Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın 429.723 üye ile yetkiyi aldıklarını ilan etmiş.
Yetkiyi aldınız da eğitim çalışanları için ne yaptınız? Eğitim çalışanlarının mali haklarında, sosyal haklarında, özlük haklarında ne gibi kazanımlar sağladınız?
Ben söyleyeyim, eğitim çalışanlarını üç ayda bir alacağı 400 liralık Toplu Sözleşme İkramiyesinin hesabını yapar hale getirdiniz. Eğitim çalışanlarını sendikaya aidatı da dahil olan 400 liraya muhtaç ettiniz.
Yetkili sendika olmuşlar(mış), sendikalar üye sayılarını artırmışlar(mış) mış.mış…
Sanıyor musunuz ki 2022 sendika mutabakat dönemindeki üye artışlarının nedeni, eğitim çalışanlarının sendikalara olan inançlarından dolayı! Değil elbet. Sendika cephesi bu artışın sebebinin gayet farkında zaten.
Eğitim çalışanları cephesinin de sosyal medyada “Sendikaların üye sayılarındaki artışın en önemli sebebi sizce nedir?” sorusuyla nabzını yokladım. Anket verileri oldukça düşündürücü.
“Sendikaların güçlü hak mücadelesi yapması” diyen sadece “19” katılımcıya rastladım.
Evet 1654 katılımcıdan sadece 19 katılımcı sendikaların güçlü hak mücadelesi yaptığını düşünüyor.
Görülen o ki hak arama söz konusu olduğunda ”Hayalet Sendikacılık” anlayışı ile karşı karşıya, eğitim çalışanları.
1325 katılımcı ise üç ayda bir sendika üyelerine verilen “400 liralık Toplu Görüşme İkramiyesi”ni sebep olarak belirtmiş. 147 katılımcı da “idareci olabilmek için” demiş. 147 katılımcı “hepsini” sebep gösterirken, 21 katılımcı da” hiçbiri” demiş.
Demek ki sendikaların üye sayılarını artırmada keramet sendikalarda değil, sendika aidatı da dahil olan 400 liradaymış…Sendikalar bu tabloyu iyi okumalı.
6. Dönem Toplu Görüşmelerde eğitim çalışanlarının içinde bulunduğumuz ekonomik koşullar altında düşük maaşa mahkum edilmesi, enflasyona ezdirilmesi, masada yalnız bırakılması 400 liranın bile kazanç olarak görülmesine sebep olmuş!
Üzüntü verici…
Keşke sendikalar, Toplu Görüşmelerde, üç ayda bir sendika teşvik ücreti 400 lira için mücadele etmek yerine, günün koşullarına göre, insanca yaşayabilecek bir maaş zammı artışı için mücadele etseydi.
Keşke sendikalar, eğitim çalışanlarının yüksek motivasyonla daha verimli çalışabilmesi için özlük hakkı mücadelesi verseydi.
Keşke sendikalar, eğitim çalışanlarını kendilerini değerli hissettirecek sosyal hakları için mücadele verseydi.
Keşke sendikalar 6. Dönem Toplu Görüşmelerde “Hayalet Sendikacılık” yerine “Hakiki Sendikacılık” yapsalardı.
Muhtemel ki üye sayıları şimdikinden çok daha fazla olurdu. Ve sendikacılığa 400 liranın gölgesi düşmezdi. Eğitim çalışanları da 400 liranın hesabını yapar duruma düşürülmezdi.
Anket sonuçları gösteriyor ki, günümüz sendikacılığının hak arama, çalışanların mali-sosyal-özlük haklarını iyileştirme konusunda verdikleri mücadelenin sorgulanması, masaya yatırılması gerekiyor.
Öte yandan eğitim camiasının yaşadığı sorunlara sendikaların ne zaman el atacağı da merek konusu elbette.
Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmenlerin kucağına Kariyer Basamakları Yönetmeliği bırakılarak öğretmenler yeni bir mesleki itibar savaşı ile karşı karşıya bırakılmıştır.
Öğretmenler soruyor, Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılırken,sendikalar ne yapıyordu?
Öğretmenlik mesleğini “Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir.” diye kabul eden
14/6/1973 tarihli ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun 43.maddesi neden kaldırılmıştır?
Kariyer Basamakları Yönetmeliğine açılacak olan davalara önlem olarak mı kaldırıldı?
43. Madde kaldırılırken sendikalar neredeydi?
Ülkemizde aynı konfederasyonlara bağlı sağlık sendikaları mali-sosyal ve özlük haklarının iyileştirilmesi için iş bırakma eylemi yaparken, aynı yasal haklara sahip olan eğitim sendikaları neden aynı tutumu sergilemiyor? Sağlık iş koluna, sağlık gibi hayat memat meselesinde iş bırakma eylemi hakkı tanıyan konfederasyonlar eğitim çalışanlarını neden hor görüyor? Sendikalar bu adaletsizliğe nasıl tahammül ediyor?
Eğitim sendikaları, sağlık sendikaları gibi eğitim çalışanlarının haklarını neden aramıyor?
Ücretli Öğretmenlik Uygulaması ile öğretmenler Asgari Ücretin altında ucuz işçi olarak çalışıyor. Sendikalar bu konuda ne yapıyor?
Atama bekleyen öğretmenlerin sayısı 5 yüz binlere ulaştı.
2020’li Kpss’liler sadece 20 bin atama hakkı ile mağdur edildi.
2020 ve 2021 Kpss’lier hala beklerken, 2022 Kpss’nin eli kulağında. 2022 Öğretmen atama duyurusu ise hala açıklanmadı, belirsiz bekleyiş devam ediyor. Sendikalar bu konuda ne yapıyor?
İlk kez ve yeniden yönetici atamalarında şeffaflık sorunu, 76. Madde ile şube müdürü atamaları basına yansıyor. Sendikalar bu konuda ne yapıyor?
Eğitim çalışanları fiziksel, psikolojik ve sözlü şiddete uğruyor, okullarda veli baskısına maruz kalıyor, yetkisiz fakat sınırsız görev tanımı altında çaresiz bırakılıyor. Sendikalar bu konuda ne yapıyor?
Eğitim çalışanları kurumlarında mobbing yaşıyor. Sendikalar bu konuda ne yapıyor?
Eğitim çalışanları eğitim ve öğretim görevinin yanı sıra çeşitli bakanlıkların, kurumların, valiliklerin, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin kendi kurumları ile ilgili projelerin yükünü üstleniyor, angaryalara boğuluyor. Sendikalar bu konuda ne yapıyor?
MEB Merkez Teşkilatı mensuplarına ulaşım ücretleri ve öğle yemeği yardımı yapılırken öğretmenler bu hizmetten mahrum haldeler, aynı bakanlığın mensupları neden aynı haklardan faydalanamıyor? Sendikalar bu konuda ne yapıyor?
Diğer devlet kurumlarında kendi personeline ayrıcalık ve özel indirim sağlanırken, öğretmenevlerinde konaklama ve yemek ücretlerinde öğretmenlere neden aynı fırsat tanınmıyor? Öğretmenevlerinde öğretmenlere niçin öncelik ve yüzde elli indirim tanınmıyor? Sendikalar bu konuda ne yapıyor?
Öğretmenler arasında yaşanan ek ders adaletsizlikleri, ikinci nöbet ücretleri, vergi dilimi kabusu, 3600 ek gösterge, isteğe ve özür grubuna bağlı il ve il içi atamalarında yaşanan sorunlar ne zaman çözülecek? Sendikalar bu konuda ne yapıyor?
Akaryakıt, doğalgaz, elektrik ,su, iletişim, çarşı, pazar, market, giyim, gıda, kırtasiye gibi temel ihtiyaçlara günlük gelen zamlar karşısında çaresiz kalan maaşlar ne olacak?
Ek zam, refah payı, seyyanen zam nerede? Sendikalar bu konuda ne yapıyor?
Sendikaların el atmasını bekleyen mevzu saymakla bitmez…
Lakin sendikalar bu mevzulardan çok başka mevzularla meşguller mi acaba?
Çünkü “Sendikaların üye sayılarındaki artışın en önemli sebebi sizce nedir” sorusunun sorulduğu ankete bir katılımcının eklediği 143 katılımcının da sebep gösterdiği “İdareci olabilmek” seçeneği üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konu.
Sendika üyesi olunca, nasıl idareci olunuyor? Sendikaların idareci yapma yetkisi var mı? Sendikalar bu yetkiyi nereden alıyor? Hangi sendikalara üye olunca idareci olabiliyorsun? İdarecilik sınavla yapılmıyor mu? Sınavsız idareci olanlar kimler? Cevap bekleyen sorular…
Günümüzde sendika dediğimizde akıllara 400 lira gelse de, sendikacılık çizgisi farklı mecralara kaydırılmış da olsa; tüm çalışanlar için sendikal hakların değerli olduğunun inancını taşıyorum.
Çalışanların örgütlü mücadele yolunu seçerek yasal zeminde haklarını aramaların gerektiğini savunuyorum.
Sendikacılıktan yana tarafım.
Ancak sendikal alanda sendikacılar kadar, sendika üyesi çalışanların da sorumlulukları olduğunu bilmelerini istiyorum.
Çalışanların herhangi bir baskı altında kalmadan, kişisel hesaplarla hareket etmeden, özgür iradelerini ortaya koyarak, objektif bir değerlendirme yapıp, liyakatı temel alıp sendika tercihi yapmalarını ve üyesi olduğu sendikayı gündemler çerçevesinde takip etmelerini, gözlemlemelerini, sorgulamalarını gerektiğinde de sendikalarını yönlendirmeleri gerektiğini ve bunun bir sendika üyesi olarak görevi ve sorumluluğu olarak kabul etmesi gerektiği kanaatindeyim.
Aksi takdirde sendikacılık ve sendikal hak sadece 400 lirayla sınırlı kalacaktır.
Ve ülkemizdeki sendikacılık; anket sorusuna bir katılımcının dile getirdiği,
“Sendikaların ülkemizdeki misyonu çalışanı işveren ile birlikte sömürmek. Sendikayı basamak olarak kullanıp rant elde etmek, siyasete alet olmak. Çalışanın hakları için uğraşmak yerine kendi ve çevresi için ortam hazırlamak. Bunun aksini iddia eden varsa yalan söylüyor.” Cümleleriyle tanımlanacaktır.
Ve yine sendikacılığı gölgede bırakan 400 liranın gücünü anlatan;
“KOCAMAN BÜYÜK BÜYÜK BÜYÜK BÜYÜK 400 LİRA- DÖRTYÜZ LİRA
TAMI TAMINA 400 LİRA”
“Öğretmeni 3 kuruşa muhtaç et. Sonrası sendika da kalacak mecbur...ösym sınavına ucuza görev isteyecek mecbur...uzmanlık sınavında takla atacak mecburr...Ek ders için yalvaracak mecburr...AMA BUNLARI ZORLAYAN YOK Kİ derler… Mecbursun kardeşşş”…
“Para para para gerisi yine para
Bakın 400 tl çok iyi para”
“Malum sen idarecilik için referans diğerlerinin bir çoğu da ödenek. Yoksa böyle sendikacılık anlayışı mı olur?”
“Her sendika üyeliğinin ayrı gerekçesi var misal Memur-sen e üyelikle, KESK'e üyelik aynı gerekçede değil. Ama Bu seneki artışın ana nedeni 400 TL dir.”
Cümleleri akıllara kazınacaktır.
O halde sendikalar ve sendika üyeleri görev ve sorumluluklarını hatırlamalı ve gücünün farkına varmalıdır.
Ve eğitim çalışanları ortak gayede bir olmayı başarmalıdır.