Üsküdar’da Umay Kırtasiye isimli işyerinin sahibi Ömer Kılıç Beyle Kamudannethaber olarak yapılan görüşmelerde kırtasiye perakende esnafı olarak çok büyük sıkıntılar yaşadıklarını ifade etti. Ömer Kılıç aynı zamanda Zafer Partisinin de Üsküdar İlçe Başkanlığını da yürüttüğünü ifade etti.
Umay Kırtasiyesinin sahibi Ömer Kılıç çok eskiden beri kırtasiyecilik yaptığını ve o zamanki esnaflığın çok daha değerli ve ekonomik bakımdan iyi olduğunu söyledi. Kılıç, konuşmasında; “ 2002 AKP iktidarı başlayınca okul kitaplarının bakanlık tarafından dağıtılmaya başlanınca işlerimiz bıçak gibi kesilmeye başladı. Gerçi kitaplardaki kar oranımız düşüktü ama veli ya da öğrenci okul kitaplarını almak için dükkana gelince diğer kırtasiye ihtiyaçlarını da alıp gidiyordu. Yani kâr payı az olan kitapların satışı yanında ek satışlara da vesile oluyordu. Bu sebeple hem dükkanın her türlü giderlerini, hem çoluk çocuğumuzun her türlü ihtiyaçlarını hem de evimize ait her türlü giderleri karşıladığımız gibi cebimizde de bize yetecek kadar paramız oluyordu.
AKP Hükümeti gelince bakanlık vasıtasıyla kitaplar okullara dağıtılmaya başlanınca öğrenci ve veliler diğer kırtasiye ihtiyaçlarını da zincir marketlerden sağlamaya başladılar. Bu sebeple birden bire bıçak gibi kesildi. Dükkan kiralarını bile ödeyemez hale gelmiştik. Üsküdar İmam Hatip Lisesi gibi kalabalık bir okulun tam da karşısında olan kırtasiye dükkanımı bırakmak zorunda kaldım. Gerçi daha sonra öğrendiğime göre bakanlık kitapların okula gelmesi aşamasına kadar bir çok ihale yaparak dünya kadar para ödüyormuş. Şöyle ki: İlk ihale yayıncıların kitaplarının peşin parası ile alınan kitap ihalesi. İkinci ihale satın alınan bu kitapların bakanlığa getirilmesi ihalesi. Üçüncü ihale bu kitapların il il tasnif edilme ihalesi. Dördüncü ihale kitapların il müdürlüklerine gönderilmesi ihalesi. Beşinci ihale illerden ilçelere götürülme ihalesi, altıncı ihale ilçelerden okullara görülme ihalesi. Bir ara ise okullarda da öğrenciye dağıtmak için de insan çalıştırıldığını duymuştum. Halbuki bakanlık, okutacağı kitapları yayınlasa biz de o kitapları alsak, öğrencilerden artı hiçbir ücret talep etmeden öğrenci bizden alsa ve bakanlık kitabı alan öğrenci kadar bize parasını ödese devlet daha karlı olmaz mıydı. Hem hem bu kadar gereksiz ihale ve masraf bile olmayacaktı.
Bunun yanında Türkiye’nin en zenginlerinin çocukları da ücretsiz kitap alacak yarına yiyecek ekmek bulmakta sıkıntı çeken insanların çocukları da ücretsiz kitap alıyor. Özel okullara da ücretsiz kitap veriyor. Hem de devletin verdiği kitapları değil de kendilerinin hazırladığı veya anlaştığı başka yayınevlerinin kitaplarını çok yüksek fiyatlarla velileri almaya mecbur tutmalarına rağmen. Yani devletin verdiği ücretsiz kitaplar okutulmamasına rağmen özel okullara da dağıtılmasını yılarca anlayamadık. Hadi kitapları verdiniz tamam da, peki kitaplardan çok daha fazla para tutan diğer kırtasiye masraflarını fakir fukara nasıl karşılayacak ona çözüm yok! Halbuki devletin yardımında eşit değil de adaletin olması gereklidir. Devletin yardımı ekonomik sıkıntılar yaşayanları için olmalı idi. Ekonomik gücü olmayanların hem kitap, defter ve her türlü kırtasiye giderleri, hem de okul için forma ve okuldaki beslenme giderleri harcanan paraların 1/ 10 çok daha rahat karşılanırdı. Hem devletin parası çarçur edilmez hem de yardıma muhtaç öğrencilerimiz eğitim öğretimine noksansız devam edebilme imkanı olurdu.
Hükümetin yanlış ve verime dönük olmayan eğitim politikaları yüzünden iyi bildiğim ve uzmanı olduğum işim olan kırtasiyeciliği ekonomik olarak devam ettirmem mümkün olmadı. Çünkü geçimimi sağlamaya yetmiyordu. Yıllarca başka iş yapmak zorunda kaldım.
Üç dört yıldır benim çok sevdiğim ve mesleğim olan kırtasiyeciliğe yeniden döndüm. Döndüm ama artık başta zincir marketler olmak üzere, herkes kırtasiye malzemesi satmaya başladı. Zincir marketlerin hepsi yık boyunca kırtasiyenin her türlüsünü satmaya başladı. Zincir marketlerin sayısı çok olduğu için hepsi için ilk imalatçıdan alım yaptığında bizden kat kat daha ucuza alabilmektedir. Hem de nakliyesini de kendileri yaptıkları için malzeme fiyatlarından nakliye masrafı da düşülmektedir. Bizler ise mallarımızı dükkana gelen toptancıdan almak zorunda kalıyoruz. Hem toptancı karı, hem nakliye masrafı üstüne bindiğinde bize daha maliyetle geliyor. Üzerine makul kar payını koyduğumuzda zincir marketlerdeki fiyatlardan daha yüksek oluyor. Bu durum da bizim satışlarımızı büyük oranda etkilemektedir.
AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan bir beyanatında “biz alış veriş merkezlerini ve zincir marketlerini yerleşim merkezlerinin dışında tutacağız. Bu sebeple mahalle esnaflarımızı koruyacağız” demişti. Ama yapmadı. Zincir marketler kısa süreliğine kırtasiye malzemesin satılmasına izin veriliyordu ama şimdi bütün yıl satıyorlar. Kontrol yok. Kısaca her iş yeri kendi ticari kimliğine uygun malzeme satmalı. Zincir marketler market ürünleri, kırtasiye kırtasiye ürünleri, bakkal sadece bakkal ürünlerini, eczane eczane ürünleri satmalı. Bakkallarda bir ara ilaç falan satılmaya başlayınca eczacılar birlik olup buna karşı çıktılar. Bakkalların ilaç satışı yasaklandı…
Güzel, akılcı ve adaletli bir çözüm bekliyoruz. Bizim problemlerimize gösterdiğiniz ilgiden dolayı Kamudannethaber.com haber sitesine teşekkür ediyoruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
kamudannethaber.com