EBS'nin Ak Partiye Verdiği Büyük Zarar!

~~1992 yılında merhum Akif İnan tarafından kurulan Eğitim Bir Sen 2001 yılında memurlara sendika kurma hakkı tanınınca tüzel kişiliğine diğer sendikalarla birlikte kavuştu. 2003 yılında 18 bin üyesi bulunan sendika AKP iktidarı ve müthiş devlet desteğiyle üye sayısını 2014 sonunda 280 bine çıkarmıştır.

O çok eleştirilen rahmetli Evecit başbakanlığındaki koalisyon döneminde çıkarılan yönetici atama sınavı AKP döneminde de epey bir süre devam etti. Gerçi 2007 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik döneminde 4 sayfalık ucube bir yönetmelikle sınav kaldırılmıştı ancak Danıştay bu yönetmeliği iptal etmişti.

Doğrusu Eğitim Bir Sen uzunca bir süre MEB’ nüfuz edemedi. İl milli eğitim müdürleri ve ilçe milli eğitim müdürleri 2013 sonuna kadar devlet memurluğu duruşunu mümkün olduğunca korudular. 2013 sonuna kadar görevde bulunan il ve ilçe milli eğitim müdürleri ‘AKP döneminde atanma’ ile ‘AKP’nin atadığı’ müdür olma arasındaki çizgiyi mümkün olduğunca korudular. Parti memuru değil devlet memuru olmak için ciddi bir duruş gösterdiler.

Eğitim Bir Sen o zamanlarda da devlete sızarak herkesi atama, her şeyde söz sahibi olma amacındaydı ama o zamanlar hala devlet geleneği ve mevzuat etkiliydi.

Ne olduysa 2013 Aralığının 17’sinden sonra oldu. 17/25 yolsuzluk iddiaları ortaya çıktı ve bu iddialarla ilgili olarak yürütülen soruşturmaya iktidar ‘paralel’ savunmasıyla karşı koydu. Ortaya bir düşman çıkmıştı. EBS yetkilileri bunu bir fırsata çevirmekte gecikmediler.

Bana 2013 Aralığından önce cemaatin düzenlediği yurt içi/yurt dışı gezi ve etkinliklere katılmamış tek bir EBS yöneticisi gösteremezsiniz. Ancak EBS’liler en yakınındaki arkadaşlarını bile derhal sattılar ve onlara ‘kan düşmanı’ muamelesi yaptılar. Paralele hakaret etmek ve ‘paralelci’ olarak isimlendirilen cemaat mensubu kişi ve kurumlara zulmetmek konusunda yarışır oldular.

Nitekim EBS’nin MEB’i ‘ele geçirme’ konusunda münbit zemin artık hazırdı. Dönemin EBS başkanı Ahmet Gündoğdu İstanbul’daki Fetih Gecesinde dönemin başbakanı Sayın Erdoğan’a ‘Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri bizim arkadaşları atamıyor’ şeklinde serzenişte bulundu. Sayın Erdoğan derhal Sayın Avcı’ya talimat verdi ve EBS’lilerin MEB’i istilasının önü açıldı.

Merkez teşkilatına, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine yağmur gibi EBS’li yağmaya başladı. Bunların tecrübelerine, birikimlerine hatta atanma şartları olup olmadığına bakılmadı. Tek bakılan şey şuydu: Cemaate yeteri kadar hakaret etmiş mi ve iktidara kayıtsız şartsız biat etmiş mi?

Arkasından EBS’nin talep ve baskısıyla 6528 sayılı kanun çıktı ve bu kanunla bakanlık müfettişlerine, merkez şube müdürlerine, il milli eğitim müdür yardımcılarına, ilçe milli eğitim müdürlerine ve tüm eğitim kurumu yöneticilerine müthiş haksızlıklar yapıldı.

Bakanlık müfettişlerinin tüm ayrıcalıkları ortadan kaldırıldı ve maarif müfettişliği adı altında ilköğretim müfettişleriyle eşitlendiler.

Merkez şube müdürleri, taşra şube müdürlerinden daha alt pozisyonla eğitim uzmanı yapıldı ve mali hakları da gasp edildi.

İl milli eğitim müdürleri ve ilçe milli eğitim müdürleri yine görevlerinden alınarak eğitim uzmanı yapıldılar ve mali hakları gasp edildi.

Tüm bunların müsebbibi Eğitim Bir Sen’dir.

Bu uygulamalarda yaklaşık 100 bin kişi mağdur edildi, dışlandı, ötekileştirildi, muhalif olmaya itildi, paralel yaftasıyla toplumun önüne atıldı. Aileleriyle birlikte yaklaşık 300-500 bini bulan bir kitleden bahsediyoruz. Doğrusu bunların tamamına yakını EBS yüzünden AKP’ye oy vermedi.

Sırf kendi muhteris üyelerine koltuk peşkeş çekmek uğruna yüz binlerce kişi küstürüldü.

Üstelik siz bakmayın EBS’nin üye sayısının 300 bin civarında olduğuna, bunların çoğu tehdit veya beklentiye sokularak üye yapılan kişilerdir. Bu üyelerin en az yarısı EBS’nin uygulamaları yüzünden iktidardan soğumuştur.

EBS yöneticilerinin kibirli ve tepeden bakan tavırları kendilerince temsil ettikleri iktidarı da yüz binler önünde sevimsizleştirmiştir.

ÖZET

AKP’nin yaptığı en büyük hata EBS’nin dümen suyuna girmek olmuştur. Hazır ciddi bir halk desteğini arkana almışsın. Üç beş sırnaşık EBS’li yüzünden geniş yığınları neden küstürüyorsun? Bırak başkaları da seni destekleyebilsin, herkesi kucakla. Ama olmadı işte. EBS’liler MEB’i ahtapot gibi sarınca diğer herkes doğal olarak AKP’nin de uzağında kalmış oldu.

Bundan sonra neler yapılabilir?

Kurulacak koalisyonda AKP olur mu olmaz mı bilemiyorum. Ancak her ahvalde haksız yere göreve gelen tüm taşra yöneticileri ve eğitim kurumu yöneticileri görevden alınmalıdır. Liyakat esaslı ve objektif kriterlerle atama mevzuatı hazırlanmalı ve tüm Türkiye insanları yeniden ülkelerine aidiyet duygusu kazanmalıdır.

Son söz: AKP EBS’den çektiğini kimseden çekmemiştir!

Müstakim KORKMAZ

personelmebhaber.net