Ülkemiz 15 Temmuz 2016 gecesi büyük bir badire atlattı. O gece ile başlayan yoğun gündem dolayısıyla kaybettiğimiz iki ünlü tarihçimizi yeteri kadar anamadık. Prof.Dr. Halil İnalcık 25 Temmuz 2016 tarihinde, Prof.Dr. Kâzım Mirşan ise 19 Temmuz 2016 tarihinde vefat etmişlerdir.
Rahmetli hocalarımızla ilgili bilgilere her yerden ulaşabilir, yayınladıkları eserlerini okuyarak tarihimizi öğrenebilirsiniz. Bu sebeple fazla ayrıntıya girmeyeceğim. Zaten onları anlatmaya ne benim bilgim, ne de yerim müsait değildir. Araştırma işini sizlere bırakıp kısa bilgiler vermekle yetineceğim.
Halil İnalcık daha çok Osmanlı ile ilgili eserler yazmış, Osmanlı Tarihi’ne bakış açımızı değiştirmiştir. Mesela; Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihini 1299 olarak biliriz. İnalcık’a göre; Osmanlı Beyliği ile Bizans İmparatorluğu 18-27 Temmuz 1302 tarihleri arasında Yalova’da yapılan Koyunhisar Savaşı (Bafeus Muharebesi)’nı, Osman Gazi yönetimindeki Osmanlı ordusu kazanmış ve Osmanlı Devleti kurulmuştur.
Halil İnalcık hoca için açılan “www.inalcik.com” adlı siteden, onunla ilgili bir alıntı: Tanınmış Amerikalı sosyal bilimci Immanuel Wallerstein, İnalcık hakkında şu satırları yazmıştır. (Arka kapak yazısı, Makaleler, Ankara: Doğu-Batı, 2005) “Bugün dünya üniversitelerinde Halil İnalcık okunuyor ve okutuluyor. Onu dar anlamda bir ‘tarihçi’ olarak düşünmek elbette yetersiz kalır. Bizzat tarih disiplinine şekil vermiş, kendi metodolojisini ve bilgi birikimini tarihçilik mesleğine kazandırmış bir kişi olarak İnalcık, bilim çevrelerinin üzerinde uzlaştığı seçkin bir isimdir. İnalcık ekolüne mensup yüzlerce öğrenci, sadece birincil kaynakları kullanma, belge ve arşivleri inceleme yönünden değil modern anlamda tarihe sosyo-ekonomik ve kültürel birçok cepheden bakabilme becerisini ondan öğrenmiştir. Yeni kuşak tarihçiler, Akdeniz, Osmanlı ve Balkan tarihi üzerindeki birçok yanlışın tashih edilmesini ona borçludur. Kitapları, sayısız makale ve ansiklopedi maddeleri, sosyal bilimciler için göz kamaştırıcı bir hazine mahiyetindedir.”
Diğer hocamız Kâzım Mirşan’a gelince: İnşaat mühendisi olarak Almanya, İsviçre ve Türkiye'de çalıştığı sırada hobi olarak eski Türkleri araştırmaya başlamış, hayatının büyük kısmını Ön Türk tarihi ile ilgili araştırmalara adamıştır.
Ona göre; “Yazı, M.Ö. 16.000 yılında Türk'ler tarafından icat edilmiştir. Türk tarihinin çok eskilere dayandığını gösteren en büyük delil Orhun Yazıtları’dır. Çünkü Orhun Yazıtları’nda kullanılan dil ve noktalama işaretleri, böyle bir dilin oluşabilmesi için en az 3.000 yıl geriye gidilmesi gerekir. Kazakistan’da, bu tezi destekleyen ve M.Ö. 600’lere tarihlenen bazı yazıtlar bulunmuştur.
Tüm dünya alfabelerinin kökeni Türk alfabesidir. Kürtçe; Ön Türkçe’den sözcükler barındırdığı gibi bu sözcükleri Arapça ve Farsça’ya da taşımıştır. Anadolu’da Ön Türkçe yazıtlar bulunmaktadır. Etrüsklerin konuştuğu dil olan Etrüskçe Ön-Türkçe kökenlidir. (İtalya’daki Etrüsk yazıtları ilk defa 1970 senesinde Kazım Mirşan tarafından okundu.) Bizans, ilk kurulduğu dönemlerde Ön-Türkçe konuşmuş, (Kanıtı Trabzon’daki Rum Kilisesi’nde sadece Ön-Türkçe okunabilen yazılardır.) daha sonra başka kültürlerden etkilenerek Ön-Türk dilini kullanmamıştır. Norveç, İsveç, Portekiz ve Fransa’daki mağara yazıları Türk damgaları (harfleri) ile okunduğunda anlamlaşmaktadır.
M.Ö. 10.000 yıllarında ılıman iklimin ve büyük göllerin olduğu Orta Asya'nın kuruması ve çölleşmesiyle Türk grupları çevre ülkelere yayılmış ve diğer kültürlere etki yapmışlardır. Bering Boğazı’ndan Amerika’ya geçen Kızılderili ve Güney Amerika kültürlerinin diplerinde de Türk etkileşimi vardır.
Türkler Anadolu’ya 1071’de değil M.Ö. 7.000’li yıllarda gelmişlerdir. Oğuzlar Anadolu’ya geldiklerinde karşılarında aynı dili konuşan pek çok Türk grubu ile karşılaşmışlardır. İskitler yani Sakalar Türk kökenlidir. İskandinavya dahil tüm Avrupa’da 5.000’den fazla Ön-Türkçe yazıt bulunmaktadır.
Etrüskler, Truvalılar, Sümerler, Hititler ve Frigler’in dip kültüründe Türk uygarlığı olduğu görüşü de ileri sürülmektedir. Bu kavimler Ön-Türk olmasa bile dip kültüründe Türk etkisi vardır. Bugün Çin sınırları içerisinde 300 metre boyunda piramitler bulunduğu ve bu piramitlerin Mısır’dan çok önce inşa edildiği tespit edilmiştir. Mısır’ın dip kültüründe de Türkler olduğu iddia edilmektedir. Kazım Mirşan Mısır-Sina’da piramitlerdeki yazıtlarda Ön-Türkçe kartuşlar bulmuştur. Japon ve Çin medeniyetinin de dip kültüründe M.Ö. 4,000 yıllarında Orta Asya’dan Çin'e ve Japonya’ya göçen Türkler vardır.
Yunan kitabelerinde Anadolu'dan gelen ve demiri çok iyi işleyen bir topluluk olduğu yazılmaktadır. Ancak bu toplumun mevsimlik geldiği bilinmektedir. Bu toplumun Ön-Türkler olabileceği ileri sürülmüştür.”
Kazım Mirşan hocanın tezleri, bilim dünyasında çok tartışılmıştır ve halen de tartışılmaktadır. Diğer taraftan Sosyal Bilimler alanında dünyanın sayılı organizasyonlarından biri olan ICANAS “Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi (International Congress of Asian and North African Studies)” tarafından en önemli 12 Türk tarihçisinin bulunduğu bir heyete davet edilmiş ve bilim dünyasına yaptıkları katkılardan dolayı onurluk verilmiştir. Bu heyetle birlikte Avrupa’da tarih kongresine gitmiştir. Ön Türk Tarihi’ni ve kanıtlarını bu kongrede açıklamıştır. Etrüskolojinin en ünlü profesorü Giovannangelo Camporeale, Etrüsk yazıtları konusunda Kazım Mirşan’ın ulaştığı bulguları incelemiş ve kendi yöntemlerinin eksik olduğunu kabul etmiştir.
Bu konuda kendi görüşlerimi de biraz aktarmak isterdim, ama sayfa doldu. Tabii ki sizlere de çok iş düşüyor. Merak ettiyseniz, rahmetli olan her iki hocamızın eserlerine ulaşıp okumanızı tavsiye ederim.