Hüseyin Nihal Atsız'ın yargılandığı salona sığmayan gençler, Ulus Meydanı'na doğru yürüyüşe geçti. İktidar, zor kullanarak ancak durdurabildi. Demokratik bir başkaldırı anlamını taşıyan olay, zamanla kitleler arasında yayılarak Türkçülük Bayramı adını aldı...

"Biz Türk'üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız."Nihal Atsız dönemin Başbakanı Şükrü Saracoğlu'na Orhun Dergisi'nde 1 Mart 1944'te ve yine bir ay sonra 1 Nisan 1944'te olmak üzere iki açık mektup kaleme alır. Bu mektuplarda Başbakan'a komünizmle ilgili şikayet ve uyarıda bulunur. Şikayet edilenlerin arasında Ahmed Cevad Emre, Sabahattin Ali, Sadrettin Celal Antel ve Hasan Âli Yücel de vardır.Hüseyin Nihal Atsız'ın, Sabahattin Ali tarafından mahkemeye verilir. 26 Nisan 1944'te Ankara'da başlayan ilk mahkeme, dönemin gençleri tarafından hınca hınç doldurulur. Mahkeme, 3 Mayıs 1944'e ertelenir.
Tarihte 3 Mayıs Olayları adıyla anılan olaylar H. Nihal Atsız'ın, hakkında açılan dava için Ankara'ya geldiği sırada başlar.

H. Nihal Atsız da aynı gün duruşmadan çıktıktan sonra polis tarafından gözaltına alınır. Üsteğmen olarak gösterilere katılıp gözaltına alınan Alpaslan Türkeş, daha sonra olayı, "3 Mayıs günü heyecanla sokağa fırlayan gençler kıyasıya dövüldüler" diyecektir.3 Mayıs'ın ilk yıldönümü 1945 senesinde o sıralarda Tophane'deki Askerî Cezaevinde tutuklu bulunan bir grup Türkçü tarafından örtüsüz bir masa etrafında yapılan bir toplantı ile anıldı. Daha sonraki yıllarda ise çeşitli törenlerle kutlanıp, Türk milliyetçilerinin bir geleneği Türkçülük Bayramı oluştu.
