Bir takım kanuni boşluklardan yararlanıp kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak
suretiyle adeta gayrimenkul mafyası oluşturarak kamunun malına haksız yere el
koymak ve yalan beyanlarla bunları haksızca ele geçirmek haramdır, zulümdür.
Adeta iki yıldan beri mücadelesini vermekte olduğumuz Kuşadası’nda bulunan TOKİ
arazisine sendikacıların kooperatif adının masumiyeti altında amacı dışında yaptırmakta
oldukları muhteşem deniz manzaralı lüks villaların hukukla, kanunla, ahlakla ve vicdanla
bağdaşmadığını bu defa da Diyanet İşleri Başkanlığımızın değerli hoca efendileri bugün
tüm Türkiye’de hutbelerden haykıracaklardır.
Akif İnan Hocamızın bizlere bir dava hareketi olarak emanet bıraktığı bu sendikayı
zenginleşme aparatına dönüştüren bir avuç rantiyecinin, ellerini başlarının arasına koyup
bugünkü hutbeyi çok daha dikkatli dinlemelerini tavsiye ediyoruz. Hutbe bitiminde de bir
basın açıklaması yaparak istifa etmelerini 1 milyon 150 bin Memur-Sen Ailesi ve 86 milyon
vatandaşımız adına bekliyoruz.
Diyanet İşleri Başkanlığımızın Bugünkü Cuma Hutbesinin Özeti:
Kimi zaman görsel ve yazılı yayın organlarında gündeme gelen, kimi zaman dijital
mecralarda dillendirilen, kimi zaman da insanlar arasında sohbet konusu olarak geçen
kamu hakkı ihlallerini ve yüce dinimiz İslam’ın bu konuya bakışını bugün bir kez daha
hatırlayalım.
Kamu malı ise; topyekûn bir milletin ortak menfaat alanıdır. Hiç kimse bu mallar üzerinde
şahsi ve keyfi bir tasarrufta bulunamaz. Kamu malı; sadece hayatta olanların değil, henüz
doğmamış çocukların, tüyü bitmemiş yetimlerin, bütün muhtaçların, garip gurebanın da
hakkıdır. Kur’an-ı Kerim’de ‘Gulûl’ olarak isimlendirilen hazine, kamu, belediye, vakıf ve
dernek mallarına el uzatmak; insanı dünyada zillete, ahirette büyük bir azaba sürükleyen
ağır bir vebal, büyük bir günahtır. Nitekim Yüce Rabbimiz, “…Kim, kamu malına ihanet
ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir...”
buyurmaktadır.
Hazineye, vakıflara, derneklere, kamu kurum ve kuruluşlarına ait menkul veya
gayrimenkulleri zimmete geçirmek, işgal etmek ya da vasıflarını değiştirerek gayr-i meşru
kazanç sağlamak ateşten bir korla karnı doldurmaktır. Bu hususta Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in
uyarısı gayet açıktır: “Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa,
kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.”
Bir takım kanuni boşluklardan yararlanıp kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak
suretiyle adeta gayrimenkul mafyası oluşturarak kamunun malına haksız yere el koymak
ve yalan beyanlarla bunları haksızca ele geçirmek haramdır, zulümdür.
Hutbemi, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu uyarısı ile bitiriyorum: “Kamu malından haksız
kazanç sağlayanlar için kıyamet günü ancak cehennem azabı vardır.” https://www.facebook.com/ share/v/1few5DT9xt/?mibextid= wwXIfrYıldırım Demirci
suretiyle adeta gayrimenkul mafyası oluşturarak kamunun malına haksız yere el
koymak ve yalan beyanlarla bunları haksızca ele geçirmek haramdır, zulümdür.
Adeta iki yıldan beri mücadelesini vermekte olduğumuz Kuşadası’nda bulunan TOKİ
arazisine sendikacıların kooperatif adının masumiyeti altında amacı dışında yaptırmakta
oldukları muhteşem deniz manzaralı lüks villaların hukukla, kanunla, ahlakla ve vicdanla
bağdaşmadığını bu defa da Diyanet İşleri Başkanlığımızın değerli hoca efendileri bugün
tüm Türkiye’de hutbelerden haykıracaklardır.
Akif İnan Hocamızın bizlere bir dava hareketi olarak emanet bıraktığı bu sendikayı
zenginleşme aparatına dönüştüren bir avuç rantiyecinin, ellerini başlarının arasına koyup
bugünkü hutbeyi çok daha dikkatli dinlemelerini tavsiye ediyoruz. Hutbe bitiminde de bir
basın açıklaması yaparak istifa etmelerini 1 milyon 150 bin Memur-Sen Ailesi ve 86 milyon
vatandaşımız adına bekliyoruz.
Diyanet İşleri Başkanlığımızın Bugünkü Cuma Hutbesinin Özeti:
Kimi zaman görsel ve yazılı yayın organlarında gündeme gelen, kimi zaman dijital
mecralarda dillendirilen, kimi zaman da insanlar arasında sohbet konusu olarak geçen
kamu hakkı ihlallerini ve yüce dinimiz İslam’ın bu konuya bakışını bugün bir kez daha
hatırlayalım.
Kamu malı ise; topyekûn bir milletin ortak menfaat alanıdır. Hiç kimse bu mallar üzerinde
şahsi ve keyfi bir tasarrufta bulunamaz. Kamu malı; sadece hayatta olanların değil, henüz
doğmamış çocukların, tüyü bitmemiş yetimlerin, bütün muhtaçların, garip gurebanın da
hakkıdır. Kur’an-ı Kerim’de ‘Gulûl’ olarak isimlendirilen hazine, kamu, belediye, vakıf ve
dernek mallarına el uzatmak; insanı dünyada zillete, ahirette büyük bir azaba sürükleyen
ağır bir vebal, büyük bir günahtır. Nitekim Yüce Rabbimiz, “…Kim, kamu malına ihanet
ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir...”
buyurmaktadır.
Hazineye, vakıflara, derneklere, kamu kurum ve kuruluşlarına ait menkul veya
gayrimenkulleri zimmete geçirmek, işgal etmek ya da vasıflarını değiştirerek gayr-i meşru
kazanç sağlamak ateşten bir korla karnı doldurmaktır. Bu hususta Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in
uyarısı gayet açıktır: “Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa,
kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.”
Bir takım kanuni boşluklardan yararlanıp kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak
suretiyle adeta gayrimenkul mafyası oluşturarak kamunun malına haksız yere el koymak
ve yalan beyanlarla bunları haksızca ele geçirmek haramdır, zulümdür.
Hutbemi, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu uyarısı ile bitiriyorum: “Kamu malından haksız
kazanç sağlayanlar için kıyamet günü ancak cehennem azabı vardır.” https://www.facebook.com/