeyle, il milli eğitim müdür yardımcıları, ilçe milli eğitim müdürleri ve merkez şube müdürleri; yönetim basamağı olmayan ve özlük hakları itibariyle de daha alt kadro olan, “Şahsa Bağlı Eğitim Uzmanı” kadrosuna atanmışlardı. Böylece statü değişikliğine ve maddi kayba uğramışlardı. Maaşları da dondurulmuştu.
6528 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte açılan bireysel davalar, idari mahkemelerce -Anayasa Mahkemesi’nin kararı beklenmeden- reddedilmişti. Bunun üzerine mağdurlar tarafından Danıştay’a temyiz yoluna gidilmişti.
Anayasa Mahkemesi, 24/07/2015 tarih ve 29424 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 13/07/2015 tarihli ve E:2014/88, K:2015/68 sayılı kararını açıklamış ve söz konusu maddeyle ilgili "… şahsa bağlı şube müdürü kadrosunda bulunanların ise bir başka kadroya atanmalarını gerektiren hukukî ve fiilî zorunluluk olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenle dava konusu kuralın, söz konusu kişiler yönünden hukukî güvenlik ilkesinin ihlaline yol açtığı" gerekçesiyle Anayasa'nın 2 nci maddesine aykırı bulunarak oy birliği ile iptal etmişti.
Bu arada Anayasa Mahkemesi kararı açıklanmadan, -Anayasa Mahkemesi’nin iptal edeceği bilgisini aldıkları için- 10 gün kadar önce, yani 14/07/2015 tarihinde, 6528 sayılı yasa ile “Şahsa Bağlı Eğitim Uzmanlığı”na geçirilen Şube Müdürleri, 657 sayılı DMK’nun 76 ncı maddesine göre tekrar şube Müdürlüklerine atanmışlardır.
Danıştay; davacıların, “Eğitim Uzmanı unvanına atanmasına ilişkin … işlemin, dayanağı olan yasa maddesinin, Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesi nedeniyle yasal dayanaktan yoksun hale geldiği görüldüğünden, söz konusu işlemin iptali istemini reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır, diyerek, temyiz isteminin kabulüyle, İdare Mahkemesi'nce verilen kararın bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkeme'ye gönderilmesine oybirliğiyle karar vermiştir.
Bakanlığın inatlaşması devam ediyor. Tüm bu yapılan işlemlerin yanlışlığına ve iki, üç yıldır oluşan maddi ve manevi mağduriyetlere rağmen; Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, hem avukatlık ve mahkeme masraflarını iade etmemek hem de -o dönemde- memurların aldığı zammı vermemek için Mahkemeye savunma yapabilmektedir.
Yine biz haklı çıktık. Bir süredir, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karar çerçevesinde İdare Mahkemeleri de şube müdürlerini haklı bularak, davalar peyderpey “olumlu yönde” sonlanmaktadır. Mahkeme ilâmı gelen şube müdürleri, kadrosunun bulunduğu dairelere başvurarak, avukatlık ve mahkeme masrafları ile 7 aya yakın olan maaş artış farklarını almaktadırlar.
Bu süreçte, kendi hakkını savunamayacak kadar aciz ve korkak olan şube müdürlerini de gördük. Dava açmaları için ikna edemedik. Bizleri, bu mücadelede yalnız bıraktılar.
2,5-3 yıldır, haksız yere bizi mahkemelerle uğraştıran, üzen, kızdıran, huzursuz eden kafaları (!), buradan tekrar kınıyorum. Beddua etmiyorum, ama “Allah’a havale ediyorum.” Onların hesabı başkaydı, “Allah’ın hesabı başka…” İnanıyorum, zalimlik yapanlar mutlaka cezalarını bulacaklardır.
Diğer yandan; 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkındaki Kanun, idari yapımızın nasıl oluşacağına ilişkindir. Kanun’un 16 ncı maddesi (h) bendine göre, Bakanlık merkez teşkilatının esas hizmet birimi şube müdürlüğüdür. (j) bendinde ise; “Görev ve hizmetin nitelik ve niceliğine göre en az üç şube Müdürlüğü bulunmadıkça daire başkanlığı… kurulamaz.” denilmektedir. Yani kurum ve kuruluşların temelini şube müdürlükleri oluşturmaktadır.
Şube müdürleri, Bakanlıkların ve diğer kamu kuruluşlarının orta direği/bel kemiğidir. Tecrübe, bilgi, birikim ve donanımları ile kapasiteli insanlar olup, devletin hafızası konumundadırlar. Bir çok Bakan değişikliklerinde üst kademede değişiklik olmuştur, ama şube müdürlerine pek dokunulmamıştır. Aslında “Devlette devamlılık” anlayışı, ağırlıklı olarak şube müdürleri ve memurlar sayesinde yürümektedir.
Şube Müdürlüğü bu kadar önemli olmasına rağmen; şube müdürlerinin maaşlarında son dönemlerde büyük bir düşüş gözlenmektedir. Örneğin: Nerede ise yeni başlayan milli eğitim uzman yardımcıları ile aynı maaşı almaktadırlar. Zaten milli eğitim uzmanlarından 1.500 TL daha az maaş almaktadırlar.
Devlet yönetimini bilenler için bunları anlatmaya gerek yoktur. Ama, devleti yönetmeyi; anfilerde veya sınıflarda ders anlatmakla eş sananlar, bu kadar idare edebiliyorlar. Hele bir de bakış açıları bozuksa, elinizden bir şey gelmiyor. Ancak üzülüyorsunuz.
Kimse, bizleri saf yerine koymasın veya saf sanmasın. Her şeyi görüyor ve biliyoruz. Biz aldanmayız, kimseye kanmayız, kandırılmayız. Şimdiye kadar ne kandırdık ne de kandırıldık.
Hep inandığımız yolda inandıklarımızla yürüdük. Yürümeye devam ediyoruz.