TES Kocaeli 1 Nolu Şube Hukuksuzluğa Karşı Yürüdü

           Türk Eğitim- Sen Kocaeli 1 Nolu şube başkanı Yaşar Şanlı sendikaların yetki mücadelesinde bütün baskı yıldırma ve görevden alma çalışmalarına rağmen hükümet destekli sendikaya 528 fark atarak büyük darbe vurmuştur.

            Şube Başkanı Şanlı Ağustos ayında da sırf Türk Eğitim-Sen üyesi olduğu için ilçe milli eğitim müdürlüklerince görev süresi uzatılmayan okul müdürlerini haklarını hukuki yolan aramıştır. Yaptığı suç duyurusunda birçok ilçe milli eğitim müdürü ve şube müdürleri yargılanmaktadır.

            TES Kocaeli 1 Nolu Şube Eğitimcileri mahkeme kararına rağmen Milli Eğitim'in okul müdürlerinin geri alınmamasını temsili kelleleri koltuklarının altına alarak yaptıkları yürüyüşle protesto etti.

              Milli Eğitim Bakanlığı, geçtiğimiz yıl müdür atama ve belirleme yönetmeliğinde değişiklik yaparak 75 puanın altında kaldığını söylediği müdürleri görevlerinden almıştı. Görevden alınan müdürler ise hukuk mücadelesi başlatmış ve birçoğu iade davasını kazanmıştı. Ancak Kocaeli İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün mahkeme kararlarına da uymaması eğitimcileri isyan ettirdi. Türk Eğitim-Sen üyeleri, mahkeme kararına rağmen Milli Eğitim'in okul müdürlerinin geri alınmamasını temsili kelleleri koltuklarının altına alarak yaptıkları yürüyüşle protesto etti.

              Türk Eğitim-Sen Kocaeli 1 Nolu Şube Başkanı Yaşar Şanlı halkın büyük ilgi gösterdiği  Yürüyüşün sonunda aşağıdaki basın açıklamasını yapmıştır.

              Akıl almaz, yüzler gülmez; feleğin her türlü cefasını toplayıp geldiği bir dönemden geçiyoruz. “Adaletin bu mu dünya!” dedirten binlerce trajedinin ulu ortasında ve zulüm sağanak yağışları altında tir tir üşüyoruz. Menfaatperestlik ve tamahkârlık aşkına, mülkün temeline adaletin nasıl gömüldüğüne şahit oluyoruz.

             Dindarlığından dolayı baskı ve zulüm altında ezilmişliğin ve ötekileştirilmişliğin hikâyelerini anlata anlata iktidara gelenlerin, maalesef ne kadar dini dar olduklarını vahametle izliyoruz.

 Yaradan’ın “Allah size mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor.” Ayetini ya hiç duymadıklarını ya da duymanın sorumluluğundan kaçtıklarını ilimizde ve ülkemizde yaşanan hukuki ve idari kıyımlardan anlıyoruz.

 Değerli arkadaşlar,

               Bir ülke düşünün ki burada adalet; kimi zaman illere göre, kimi zaman hâkimlere göre, kimi zaman mahkemelerin 1. ya da 2.’sine göre, kimi zaman ise yargılananlara göre farklı tecelli etsin. Bir düzen düşünün ki; vatandaşların dertlerini anlatma ve haklarını arama noktasında tek güvencesi olan mahkemelerin verdiği kararlar idari ve mülki amirler tarafından uygulanmasın.

 Bu nasıl bir demdir, bu nasıl bir düzendir! Mahkeme kararıyla geri dönen bir öğretmeni, hemen bir gün sonra başka bir okula tekrar sürmenin iyi niyeti ve yönetim ciddiyeti neresindedir?

             Mahkemelerce mesnetsiz ve soyut delillere dayandırıldığı için görevden alınmaları haksız ve usulsüz bulunan ilimizde ve ülkemizde binlerce okul müdürünün hala görevine iade edilmemiş olması karşısında başvuracağımız son çare nedir, gideceğimiz son merci neresidir?

              Bu okul müdürlerinin kazanması muhakkak tazminat davaları vesilesiyle, devletin tarihin en büyük tazminat ödemeleriyle karşı karşıya kalacak olmasının hesabını kim verecek, diyetini kim ödeyecek?

              Evet, dağa mı çıkalım? Sokaklara mı düşelim ya da yer altına mı inelim? Hukukun böylesi katledildiği bir ülkenin keyfi, siyasi ve sendikal zulümlerine maruz bırakılanları olarak adliyelerin ya da Milli Eğitimlerin önünde açlık grevine mi başlayalım?

            “ Bir hukuk düzeni, güçsüzleri koruduğu ölçüde adaletli olabilir.” der Aristoteles. “Devletin dini adalettir ve dinin devleti hürriyettir.” der Hz. Ali.

              Bir elinde kılıç, diğer elinde adalet terazisi ve gözleri bağlı adalet tanrıçası Justitia figürünü bütün adliye binalarına asmakla adalet sağlanmaz. O adalet terazinin doğru tartmasıyla, o kılıcın adaletin hükümlerini uygulayanların güvenliğini muhafazasını güçlü bir şekilde sağlamasıyla ve tüm bunların gözleri bağlı olacak kadar vicdani bir duyarlılıkla olmasıyla adalet ortaya çıkar.

              “Benim hakkımı koruyan bir adalet ve düştüğümde elimden tutan bir devlet var.” Duygu ve düşüncesini adeta iman eder gibi her vatandaşınızın diline ve kalbine şeksiz şüphesiz nakşedebilmişseniz adilsinizdir, Allah’a ve vicdanınıza karşı görev ve sorumluluğunuzdan eminsinizdir.

 Buradan sesleniyoruz:

            Bir an evvel kendinize gelin ve çürüyen toplumsal dokumuzu, zihnimizde ve yüreklerimizde güvenirliğini yitirmiş adalet duygumuzu bize geri verin. Bırakın artık Hz. Ömer adaletinin lafazanlığını. Adaleti kendi öz oğluna bile uygulama konusunda iradesini ortaya koyan Ömer olun.

 Ömer olmayacaksınız, bari Hz. Peygamber’in zulüm gören ashabının canını ve inancını emanet ederek gönderdiği Hıristiyan; ama adil Necaşi olun.

                 Birkaç gün sonra büyük şölenlerle siyasi şova dönüştürerek kutlayacağınız İstanbul’un Fethi’nden size düşen ibretlik sahne, bir Rum vatandaşın şikâyeti üzerine Koca Cihan Sultanı Fatih Sultan Mehmet’i mahkûm eden Kadı Hızır Çelebi’nin dik ve onurlu duruşu, adaletin inşa ve icrası noktasında kelle koltukta mücadelesidir.

                  Tüm vatandaşların hak ve hukuk gözeticisi olarak taşıdığınız vebalin, sonrasında sizi bekleyen büyük hesabın kafanızı kuma ya da dolarlara gömmekle yakanızdan düşeceğinizi de sakın zannetmeyin.

                Her hakkın ve zulmün hesabının dünyada Türk Eğitim Sen, Ahirette ise Yüce Yaradan tarafından teker teker sorulacağını sakın ola ki hatırınızdan çıkarmayın.

 Bu vesileyle, sizleri, “İster kendinizin aleyhinde olsun, istese anne babanızın aleyhinde olsun yine de adaletten ve doğruluktan ayrılmayın.” İlahi mesajına havale ediyor ve Şarkışlalı Aşık Serdari’nin şu tarihi serzenişleriyle sözlerime son vermek istiyorum:

Nesini şöyleyim canım efendim

 Gayrı düzen tutmaz telimiz bizim

 Arzuhal etsem de deftere  sığmaz                                                                                                                    Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim  

  

Serdarı halimiz böyle n'olacak.

 Kısa çöp uzundan hakkın alacak.

 Mamurlar yıkılıp viran olacak.

 Akıbet dağılır ilimiz bizim

 

                  Yaşar Şanlı

                 Şube Başkanı

kamudannethaber.com