~~Anayasamızın 87 nci maddesine göre; Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri arasında en başta “… kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak…” bulunmaktadır. 88 inci maddesinde ise “Kanun teklif etmeye Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri yetkilidir. Kanun tasarı ve tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülme usul ve esasları İçtüzükle düzenlenir.” denilmektedir.
TBMM İçtüzüğü’nün “Yoklama” başlıklı 57 nci maddesinde; “… Yoklama sonucunda, üye tamsayısının en az üçte birinin mevcut olmadığı anlaşılırsa, oturum en geç bir saat sonrasına ertelenebilir. Bu oturumda da toplantı yeter sayısı yoksa birleşim kapatılır.” hükmü vardır. Üye tam sayısının üçte biri 184’dür. Yani, TBMM Genel Kurulu 184 milletvekili ile toplanabilmekte ve yasama faaliyetini yürütebilmektedir.
Yine, İçtüzüğün “Karar yeter sayısı” başlıklı 146 ncı maddesinde ise; “Oya konulan bütün hususlar, Anayasada, kanunlarda veya İçtüzükte ayrıca hüküm yoksa, toplantıya katılan milletvekillerinin salt çoğunluğuyla kararlaştırılır. Salt çoğunluk belli bir sayının yarısından az olmayan çoğunluktur. İşaretle oylamada olumlu oylar, olumsuz oylardan fazlaysa, oya konan husus kabul edilmiş; aksi halde, reddedilmiş olur. Genel Kurulda bulunup da oya katılmayanlar yeter sayıya dahil edilirler.” denilmektedir.
Bu yazıyı; kanun taslaklarının nasıl hazırlandığını, nasıl kanun tasarısı veya teklifi haline getirildiğini ve TBMM’ne önerildiğini tartışmak için kaleme almadım. Yasaların TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi ve oylanması sırasındaki sayısal hususları tartışmak ve bir karşılaştırma yapmak için yazdım.
Uzun yıllar sendikacılık ve dernekçilik yaptım ve hâlâ da yapıyorum. Mevzuat konusunda mümkün olduğunca araştırır ve kendimi yetiştirmeye çalışırım. Bir çok mevzuat çalışmasının içinde bulundum. Özellikle sivil toplum kuruluşları (STK) ile ilgili tüzük çalışmaları yaptım.
Sizlere, TBMM Genel Kurulunda kabul edilen kanunlar ile sivil toplum kuruluşları (STK)’nın genel kurullarında yapılan tüzük değişikliklerinin karşılaştırmasını yapmak istiyorum.
Bilindiği üzere; 5253 sayılı Dernekler Kanunu ve bu kanuna göre çıkarılan Dernekler Yönetmeliği’nin 5 inci maddesi uyarınca; dernekler kurulurken hazırlanan tüzük, il dernekler müdürlüğüne verilir ve tüzük il dernekler müdürlüğünün onayından sonra uygulamaya konur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Dernekler” başlıklı ikinci bölümü, yani 56 ilâ 100 üncü maddeleri bu konudaki hükümleri kapsamaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 73 üncü maddesine göre, dernekler genel kurullarını üyelerle yapmaktadır. Aynı kanunun “Karar yeter sayısı” başlıklı 81 inci maddesine göre; “Genel kurul kararları, toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğuyla alınır. Şu kadar ki, tüzük değişikliği ve derneğin feshi kararları, ancak toplantıya katılan üyelerin üçte iki çoğunluğuyla alınabilir.” hükmü bulunmaktadır.
Buna göre; 550 üyesi olan bir derneğin genel kurulunun toplanabilmesi için 276 kişinin olması gerekir. Ancak, birinci toplantıda çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikinci toplantı, toplantıya katılan mevcut üyelerle yapılır. İkinci toplantı için sayı sınırı olmamakla birlikte 184 üyenin geldiğini düşünelim, üçte ikisi (2/3) 123 üye eder ki, tüzük değişikliği bu kadar üyenin kabulü ile mümkündür.
Ülkemizde derneklerin kaç kişiyle kurulabildiği, kaç üyeleri olduğu, amaçları, faaliyetleri gibi hususlar ayrı tartışma konusu olmakla birlikte; dernekler, belli bir kesime, mesleğe, alana yönelik kuruluşlardır. Bu sebeple, etkinlik ve yetkinlik alanlarına bakılınca çok önemli değil diye düşünülebilir. Yani bir derneğin tüzüğünde yapılacak değişiklik, azami o derneğin faaliyet alanını veya üyelerini etkiler.
Kapsamları fazla geniş olmayan, en azından ülke nüfusu ile orantılandığında küçücük kalan derneklerin, genel kurullarında tüzük değişikliği için Türk Medeni Kanunu ile üçte iki (2/3) şartı getirilmiştir.
Şimdi, yeniden TBMM Genel Kurulu yasama çalışmalarına geçelim. Genel kurul en az 184 milletvekili ile açılıyor. Yani oturumun açılması için 184 milletvekilinin bulunması gerekiyor. Kaç milletvekilimiz var, boşlarla birlikte 550. Dernek genel kurullarının ilk toplantısını baz alırsak 276 milletvekilinin hazır olması gerekir. Oturumun da böyle açılması gerekir.
Televizyonda seyrettiğimiz kadarıyla 184 milletvekili ile oturum açılıyor, “kabul edenler-etmeyenler, kabul edilmiştir.” deniyor ve –karar yeter sayısı hükmü çerçevesinde- kanun tasarısı/teklifi kabul ediliyor. Elektronik oylama hariç, herhalde kabul edenlerin ve etmeyenlerin sayıları tutanaklarda vardır. Ben araştırmadım, bilemiyorum.
TBMM Genel Kurulu, hangi kanunu nasıl çıkarırsa çıkarsın, büyük bir kesimi ilgilendirmektedir veya ilgilendirecektir. Hele 76-77 milyonu ilgilendiren temel kanunlar…
Öyleyse, yasalar görüşülürken ve/veya kabul edilirken milletvekillerinin, milletvekili sayısının en az yarısı veya daha fazlası ile genel kurulda olmaları gerektiği düşüncesindeyim.
2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları sırasında TBMM Genel Kurulunun toplanması için 367 milletvekili şartının aranmasını, ayrıca hatırlatmak isterim.
550 milletvekilinin 184’ü ile oturumu açmak, bunun yarısından bir fazlasıyla, yani salt çoğunluk olan 93 milletvekilinin kabulü ile yasa çıkartmak etik olmadığı gibi, ülke yönetimi açısından da sağlıklı sonuçlar doğurmayacağı kanısındayım.
“Aklın yolu birse” ve önemli olan ortak akılsa, ülke ve vatandaşlarımızın menfaati gözetilerek, -iktidarı ve muhalefeti ile- yasaların ortak çıkarılması gerekmez mi?
TBMM Genel Kurulu’nda yasaların kabul ediliş şekli, bilemiyorum, bana biraz tuhaf geliyor. Sizce doğru mu?