Sosyal medyada ve bazı sohbetlerimizde ülkücü dostlarımız ve arkadaşlarımız bile Sinan Ateş'i aklın mantığın kabul etmeyeceği şeylerle suçluyorlar. Onlara göre: "Ateş yanlış yoldaymış, FETÖCÜ’üymüş. Ama, yanlış yolda da olsa, öldürülmemeliymiş. Öldürüldükten sonra en azından aileye sahip çıkılmalıymış. Ayşe Ateş, yanlış güçlerin oyuncağı olmuşmuş..." gibi aklın mantığın almayacağı şeyler söylüyorlar.
Sinan Ateş’in katli ile ilgili yine bir çok hikâyeler var. Ne kadarı gerçek ne kadarı değil bilemiyoruz. Ama en akla ve mantığa yakın olanı ve Yavuz Bahadıroğlu takma adlı Niyazi Birincinin Atatürk ile ilgili paylaşımıdır.
Genel kabule göre, olayın esas başlangıcı uyduruk Tarihçi Yavuz Bahadıroğlu takma adlı Niyazi Birinci'nin Atatürk'ün aleyhine yaptığı paylaşımla başlamıştır.
2020’de Yavuz Bahadıroğlu, TRT1 ekranlarında yayınlanan "Ya İstiklal, Ya Ölüm" dizisi hakkında şu ifadeleri kullanan bir sosyal medya paylaşımı yaptı: "TRT 1'de yayınlanan 'Ya İstiklal Ya Ölüm' isimli dizi, son yıllarda yapılan Diriliş, Kuruluş, Abdülhamid gibi Osmanlıyı sevdiren dizilere karşı Kemalistlerin rövanşıdır. Atatürk'ü övme dizisidir. TRT'ye bu dizi kimler tarafından dayatıldı bilmiyorum ama hesabı iktidardan sorulur" paylaşımı yapmıştı.
Doç. Dr olan Sinan Ateş "Sosyal-Beşeri ve İdari Bilimler Temel Alanı Atatürk İlkeleri ve Cumhuriyet Tarihi" alında akademisyendi. Atatürkçü olduğunu her fırsatta dile getiren Milliyetçi Hareket Partisin gençlik teşkilatı olan Ülkü Ocakların genel başkanı idi. Atatürk Ülkü Ocaklarının da olmazsa olmazıdır. Parti genel başkanı, parti, ocak sık sık Atatürk ve Atatürkçülükten bahsederek Atatürk’e dil uzatanları karşı tavizsiz olacaklarını ifade diyorlardı.
Sinan Ateş te bu sebeple Yavuz Bahadıroğlu takma isimli Niyazi Birinciye Twitter hesabından Bahadıroğlu’nun bu mesajına, “FETÖ’nün alternatif tarih tezlerinin savunucusu olan Yavuz Bahadıroğlu, hiçbir zaman Türk tarihini bütün olarak görmemiş ve romanlarında genç zihinlere gizli nifak tohumları ekmeyi vazife bilmiş bir yazar müsveddesidir. Bir ticani kalıntısı olan Bahadıroğlu’nu memnun edebilmek için Türk tarihinin önemli bir bölümünü yok sayacak değiliz. Türk çocukları Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Türk tarihinin büyük simalarını asli kaynaklardan öğrenmeye devam edecektir” diyerek tepki göstermişti.
Herkes tarafından kabul gören iddiaya göre, Sinan Ateş’in bu tepkisi üzerine Bahadıroğlu'nun, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakın isimlere ulaşıp Ateş ve ülkücüler tarafından tehdit edildiğini söyledi. AKP kanadının bu şikâyeti MHP lideri Devlet Bahçeli’ye ilettiği, Bahçeli’nin de Sinan Ateş’i çekemeyenlerin, ayağını kaydırmak isteyenlerin, Milliyetçi Hareket Partisinde olabilecek bir genel başkan boşluğunu değerlendirme imkanına sahip olma yarışı nedeniyle yaptıkları aleyhinde kötüleme, çeşitli iddialar ve baskılar sonucunda görevden aldığı biliniyor.
Çok sevilen ve başarılı bir ülkü ocakları başkanlığı yapan Ateş'in ülkücülerin gözündeki değerini düşürmek için çeşitli paylaşımlar yapılmaya başlanınca herkesin bildiği Mersindeki olayla suikast süreci başlamış oldu.
Bu duruma yok FETÖCÜ ve yok şu, bu iftirası atmak ne vicdani, ne insani ne de Ülkücü tavıra sığar. Bunlar çirkin ve seviyesiz suçlamalardır. Bu kabil suçlamalar son zamanlarımızda " 28 Şubat kararları sonrası "irticacı", 20 Ekim 2008 da başlayan Ergenekon davasından sonra da "ergenekoncu", 17-25 Aralıktan sonra başlayıp ta 15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasından sonra da "FETÖCÜ" suçlamaları zirve yapmıştır. Bir çok insan bazı insanları gözden düşürmek için yukarıda saydığımız suçlamaları yapmıştır ve yapmaya da devam etmektedir.
Sinan Ateş katledildikten sonra Ateş'in evlatları, Bengisu ve Banuçiçek babalarının katillerinin devletçe cezalandırılmasını çok istedi. Anne Ayşe Ateş ise bu işlemin güçlü Türkiye'nin güçlü ve adil yargısından bekledi. Yani devletin devletliğini yapmasını bekledi. Devletin ve adaletin mükemmel işlemesi gereken çarkları arasına engeller konulmaya başlandığı gören Ayşe Ateş bu engelleri canı pahasına kaldırmak için gayret ediyor. Tek isteği suçluların cezalandırılması ve Türkiye’nin her şeyi öğrenmesidir. Onun yerinde kim olsa aynı şeyleri yapmaktan geri durmazdı.
Mahkeme sürecinde alçakça cinayeti işleyen katillerin organize bir şekilde ifade vermesi Ayşe Ateş'i, Sinan Ateş'in ablasını ve annesini çileden çıkartmıştır.
İşte son mahkemede ailenin acı içerisindeki hukuku beklerken ifade ettikleri.
AYŞE ATEŞ: Ülkücü ahlaka sahip bu acılı eş, önceleri çok inandığı devletinin bu alçakça işlenmiş cinayeti çözeceğine inanmıştı. Bu sebeple devamlı sustu. Daha sonra bu cinayetin üzerinde çeşitli gölgeler düşürülmeye çalışıldığını görünce mücadeleye başladı. Kızlarını yetim bırakanların hepsinin cezalandırılması için insanüstü bir gayret gösteriyor.
"Bugünkü duruşmada, sanıkların yaptığı gibi katillerden kahraman yaratma hikâyelerini değil, Sinan hayattayken yaşadıklarımızı, Sinan’ın bana anlattıklarını ve canilerin bize yaşattıklarını anlatacağım. Hiçbir ismi atlamadan, tıpkı ilk gün hastanede savcıya verdiğim ifadede olduğu gibi" dedi.
SİNAN ATEŞİN ANNESİ:
"Zalimlere yem olduğu çocuğum. Gelinimi tehdit ediyorlar, korumayla, çelik yelekle geziyor. Bu devletin üzerinde devlet mi var? Ben nereye gideyim kimden isteyeyim? Başka gideceğim bir yer yok. Türküm Müslümanım ülkücüyüm vatanseverim böyle büyüdüm.
Babası dayanamadığı için vefat etti. Ben 18 ayda iki cenaze kaldırdım. Benim torunlarım kapıları pencereleri kapatıyorlar bir şey olur diye. Gelinimi tehdit ediyorlar. İnsan öldürmek bu kadar basitse ben de kısasa kısas isterim” dedi.
SİNAN ATEŞİN ATEŞİN ABLASI
"Dedem, babam ve annem ülkücüdür. Biz de ülkücüyüz. Bu camiaya lafım yok. Ülkü Ocaklarının birçok kurumunda görev aldık. Bundan da gurur duyuyorum. Ama içine sızmış insanların asla bizim olduğumuz dönemdekilerle ilgisi yok. Ben MHP'ye, Ülkü Ocaklarına iftira atmam. Ama kardeşime yapılan suikastta kimin parmağı varsa onların cezalandırılmasını bekliyorum" dedi.
Bu sözlerde yanlış bir şey gören var ise insanlığını yeniden test etsin.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Cuma günü ara karar verildi. Buna göre, tutuklu bulunan 10 sanık adli kontrol şartıyla tahliye edildi.
Millet vicdanında bu alçakça işlenen suikast hadisesinin hiçbir şek ve şüpheye meydan bırakmayacak bir iddianameyi 19 ayda hazırlayamayan savcılık 19 Temmuzda esas hakkında mütalaasını açıklayacakmış. Yani bu suikastta payı olanlar, yardım edenler, katillerinin bulunmaması için çalışanlar kısacası uzaktan yakından ilgili herkes bu dosyanın içerisine dahil edilmiyorsa; bu dosya eksik bir dosyadır. Eksik dosyaya göre verilecek karar de eksik karar olacaktır. Sinan Ateşin eşi Ayşe Ateş, Ablası Selma Ateş, annesi ve dava avukatının birçok talepleri mahkemece reddedildi. Hâkim müşteki avukatını duruşmadan çıkartılma kararı veriyor! Yeni deliller dosyaya eklenmiyor. Torbacı katiller mahkemede şov yapıyor. Gazetecilere göre, “Mahkeme bu davada hızlı karar verme yoluna gitme görüntüsü verdiğini ifade ediyorlar. Yine bir gazeteci benim 2007 beri süren bir hakaret davam hala bitmedi. Bir boşanma davası 5-10 yıl sürüyor. Bu davalar iki kişiyi ilgilendiren dava olmasına rağmen yıllarca sürüyor. Bu dava en kritik siyasetçinin ve birçok sanığın adının karıştığı çok önemli bir davadır. Bu dava aceleye getirilmeden tam ve kapsamlı olarak incelenerek millet vicdanını rahatlatacak nihai kararı vermelidir” diyorlar…
Sinan Ateş öldürülmemek için her çareye başvurmasına rağmen ne canını dişine takarak her yönü ile savunduğu partisi ve nede de devleti onu koruyamadı. Torbacı sokak serserilerine öldürtüldü.
Bu suikast, Ülkücü Camiada büyük kırılma ve hoşnutsuzluk yarattı. Türkiye sevdalısı görüşün mensubu olan Ülkücü harekette onarılması çok zor olan yaralar açmıştır. Türk düşmanlarının beklediği Ülkücü Hareketin gelişip daha da büyümesi önündeki en büyük engeldir. Bu suikastta her kimin parmağı var ise ve kimin haberi var ise Ülkücü Hareketin dışına çıkartılmalı ve gerekli cezaları alması için gayret edilmelidir…
Rabbim, Ülkücü Hareketi özlenen ve millet tarafından arzu edilen hareket olmaktan çıkarmasın inşallah. Bu suikastı düzenleyenlerin, yardımcı olanların, sessiz kalanların ocağına ateş düşsün. Sinan Ateş evladımıza da rahmet diliyoruz. Eşi için ölümü bile göze alarak katillerin cezalarını çekmesi için insanüstü gayret gösteren Ayşe Ateş evladımızı verdiği hak ve hakikat mücadelesinden dolayı Allah razı olsun diyorum.
Sinan Ateş biziz
Teşekkürler Mehmet Bey Hocam, inşallah dualarınız kabul görür de ülkücülük onu kirletenlerden kurtulur.
Sevgili kardeşim, son paragraftaki dilek ve temennilerine yürekten amin diyorum. İnşallah kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak
Bu da a mahşere kaldı, ülkücü hareketin cenazesi Sinan Ateş ile kaldırıldı, Aslında Bahçeli başa geçtikten sonra Ülkücü hareket bitmiştir vesselam. Sinan Ateş ve diğer ülkücü şehitleri minnetle anıyoruz, ruhları şad, durakları ucmag olsun. Kalemine sağlık.