Eski zamanlarda Gagauzlarda evliliğinin çoğu durumda karşılıklı sevgiye dayanan romantik bir olay değil, öncelikle ekonomik bir eylem olduğunu, ebeveynler tarafından çocuklarının görüşlerini dikkate almadan ve «daha sonra sever» ilkesine dayanarak yapılan ekonomik bir işlem olduğunu biliyor muydunuz?Yaşlılar, geçmişin unutulmuş geleneklerini hatırlar ve bugün bize anlatmaktan mutluluk duyarlar. Onların hikayeleri sayesinde atalarımızın, büyükanne ve büyükbabalarımızın aile hikayelerine yeni bir gözle bakabiliyoruz.
Eski zamanlarda Gagauzlarda ‘kız kaçırma’ gibi bir evlilik şekli oldukça yaygındı. Kaçırılan gelinlere «kaçkın» ve ya «kaçak» denirdi. Genellikle damadın akrabaları, komşuları ve tanıdıkları tarafından kınanırlardı.Çağdaşlarımızdan çok azı kaçırmanın farklı türlerinin var olduğunu biliyor. Gelin ve akrabaları için en cüretkâr ve en utanç verici olarak kabul edilen zorla kaçırma dışında iki tür daha vardı. Biri, gelinin rızasıyla «kaçırma» ve diğeri‘sahte kaçırma’ diye bileceyimiz gelinin ve ailesinin rızasıyla olan kaçırmadır.İşin en ilginc tarafı, aslında bir skandal gibi görünen bu eylemin bile haklı ve geçerli gerekçelerin olmasıdır. İzin verilen gerekçelerden biri, evlilikte öncelik sırasına sıkı sıkıya uyulmasıydı. Ailede evlenmemiş bir ağabey ya da evlenmemiş bir abla varsa, küçük kız kardeş ancak kaçırılmaya rıza göstererek evlenebilirdi. Kızın boyle bir hareketi onu yıllarca affetmeyecek olan ebeveynlerinin gazabına uğramasına ve çeyizinden mahrum kalmasına ve ona hiçbir maddi destek vermemesine neden olabilirdi.Bir kızın rızasıyla kaçırılması, ailesi tarafından kendisi için seçilen adayla değil, sevdiği kişiyle evlenmesinin tek yoluydu. Kızların zorla kaçırılması son derece nadir görülen bir olaydı.En yaygın evlilik biçimi, ailenin dünürlük için harcanan masraflarından kaçınmasını sağlayan fiktif kaçırmaydı.S.Kuroglo ve M.Filimonova «Gagauz kadınının geçmişi ve bugünü» (1976) adlı broşürlerinde, Gagauzların zor yaşam koşullarından bahsederken, geçen yüzyılda Gagauzlar arasında gelini satın alma bir evlilik türünün var olduğunu da yazıyorlar. Yakın geçmişe kadar süregelen, gelinin ebeveynlerinin dünürcülük sürecinde kararlaştırılan belirli bir miktarı (boba hakı) ödemesi geleneği bunu desteklemektedir.
Gagavuzlar arasında erken evlilikler çok yaygındı. Kızların 16-17 yaşlarında evlenmeleri normal sayılıyordu.Bu durum aynı sosyo-ekonomik faydalarla açıklanıyordu, çünkü gelin evlilik yoluyla elde edilen ek bir işgücü olarak görülüyordu. Erkek çocukların genellikle 18-19 yaşlarında evlendiriliyordu. Ebeveynler oğullarını askere alınmadan önce evlendirmeye çalışıyordu, böylece evde bir işçi daha oluyordu.Kızların başka köylerden tanımadıkları ya da hiç tanımadıkları erkeklerle evlendirilmeleri de sık rastlanan bir durumdu. Görgü tanıklarının söylediğine göre, tamamen ekonomik nedenlerle, ebeveynlerin kızlarını kendilerinden çok daha yaşlı erkeklerle evlendirmeleri nadir görülen bir durum değildi.Gagauz kadınının güçsüz konumu pek çok evlilik törenine ve geleneğine yansımıştır. Bunlardan biri bugün hala varlığını sürdürmektedir. Damat gelini baba evinden almaya geldiğinde, baba kızını ona teslim ederken şöyle der: «Şimdiye kadar ben onun efendisiydim, bundan sonra sen onun efendisisin. Adil olmak gerekirse, modern ebeveynlerin bu tür geleneklere bağlı kalmayabileceğini belirtmek gerekir, ancak ataerkil ailelerde günümüzde bile buna sıkı sıkıya uyulmaktadır. Her halükarda, benim düğünümde ve kız kardeşlerimin düğünlerinde, babamız müstakbel damatlarına teslim ederken durum böyleydi.Artık unutulmaya yüz tutmuş ritüellerden biri de damadın ebeveynlerinin ve akrabalarının ayaklarının yıkanmasıydı. Düğünden sonraki bir ay boyunca gelin, kocasının evindeki gencinden yaşlısına herkesin elini öperek yeni ailesinin üyelerine tam teslimiyetini ve boyun eğişini ifade ederdi.Eski çağlardaki zorunlu düğün prosedürlerinden biri olan gelin bakireliğinin doğrulanmasıdır «Modası geçmiş» vahşiliklerden biri olarak sınıflandırılabilir. Belgesel kaynaklarda bu durum şu şekilde ifade edilmektedir: «…yeni evliler düğün annesi tarafından özel bir odaya götürülür. Sağdıç kapının altında durur, bir elinde tabanca, diğer elinde kırbaç vardır. Bir süre sonra bir silah sesi duyulursa, bu gelinin bakire olduğu ve evliliğin mutlu olacağı anlamına gelir. Bakire gelinin gece gömleği ters çevrilmiş bir kalburun üzerine katlanır ve bunu tüm düğündekilere dans ederek gösterilir. Ters durumlarda sağdıcın elindeki kırbaç, çeşitli işkencelerle sadakatsiz karısından eski ilişkisinin sırrını hemen öğrenen bir koca ve despot olan damada gider» (K. Malay, » Çok-Maydan, Bender kazası», Kişinev Eparhial dökümanları, 1875). Yazarın da belirttiği gibi, bu gibi durumlarda düğünün ertesi günü talihsiz genç kadının boynuna bir boyunduruk geçirilir, bir arabaya koşulur ve gömlekle köyün sokaklarında dolaştırılarak kırbaçlanırdı.Modern Gagauz düğünlerinde, gelinin bakireliğini simgeleyen ve belirli bir renge boyanmış bir içecek olan «kırmızı rakı» ikram etme geleneği korunmuştur. Buna göre, kırmızı rakı düğünün sonunda dökülür ve konuklar bu içkiyi tatarak bahşiş veriyorlar. Bu ritüelin geleneğe bir saygı duruşu olduğu söylenebilir.Yazar: Nata Çebotari. Çeviri: Güllü KaranfilPreview: Yeni evliler Etuliya geçen yüzyılın farklı yıllarında. Müzeden fotoğraf, yönetmen Sofia Panchevahttps://laf.md/2023/05/18/unutulmus-gelenekler-gagauzlar-neden-kiz-kaciriyordu/?fbclid=IwAR2WjD6o5YrleygT_7tuZi69VRspQXKmEeAubd6h9DA0Lv7jRnEQAlxFo9o