İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Mezunları Darul Ziyafede Buluştu

 

Türk Eğitimine çok değerli ve başarı eğitimciler kazandıran yüksek öğretimin efsane ismi İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü mezunlardan Türk Miiliyetçiliğine gönül vermiş olanlar hasret giderdi.

Yazarımız Mehmet Arslanın'da mezun olduğu bu okulun mezun öğrencileri çoğunlukla İstanbul olmak üzere Türkiyenin çeşitli illerinde bir araya geliyorlar.

İftara katılan yazarımız Mehmet Arslan anlatıyor:

"İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü mezunları olarak geleneksel hale getirdiğimiz iftarlarımızın sonuncusu Tarihi mekan olan Süleymaniye Daarul Ziyafe'de Asım Çelik ve Ahmet Aktan Beyin koordinatörlüğünde  yaptık...

İl dışından da katılımın olduğu  70 yakın Atatürk Eğitim Mezunları İstanbul Süleymeniyede bulunan tarihi mekan Darul Ziyafe de bir araya geldik.  Erken gelen arkadaşlar  yemekten önce tarihi mekanın bahçesinde hasret giderip fotoğraf çektirdiler...

Yemekten sonraki çay faslıyla yapılan ikili sohbetlerin ardından yıllarca görüşemeyenlerinde olduğu varsayılarak herkes kendini tanıttı....

Toplanan  mezunlar aşağıdaki kararlarda mutabık kaldılar:

Daha sonra yine geleneksel olarak bir ilde toplanmaya karar alan mezunlar bu seferde sonbaharda büyük ihtimalle Eylül ayının belirlenecek  bir gününde "Akçayda" toplanmaya;

Amasyaya ve Alanya'ya oradaki arkadaşlarımızı ziyaret etmek ve onların rehberliğinde turistik yerleri gezip görmek için mezunlar olarak gezi düzenlemeye karar alındı.

Atatürk Eğitim Enstitüsü miezunlarının birliğini bütünlüğüne vurgu yapıldı... Ne olursa olsun Atatürk Eğitimli Ülkücüler birbirine karşı 42 sene önce kurulan kardeşlik bağlarının bozulmamasına özen göstereceklerine dair karar alındı. Kimsenin darıltılmaması için çok daha dikkatli olunmasına vurgu yapıldı.

Daha sonra mezunlarımızdan Niyazkar mahlasıyla şiirler yazan şair Köksal Cengiz Beyden aşağıdaki şiiri kendi sesinden dinledik..

 

GELİN CANLAR BİR OLALIM!

Rabb’im birliğine zeval vermesin!

Ne dil kalır, ne din kalır bölende…

Düşmanların hiç gün yüzü görmesin!

Fırsat verme bağrımızı delende…

Bizi sevmiş, kul eylemiş Yaradan,

Habib’ine teslim etmiş sıradan,

Hikmet ile ayır akı, karadan,

Tefekkürle deryalara dalanda…

Kur’an ve Sünnet’in hadimi ceddin,

Alperenleriydi nice serhaddin.

Aş nice surları, aşmadan haddin!

Bir gün sana cenkte sıra gelende…

Sendedir imânın kâmili, hası,

Zikrinle silinsin günahın pası.

Çağır imdadına Hızır, İlyas’ı,

Ne ki bir zor ile darda kalanda…

Küskünler barışsın, canlar birleşsin,

Ümit fidanları aşkla gürleşsin,

Gönlümüzde muhabbetler yerleşsin,

Ruhumuzdan gam, kederi alanda...

İnançlı yüreğe şüpheyi sokma!

Yaptığın bir hayrı hiç başa kakma!

Ömrün kazancını mahvedip, yıkma!

Nefsin can özüne benlik salanda…

Hak ve hakikatle bir olsun işin,

Helal kazanç ile ballandır aşın,

Nevbahara dönsün, zemheri kışın,

Mazlumlar kurtulup, huzur bulanda…

Kuvvetlendir milli birlik bağını!

İmrendir kendine, hasım çağını!

İndirme göklerden Al Bayrağını!

Ezan sesi ruhumuza dolanda…

Ecdadın kanıyla sulamış yurdu,

Huzurla yaşamış kuşuyla, kurdu,

Milyonlar sefere hazır bir ordu,

Kös vurulup, nakkareler çalanda…

İki asır ben bu dertle yanarım,

İlletimi azdırmayın, kanarım.

Çağlayarak aksın sevgi pınarım,

Can canana kavuşanda, gülende…

Dağların bir güzel, gölün bir güzel!*

Bülbülün bir güzel, gülün bir güzel!

Zeybek, Horon, Bar’da, hâlin bir güzel!

Davullar çalınıp toylar olanda…

Bir yanda Sakarya, bir yanda Fırat,

Köroğlu seslense, şahlanır kırat!

Âşıklar doyunca almaz mı murat?

Ebedi vuslata karar kılanda…

Nebi’ler diyarı Anadolu’muz,

İki Halife’den sufi kolumuz,

Eyüp’çe sabreder dertli kulumuz,

Tevekkül eyleyip Hakk’ı bilende…

Resul’ün Hadis’i, Sahabe izi,

Çağırır mümince birliğe bizi,

Türk’e kardeş Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i,

Şehit olur Allah için ölende…

Yesevi dedenin ırmağına koş!

Mevlana’yla durul, Yunus ile coş!

Manevi makamlar asla kalmaz boş!

Tanırsın onları hüznün silende…

Gel Niyazkâr çok eyleme kelâmı!

Dosttan esirgeme Yüce selâmı!

Huzur mu dilersin, yoksa bela mı?

Uhuvvetle biter kahrın, çilen de.

                             (Niyazkâr)

Şiirin bitiminden sonra kalanlarla tarihi mekanın bahçesinde tekrar  toplu hatıra fotoğrafları  çekiminin ardında vedalaşarak dağıldık..."  dedi.

Kamudannethaber.com